Mastaura Antik Kenti, Nazilli’nin 3 km. kuzeyinde bir vadi içerisinde yer almaktadır. Ayrıca kent kendi bölgesel coğrafyası içinde kavşak noktası sayılabilecek konumdadır. Kentin karşısında ovanın diğer tarafında Arpaz Çayı yer almaktadır, bu çay boyunca uzanan vadi ise Karia ve Meandros ovası bağlantısını sağlayan güzergâhlardandır. Yüksek tepelerle çevrili bir vadide olması nedeniyle kent dış etkenlere korunaklı bir coğrafyada bulunmaktadır.
*
Bölgeden bahseden Strabon, civardaki nehrin bir tarafında Orthosia, diğer tarafında ise Nysa ve Mastaura’nın bulunduğunu belirtmektedir. Plinius ise, Ephesos’un bölgenin yargı merkezi olduğunu anlatırken, Ephesos Conventusu’na bağlı kentlerden birinin de Mastaura olduğunu söyler. Bu nedenle o dönemde Mastaura’nın Ephesos’a bağlı olduğu sonucuna varılmaktadır. Bizanslı Stephanos’a göre; Mastaura bir Lydia kentidir ve ismini peri Ma’dan alır. Mastaura isminin mitolojik kökenini ise şöyle açıklar: Ma, Zeus’un annesi tanrıça Rhea’nın yanında gezen perilerden birisidir ve Zeus, bebek Dionysos’u Hera’nın lanetinden koruması ve yetiştirmesi için bu periye emanet etmiştir. Ayrıca Lydialılar Rhea'yı Ma diye adlandırmış ve boğalar kurban etmişlerdir. Öte yandan, Mastaura isminin anlamı ve kökeni hakkında çeşitli değerlendirmeler de yapılmaktadır. Kentin isminde geçen “taura” ifadesinin ise Lydia dilinden geldiği ve “kent, şehir” anlamı taşıdığı, dolayısıyla kentin adının “Ma’nın Kenti” gibi bir anlam taşıdığı düşünülmektedir. Kimi araştırmacılar ise Mastaura isminin Hitit kayıtlarında adı geçen Seha Ülkesi yöneticisi, Arzawa prensi Masturi ile ilişkili olabileceğini dile getirmiştir.
*
18. yüzyılda Nazilli’ye gelen İngiliz gezgin Pococke, burada birkaç gün konaklamış ve notlarında Nysa ve Mastaura’dan da bahsetmiştir. Bu notlar, Mastaura hakkında modern zamanlara ait en eski kayıtlar olarak bilinmektedir. 19. yüzyılda ise İngiliz Gezgin Hamilton Nazilli’ye gelir ve Mastaura çevresini gezer, antik kent kalıntılarının yakınlarındaki köy yerleşimine de uğrar. Bölgeyi detaylı inceleme fırsatı bulan Hamilton, büyük bloklardan örülmüş duvar parçaları, çeşitli binalar için inşa edilmiş kemerler ve tonoz kalıntıları, ağaçlarla kaplı bir amphitiyatro binası gördüğünü, kentin kuzeydoğusunda yer alan kalıntıların ise Bizans Dönemi’ne ait olduğunu belirtmiştir.19. yüzyılda bir diğer araştırmacı Texier ise eserinde amphitiyatro ve Bizans Kalesi kalıntıları ile konsil listelerinde yer alan Mastaura’dan bahsetmektedir.Kente ait ilk fotoğrafları çeken ve durumunu belgeleyen araştırmacı ise 1921 yılında Yunan işgali sırasında Yunan askerlerin nezaretinde Nysa ve çevresinde araştırmalar yapan K. Kourouniotis’dir.
*
1992 yılında İngiliz araştırma ekibi Bizans Kalesi’nde çalışmalar yürütmüştür. 2000-2003 yılları arasında Çine ve Nazilli’de çevrede envanter çalışması yapan N. Atik ve ekibi de Mastaura’yı ziyaret etmiştir. Kentin bir akarsuyun iki tarafına yayıldığını, tonozlarla taşınan teraslar üzerine kurulmuş küçük bir yerleşim olduğunu, yoğun bitki örtüsü nedeniyle yapıların algılanamadığını, çok sayıda kaçak kazı çukuruna rastlanıldığını tespit etmiştir.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.