Takip Et
  • 27 Kasım 2024, Çarşamba

Jeotermal

Aydın’da jeotermal, ‘çürük yumurta kokusu’ tabiriyle özdeşleşen hidrojen sülfür salınımı kaynaklı hava kirliliği nedeniyle özellikle kış aylarında vatandaşların korkulu rüyası haline geliyor. Türkiye’nin jeotermal enerji ihtiyacının % 60’ından fazlasını karşılayabilecek kapasitede olan Aydın’ın bu potansiyel doğru değerlendirilemediğinde yalnızca hava, su ve toprak kirliliğine sebebiyet veren bir kaynak olarak görülüyor. Bozdoğan, İncirliova, Köşk, Kuyucak ilçelerinde sayıları giderek artan Jeotermal Enerji Santrallerine karşı bölge halkı mücadele veriyor. Vatandaşlar, jeotermal sondaj kuyularına izin verilmesi halinde yaşanacak toprak ve su kirliliğinden etkilenecek tarım arazileri için endişe duyuyor. Çevreci kuruluşlar da yine halkın örgütlenmesi ve ÇED raporu gibi süreçlerin takip edilmesinde etkin rol oynuyor. Ayrıca, ilerleyen yıllarda jeotermal kaynaklı kanser vakalarında artış yaşanacağı ve toprak ve su kirliliği nedeniyle Menderes Ovası’nın verimli tarım arazilerinin olumsuz yönde etkileneceği öngörülüyor. Fazla yaygın olmasa da Aydın Tarıma Dayalı İhtisas Sera Organize Sanayi Bölgesi’ndeki seralarda olduğu gibi ısıtma maliyetlerinin düşüklüğü nedeniyle yakıt tasarrufu sağlayan jeotermal seracılık da özellikle topraksız tarım uygulamalarında tercih edilen bir yöntem. Üretimde artış ve yüksek istihdam hedefiyle ön plana çıkan tarımda jeotermal kullanımının giderek artması bekleniyor. Öte yandan, Aydın’da Germencik ve Sultanhisar’daki birkaç örnek haricinde bu termal kaynaklar turizm amaçlı kullanılmıyor. Jeotermal potansiyelinin doğru yönde ve doğru şekilde kullanılması halinde Aydın da Afyonkarahisar ve Ankara gibi bir sağlık turizmi merkezi haline gelebilir ve bu sayede turizm faaliyetleri yaz aylarıyla kıyı ilçelerle sınırlı kalmayıp tüm yıla ve ile yayılabilir.

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.