Sevgili Aydın Denge Gazetesi okurları bugün size bir kişiyi tanıtacağım. Aydın’ın bağrından çıkmış bir akademisyen bir tarihçi bir iletişim uzmanından bahsedeceğim.
Adı Menderes Akdağ. İki yıllık hukukum olan bu genç bana hayat hikayesini anlattığı zaman tüylerim diken diken olmuştu. Beni eskilerden uzaktan tanıdığını ifade eden genci şimdi sizlere yakinen tanıtmaya başlayacağım bu yazımda.
Menderes Akdağ aslen Çine ilçesindendir. Emine hanım ile Yaşar beyin 6 çocuğundan beşincisi olarak 1974 yılında Aydın şehir merkezinde dünyaya gelir. Yani benim mahallem olan Güzelhisar Mahallesi’nde. Ve çileli hayat başlar. Dört yaşındayken ekonomik olsun diye 12 yaşındaki ağabeyi ile birlikte sünnet ettirilir. Bu sünnetten 7 gün sonra Menderes babasını toprağın altına verir. Halaya evlatlık verilen Akdağ, sürekli hasta olunca doktorlar bu çocuk üstün zekalı diye annesine geri verin diyor. Akdağ 4 yaşındayken ablaları çay kenarında yıkarlar ve tırnaklarını keseceğiz diyerek de tırnaklarını ayaklarından koparırlar ve bu olaydan da havale geçirir Menderes, bunu da atlatır kısa bir zaman sonra evde tüp patlar, vücudu yanar insanların ölecek gözüyle baktığı Menderes, iki ay sonra hastaneden ancak taburcu edilebilir. Daha sonra ise çocukken at arabasının üstünde bir kaza geçirir attan düşerken kolu kırılır ve at arabasının kolu atın karnına girerek at ölür. Ve altı yaşında bu manzarayı yaşar. Aydın İmam Hatip Lisesi’nde okumak için her gün 7 kilometre gider ve 7 kilometre gelir. Bahçeden topladığı erikleri okulda arkadaşlarına satarak harçlık biriktirir. Annesi ise Adnan Menderes Bulvarı’ndaki zenginlerin evine temizliğe gider. Ayrıca sabahları da o evlere süt satar. Çocuğunu lisede okutabilmek için. Menderes de ayrıca ortaöğretim boyunca gece 12’ye kadar simit satar. Üniversiteye hazırlanırken lise arkadaşlarından 50 kişiye ders verir. Onların da üniversiteyi kazanmasını sağlar. Kendisi İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni kazanır. Ama 3 ay sonra parasızlıktan dolayı memleketi Aydın’a geri döner. Ve bir kez daha sınavlara girer Dokuz Eylül Üniversitesi Tarih Bölümü’nü kazanır. Zira İzmir otobüs bileti İstanbul’a göre 6 kat daha ucuz olduğu için buna göre tercih yapar. Ve Dokuz Eylül Üniversitesi Tarih Bölümü’nü kazanır. İzmir’e trenle gider gelir. Tren’de simit ve nane şekeri satar. İzmir’de üniversitenin yakınlarındaki ilkokulların önünde de nane şekeri satar. Ayrıca üniversiteyi bitirene kadar da akşamları Aydın’da simit satar.
Peki üniversiteyi bitirene kadar bu çileli ve ızdıraplı hayatı yaşayan Menderes, bundan sonra da neler yapmış ?
1- ADÜ’de yüksek lisans tezini tarih bölümünde yapar.
2- Üniversiteye intisap etmek ister ama imam hatipli diye 28 Şubat süreçlerinde üniversiteye alınmaz o günkü yönetimler tarafından.
3- Yaşar Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde ikinci üniversiteyi bitirir. Üstelik yıllar sonra girmesine rağmen ÖSYM sınavlarında Türkiye birincisi olur.
4-Bu esnada iletişimde doktora yapar ve iletişim doktoru unvanını alır. Ve iki tezi de ortalama 500’er yüz sayfa civarındadır.
5-Yabancı diller olarak İngilizce ana dili gibi. Fransızca, Felemenkçe ve Rusça dillerini de iyice konuşur hale gelir.
6-Kuşadası Lisesi’nde tarih öğretmenliği yaparken de otellerde sihirbazlık ve animasyonluk programları yaparak hanesine ek bütçe oluşturur.
6/A-Son 15 yılda gazetelerde 1.700 tane köşe yazar.
6/B-Alanıyla ilgili bu güne kadar 22 tane basılı kitabı vardır.
6/C-Üç tane belgesel film, 7 tane de kısa film yapar.
6/D-Çok sayıda bildiri yayınlar.
6/E-Ayrıca binlerde sosyal ve sanatsal faaliyetlerde bulunur.
6/F-Onlarca alınmış takdirnameler vardır.
Şimdi geliyorum esas meseleye ben bu genci iki sene önce tanıdım ve tvDEN’de buluşma noktasına çıkardım Hüseyin Turgut ile beraber. Bu delikanlıyı Aydın kamuoyuna tanıttık. E tabii ki bu iki sene boyunca beni tanıyınca şunu söyledi, ayrıca nefsime hoş geldiği için izin verirseniz bunu söyleyeceğim. ‘Mehmet Ali ağabey benim en büyük hatam seni geç keşfetmek oldu.’dedi. Tabii ki bu sözü söyleyen ilk insan Menderes değildi. Bu gidişle de son söyleyen de Menderes olmayacak. Bu Menderes Akdağ‘da şunu gördüm. Bu kadar çileli ve ızdıraplı hayattan sonra yüksek oranda bir azmin bir kişiyi nereden alıp nereye getireceğini gördüm. Bu olaydan çıkarılacak iki ders var bana göre. Birincisi bir insanın ve dolayısıyla bir müminin (Akdağ’ın İslam dinine bağlı olduğu için) irade ve istekle nerelere gelebileceğini ispatıdır bu Akdağ olayı. Zira Allah ilmi talep edene vereceğini beyan etmiştir. İkinci sözüm ise Menderes Akdağ’ın Aydın İmam Hatip Lisesi’nde okurken ona İslam derslerine giren meslek öğretmenleri olacaktır. 20 civarında olduğu tahmin edilen bu İslam öğreticisi hocalarına da başta okul müdür olmak üzere üzüntülerimi dile getiriyorum. Bugünün değeriyle ayda 50 TL parayı bu üstün zekalı çocuğa verselerdi belki de bugün Türkiye’nin Hukuk profesörü olabilirdi bu Menderes. Yeri gelmişken burada iki kişinin ismini yazdıracağım. Menderes’in üniversite tahsil hayatı boyunca Aydın şehrinin ilk İngilizce öğretmenlerinden olan Meral Özçöllü hoca hanıma da rahmetle ve minnetle yad ediyorum. Ayrıca bu şehirde yaşayan Ortopedi Doktoru Hakkı Başarık’a bir Aydınlı olarak şükranlarımı iletmek istiyorum. Bu iki değerli insan tahsil hayatı boyunca Menderes’e diploma alana kadar maddi yardımda bulunmuşlar ne hicran ki okuldaki meslek öğretmenleri buna sadece seyirci kalmışlardır.
Şimdi ise esas konuşulması gerek olaya. Bu genç adam 44 yaşında bu kadar yüksek oranda birikimleriyle beraber Adnan Menderes Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde Öğretim Üyesi oldu. ADÜ Rektörü Profesör Doktor Cavit Bircan hocamız bu arkadaşımızın elinden tutarak hak ettiği akademi dünyasına girmesini sağladı. Bu kadar birikimlere rağmen geçmiş yıllardaki rektörler zamanında bu akademi dünyasına sokulmadı Menderes Akdağ. İşte bu açılardan üniversitemiz rektörü muhterem Profesör Doktor Cavit Bircan hocamızı yürekten kutluyorum bir Aydınlı olarak. 15 yıl boyunca bu akademi dünyasına sokulmayan Menderes Akdağ’a da şunu söylüyorum, ‘Bu 15 yılın açığını kapat, çalışmalarına devam et. Aydın’dan yetişmiş bir akademisyen olarak ADÜ’ye en güzel eserlerini kazandır.’
Muhterem Rektörüm bu hizmetinizden dolayı şahsınızı ve Rektörlüğünüzü kutluyor, ADÜ’ye daha güzel şeyler katacağınıza olan inancımı belirtiyor, sizlere üstün başarılar diliyorum. Vesselam.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.