Değerli okurlarım,
Kendini bilmez pis sakallının birisi, üzerine farz sünnetmiş gibi "Kıdem Tazminatı" ile ilgili “Caiz değil. Çünkü, kıdem tazminatı hakkı değil, maaşını almış. Kendi çıksa alamıyor, işveren çıkarırsa alıyor. Hakkı olsa kendi çıksa da alması lazım. Demek ki hakkı değil” diye konuşmuş.
Öncelikle konuya İslami açıdan bir bakalım; İş, işçi ve işveren hukuku çerçevesinde ve yürürlükteki yasaların ön gördüğü şekilde ödenen kıdem tazminatı caiz olduğu gibi; herhangi bir haksızlığa veya mağduriyete maruz kaldığınızda, yasaların size verdiği yetkileri kullanarak tazminat davası açmanız, yolsuzluk ve usulsüzlük olmadıkça, hukukun verdiği hak ve yetkiler çerçevesinde tazminat almaya hak kazanmanız hâlinde, ödenen tazminatı almanız caizdir. Hile, aldatma, rüşvet gibi meşru olmayan yollarla, hukuk kanalları yanıltılmamak şartıyla; hukukun kendi kuralları çerçevesinde verdiği tazminat kararı dinen de makbuldür. Bu karar sonucunda alınan para helaldir. Bu helal paranın tahsil edilmesi ile ilgili son günlerde Avusturya benzeri bir kıdem tazminatının ülkemizde uygulanması gündeme gelmektedir.
Geçtiğimiz yıllarda sürekli rafa kaldırılan, en sert tartışmalar kıdem tazminatı miktarının azaltılması noktasında yaşandı. İşçi sendikaları 30 günden bir gün bile geri adım atılırsa genel grev çağrısı yapacaklarını açıklamaları üzerine, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, 30 günün korunacağını ifade etmiştir. İşçi; istifa, askerlik, evlilik gibi zorunluluk nedeniyle 1 yıl içerisinde işten ayrılması veya işverenin işten çıkarması halinde kıdem tazminatı alabilirken, kıdem tazminatı fona dönüştüğünde yalnızca emeklilik ve emeklilik için yaş dışındaki diğer koşulların sağlanması halinde kıdem tazminatı alınabilecek.
Bunun yanında bugün kıdem tazminatı alabilen işçiler çalıştıkları bütün sürenin karşılığını son brüt ücretleri üzerinden kıdem tazminatı olarak alabiliyorlar. Kıdem tazminatı, fona dönüştüğünde çalışılan dönemdeki ücret üzerinden fona prim yatırılacak. Ancak fonda biriken paranın nemalandırılması ile bu noktadaki fark kapanacak.
İşinde kıdem tazminatını yakmamak için çalışmaya devam eden işçi, kıdem tazminatı fona dönüşürse bu endişeyi taşımadan işinden istifa ederek ayrılabilecek. Çalıştığı sürelere ilişkin prim her ay kıdem tazminatı fonuna yattığı için “işten ayrılırsam tazminatım yanar” diye düşünmeyecek.Özellikle turizm, tarım ve inşaat gibi mevsimli ve geçici işlerde çalışanların bir günü bile kaybolmayacak. İşçinin çalıştığı her bir gün için kıdem tazminatı fonuna prim yatırılacak ve işçi emekli olduğunda bütün çalışma süresi üzerinden kıdem tazminatı alabilecek.
İşçiler kıdem tazminatı alamamak, kıdem tazminatının ödenmemesi gibi sorunlarla uğraşmayacaklar. İnternet ortamında kendi adlarına biriken parayı her ay görebilecekler. Kıdem tazminatı fona dönüşürse, işverenler çalıştırdıkları her bir işçi için bu fona belirlenen oranda prim ödeyecekler. Böylece işverenlerin kıdem tazminatı yükü hesaplanabilir olacak.
Kıdem tazminatında, bir yıla karşılık 30 günlük ücret tutarında tazminat alınabilmesi için işverenler her ay yaklaşık 148,oo TL.civarında prim yatıracak. Bunun yanında Devlet Desteğinin olup olmayacağı henüz netleşmedi. İstihdamda bir sıkıntı yaşanmaması adına katkı yapılabileceğini düşünüyorum. Halen Avusturya'da uygulanmakta olan model dikkate alındığında fonda biriken kıdem tazminatı emeklilik halinde alınabilecek.
Umarım geçmişte yaşanan ve fonların başına gelen , Tazminat Fonu'nun başına gelmez ve çalışanlar açısından yasa, mutlu son ile sonuçlanır.
Gelişmeleri zaman zaman sizinle buradan paylaşmaya çalışacağım.
Haftaya görüşmek üzere sosyal güvenlikle kalın.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.