Sevgili Aydın Denge Gazetesi okurları üç gün önce Mısır'da peygamberler diyarında mahkeme salonunda bir cinayet işlendi, tarih düşürecek bir cinayet. Mısırda demokratik bir seçim ile iktidara gelen Mursi yapılan darbe sonucunda iktidardan uzaklaştırıldı ve hapise atıldı. Kaç senedir yargılanırken mahkeme salonunda rahatsızlık geçirip yere yığılıyor ve otuz dakika boyunca çırpınıyor hiçbir müdahale yapılmadan oracıkta ruhunu rabbine teslim ediyor. Bunun sonucunda yeryüzünün büyük şehitleri arasına giriyor.
Bu olayın neresinden başlayayım bilemiyorum. Bildiğim bir şey varsa o da firavunlarla Musalar'ın mücadelesinin Orta Doğu'da devam ettiği ve bu gidişle de mahşer gününe kadar bu mücadelenin devam edeceğidir. Bildiğim tek gerçek bu. Tarih boyunca Musalar sayısı belli değil firavunlarla mücadele etmiş asırlar boyunca. Bu asırların içerisinde Musalar'ın bir tanesi peygamber olmuş diğer Musalar ise Musa'nın getirdiği İslam dinine yürekten bağlı kalmışlar ve niceleri bu mücadele uğrana şehadet mertebesine ulaşmış. İşte bunların son halkası ise Mursi kardeşimiz oldu. Silahlı güç ile iktidardan uzaklaştırıldı Mursi. Arkadaşları mahkeme salonunda inançlarının getirdiği güç ile dik durdular ve firavunlarının hakimlerine ders verdiler. İmtihanı da pek iyi derece ile geçerek cenneti ala da yer aldılar yüce yaratanın müjdesi ile.
Bildiğiniz gibi İslam dünyasında Türkiye, İran ve Mısır ayrı bir gruptur. Diğer elli tane İslam ülkeleri ise ayrı bir gruptur. Elli adet İslam ülkelerinin siyasi, stratejik, askeri güçleri bu üç ülke ile asla kıyaslanamaz. Önce İran’da emperyalist ABD diskalifiye edildi, bundan kırk sene önce Şah ve eserleri ülkeden kovuldu. Kırk yıldan beri ABD asla İran’a istediğini yaptıramıyor. Türkiye ise bundan yirmi yıl önce AK Parti iktidarı ile ABD’nin siyasi emelleri yerin dibine batırıldı. Ülkemizde gerek bağımsız ABD ile ancak menfaat ilişkileri üzerine kurulan bir politika egemen oldu. Bunların sonucunda yirmi yıldan beri ABD’nin fiili varlığı ülkemizde son buldu. Geriye Mısır ülkesi kaldı. Mısır üzerinde ABD’nin ve İngiltere’nin çok büyük planları vardı. Osmanlı'nın yıkılışından itibaren bu topraklara bunu iki emperyalist devlet her yönüyle hakim oldu. Bugünlere gelirken akılda kalan sadece Cemal Abdül Nasır, Hüsnü Mübarek ve Ember Sedat gibi zalimler kaldı ve onların altmış yıllık zalimlerinden sonra Mursi halkın iktidarı ile başkan oldu. Hani halk arasında bir tabir vardır saç ayağı denir bu tabire. Bu üçlü saç ayağı Mısır’da Mursi ile tamamlanmıştı. Bu üçlü saç ayağının tamamlanması demek Dünya'nın ve Orta Doğu'nun yeniden kurulup dizayn edilmesi demektir. Bir zaman dilimi içerisinde İsrail’in orta doğudan yok edilmesi ve Filistin devletine bağlı bir eyelat haline gelmesi demekti. Bunu en iyi bilen dünya Siyonistleri hemen harekete geçti. Mısır’da insanlık ve demokrasi dışı ihtilali gerçekleştirdiler. Amerika’nın öncülüğünde diğer emperyalist ülkeler ile, bu şeytani planların sonucunda saç ayağı bozuldu Mısır’da ki darbeden sonra. Türkiye’de yapılan hain FETÖ önderliğindeki darbe teşebbüsünü ve bununla bağlantılı olarak daha iyi anlaşılabilir. Yeri gelmişken Müslüman kardeşlerin de bir hatasını ortaya koymam gerekiyor ve aynı zamanda bunu 2002 yılındaki AK Parti'nin iktidara gelişi ile de karşlılıklı kıyaslamamız gerekiyor.
Mursi iktidara geldiği zaman Sisi’ yi Genel Kurmay Başkanı yapıyor çeşitli etkenlerin arasında Sisi’nin eşinin çarşaflı bir kadın olmasının etkisi olduğu, Sisi’nin ihval-i müslimin sempatik geldiği malumdur bu arada parantez içerisinde belirtmemiz gerekirse Mısır’daki FETÖ okulları olan Selahattin Okulları kolejlerinde okumuş olması da diğer bir ayağıdır. Söyleniyor işte büyük hata burada başlıyor ve bedeli Mısır ve Dünya Müslümanları için ağır bir bedel oluyor. Çünkü Allah'ın orijinal İslam'ında bir askerin genel kurmay başkanı olmasında eşinin dini yaşantısının etkisi olamaz. Genel Kurmay Başkanı adayının askeri ve idari yetenekleri de demokrasiye olan inancı ve aynı zamanda bir subayda olması gereken ahlaki özellikler dikkate alınmak zorundadır. Eşinin başının açık olması veya çarşaf giyip giymemesi asla söz konusu olamaz.
Burada AK Parti 2002 yılında iktidara geldiği zaman ülkemizin genel kurmay başkanı Orgeneral Hilmi Özkök idi. Bu olay AK Parti'nin hanesine şans olarak yazılmıştır bu şans aynı zamanda Türk ve İslam ümmetinin de şansıdır. Hilmi Paşa’nın demokrasiye yürekten inanan bir komutan olması AK Parti'nin ilk yıllarında darbe teşebbüslerini önlemiştir. Bu da aynı zamanda Türkiye’deki 80 milyon vatandaşımıza ve yeryüzündeki 2 milyar müslümana Allah’ tan gelen büyük bir nimettir. Bundan dolayı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak şükranlarımı arz ediyorum Hilmi Paşa'ya. Hilmi Paşa'nın emekliliğinden sonra yedi yıl boyunca Tayyip Erdoğan’ın ne çektiğini Allah biliyor bir de kendisi biliyor.
Mursi’nin şehadet şekli Allah’ın yeryüzü Müslümanlarına bir nimetidir çünkü bu şehadet yüz elli yıllık bu topraklarda gelmiş bir şehadet şekli değildir. İlk defa böyle değişik bir şehadet şekli ortaya çıkmıştır iletişimin ve dünya teknolojisinin zirveye çıktığı bir dönemde bunun bir hikmeti olduğuna inanıyorum. Bu şehadet sonrasında Başkan Turmp, Yetenyahu ve Sisi geceleri asla rahat uyuyamayacaklardır. Bu şehadet iki milyar müslümanın ayağıyla kalmasına şahlanmasına intifadayı büyütmesine dünya siyonizminin Orta Doğu'yu terk etmesine yol açacaktır. Bundan şüpheniz olmasın, o günlere ulaşmanız ümidi ile…
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.