Sevgili Aydın Denge Gazetesi okurları; Korana virüsü dünyamızda çığ gibi büyüyor. Şu an 200 civarında ülkede bu mikrop var, ölü sayısı 100 bin kişiyi aştı, hasta sayısı iki milyona koşuyor.
Bu mikropla ilgili televizyon kanallarında çok sayıda tıbbiyeli konuşmalar yaparak halkımızı aydınlatıyor. Ben bu tıbbiye konusuna giremem. Anlamadığım bir konuda konuşamam ama bu mikrobun Çin’den çıkışından itibaren dünyaya yayıldıkları noktaları çok iyi biliyorum. Bu açıdan yayılma ve dünyaya çeşitli açılardan etkileri açısından bir şeyler söylemek istiyorum.
Bu mikrop Çin’den dünyaya dağıldı fakat Çin bu mikrobu kısa zamanda kontrol altına aldı. Burada ilginç olan şudur, Çin’in Ruan bölgesinde ortaya çıkan bu mikrop Çin’in dar bir alanında kaldı ve diğer büyük şehirlerine sıçramadı. Burası çok ilginç. Ayrıca Aralık ayında Ruan şehrinden 300 civarında Amerika’ya uçak seferlerinin yapılması da çok ilginç. Çin’den büyük nüfuslu ülkeleri atlayarak İran’a gelmesi de ilginçtir. İran’dan sonra ülkemize geldi fakat Sağlık Bakanı ve Bilim Kurulu olağanüstü bir çaba ile olası büyük tehlikeyi atlattı. Türkiye’den sonra Avrupa’yı ise perişan etti. Batı kıtasındaki küçük ve masum ülkeler ise yok denecek kayıpla kurtuluyorlar. Avrupa’nın tarihinde canavarlık rolü üslenen ülkeleri ise yerlerde sürünüyorlar. Kim bunlar? En başta İtalya, İspanya, İngiltere ve Fransa gibi ülkeler. Şu an İngiliz Başbakanı yoğun bakımda ölümle pençeleşiyor. Burada ister istemez işin içine siyaset ve küreselleşme ile uluslararası ilişkiler bir de metafizik olgular devreye giriyor.
Geçenlerde bir arkadaşım Amerika’da Amerikalı bir profesör ile uzun zaman görüşme yaptı. Profesör ölüm vakalarının çok daha büyük boyutta olduğunu söyleyerek bu gidişle On milyondan aşağı ölüm vakaları olmayacağını belirtmiş. Televizyonlardaki haberler de bunu teyit ediyor.
Buradan anladığımız kadarıyla uluslararası küresel güçlerin ulus devletlerle bir savaşı olarak değerlendirilebilir mi diye düşünmeye başladım. Geçenlerde bir kişi şunu söyledi; Bu virüs sonrasında dünya yeniden kurulur. Tek bir devlet oluşturulmaya çalışılacak, sınırlar ortadan kalkacak, tek bir insan tipi oluşturulacak, tek bir para sistemi oluşacak, bu devletin ismine de Dijital veya Sanal devlet denecek.
Düşünsenize virüsün yayıldığı yerler sıradan ülkeler değil. Her birinin stratejik, askeri, ekonomik ve tarihi özellikleri yüksek. Afrika kıtasında 40 civarında ülke var. Bu kıtada mikrop yok denecek kadar az. Ayrıca Çin devletinin on senedir Afrika kıtasına Çinlileri de yerleştirdiğini hatırlatalım.
Düşünsenize dünyanın en medeni ülkeleri addedilen İngiltere ve Amerika başka ülkelerin maske ve tıbbi cihazlarına el koyuyor. Avrupa Birliği yok oluşa hızla gitmekte. Geçen sene dünyanın en zengini ve en büyük siyonisti kabul edilen bir adamı bir laf söyledi; Dünya nüfusu sekiz milyardan dört milyara hızla düşürülmelidir. Bu işadamının boyunu iki metre kabul etsek iki bin metrelik söz söylüyor. Bu Sanskiritçe sözü Türkçeye tercüme ederseniz şu mana çıkar; Ben Mısır’daki Firavun gibi bir ilahım. Halbuki dünya nüfusu sekiz milyardan dört milyara nasıl düşer? Tarihe baktığımız zaman üç şekilde düşer. Bir; aynı anda ve aynı zamanda bütün dünyada olacak depremler. Tarihte dünyada böyle depremler hiç olmamış. İki; Dünya savaşları. Birinci ve ikinci dünya savaşlarında ölen insan sayısı 100 milyona dahi ulaşamamış. Üç; dünyada aynı anda olan salgın hastalıklar. Misal 1918’de dünyada ortaya çıkan İspanyol gribi. O günün dünya nüfusunun yüzde yirmisini telef etmiş. Bu salgınlar Allah ile başlayıp insan çözümlü olaylar. Burada yeri gelmişken İngiltere ve Amerika ile ilgili bir şey söyleyeyim. Bu iki ülke son 100 yılda insanlık aleminin ve Ortadoğu halklarının hayatını perişan eden ülkeler. Bundan dolayı son yüzyıldaki İngiliz devlet adamlarının ölüm şeklini ve son 70 yıldır Amerikalı devlet adamlarının ölüm şeklini merek ediyorum. Hele Japonya’ya iki tane atom bombası atılması emrini veren devlet başkanının akıbetini ise çok merak ediyorum. Bu ülkelerin bu insanlık dışı eylemlerinin bedelini ödemeleri Allah’ın ilahi adaletinde yeri vardır. İşin ilginç yanı da sudur; bu iki ülkedeki devlet adamları demokratik yollarla halk tarafından iktidara getiriliyorlar, bundan dolayı tarih önünde o ülkelerin halkları da bunun sorumlusu ve suçlusu olan yığınlardır, bunun bedelini ödemeleri de normaldir. Baba Bush ve oğul Bush tarihe Ortadoğu katili diye geçmişse bunun sorumlusu o günün Amerikan halklarıdır ama bugün bunu 20 yaşındaki New Yorklu bir genç ödüyorsa o genç de büyük dedesinin mezarına gidecek, dedesinin yedi sülalesine küfredecek ve hıncını alacak. İşte ben bilerek bunları yazdım. Bu mikrop salgını sonrasında Amerika ve diğer iki ülke masum halk ve devletlere saldıracak ne takati var ne de ortamı var. Allah bütün imkanlarını ellerinden aldı. Bu mikrop üç sene bu ülkelerden uzaklaşmazsa bu ülkelerde taş üstünde taş kalmaz. Barak Obama Kenya’ya geri döner, Baba Bush oğluyla İrlanda’ya hicret eder.
Son söz şunu söylemek isterim. Bu mikrop sonrası yeni dünya adalet ve ahlak üzerine kurulsun. Dünya siyonizmin ceberrutundan kurtulsun ve en sonunda kafirler istemese de Allah nurunu tamamlayacaktır.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.