Takip Et

İZMİR'DEKİ ANTİK KENTLER 19- PERGAMON ANTİK KENTİ

Günümüzde İzmir’in kuzeyindeki Bergama ilçesi sınırlarına dahil olan kent, Bakırçay (Kaikos) Nehri ile beslenen ovada MÖ 7. ya da 6. yüzyılda kurulmuştur.

İzmir’e hakim olan kıyı şehirlerinin aksine bir tepe yerleşimidir ve bu coğrafi durum şehir planlamasını da etkilemiştir. ‘Teraslama’ adı verilen bir yöntemle dağın dik yamaçlarından da yer kazanılmıştır. Ancak zaman içerisinde eski teraslar, yeni terasları altında kalmıştır ve bu nedenle şehrin ilk dönemlerine ilişkin yeterli bilgi ve belgeye ulaşmak güçleşmiştir.

Şehir, 2014 yılında Pergamon Çok Katmanlı Kültürel Peyzaj Alanı olarak UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınmıştır.

*

KIZIL AVLU BAZİLİKASI

Roma İmparatoru Hadrian tarafından 2. yüzyılda Mısır Tanrıları Serapis ve İsis adına şehrin merkezine inşa edilmiş tapınaktır. Yapı tümüyle kırmızı tuğlalardan oluştuğundan ‘Kızıl Avlu’ adını almıştır. Yüksek duvarlarla çevrili avluya batı cephesinde bulunan ve bir bölümü günümüzde de ayakta olan kapılardan girilir. Yapının yalnızca ön tarafında pencereler bulunmaktadır. Tapınağın ahşap bir çatısı olduğu bilinse de günümüze ulaşmamıştır. Bizans döneminde tapınağın içine yeni yapılar eklenmiştir.

*

PERGAMON KÜTÜPHANESİ

Mısır’da bulunan İskenderiye Kütüphanesi ve Efes’te yer alan Celsus Kütüphanesi ile Antik Dönem’in en büyük kütüphanelerinde biridir. Bu kütüphanede Charta Pergamena (Bergama Kağıdı) olarak da bilinen parşömen kağıdına yazılmış iki yüz bin cilt kitap bulunuyordu.

Antik Mısır’da kullanılan papirüs adlı kağıt, Nil Nehri çevresinde yetişen bir bitkiden yapılıyordu. Pergamon’da kullanılan parşömen ise oğlak derisinden elde edilmiştir. Parşömenin bulunuşu ile ilgili anlatılan hikaye şöyle:

Kral II. Eumenes Dönemi’nde Pergamon kültür, sanat ve bilimde dünyanın önemli merkezlerinden biri olur ve Mısır’daki İskenderiye Kütüphanesi ile rekabet edecek duruma gelir. Bu nedenle dönemin Mısır Kralı, Bergama’ya papirüs ihracını yasaklar. Bergamalılar üzerine yazı yazılacak bir malzeme arayışına girer. Daha sonra oğlak derisini incelterek parşömen kağıdını üretirler.

Parşömen, dayanıklılığı nedeniyle kutsal metinlerin yazımında da tercih edilmiştir.

*

ZEUS SUNAĞI

Kentin en parlak günlerini yaşadığı Attaloslar Hanedanlığı döneminde II. Eumenes yönetimimnde Galatlara karşı kazılan zaferin ardından Tanrı Zeus adına inşa edilmiştir. Dönemin en ünlü yapılarındandır.

1800’lerin sonunda Alman mühendis ve arkeolog Carl Humman tarafından Almanya’ya götürülmüştür. Günümüzde Berlin Pergamon Müzesi’nde sergilenmektedir.

*

AKROPOL

Pergamon’da Hellenistik Dönem’in sosyal yaşam ve kültür merkezidir. İmparator Trajan adına yapılmış Trajan Tapınağı, dünyanın en dik tiyatrosu olan, on bin kişilik Bergama Tiyatrosu, Hera, Demeter ve Athena Kutsal Alanları, Gynasium ve şehrin ticaret merkezi olan agora burada yer alır.

*

İncil’de adı geçen 7 Kilise’den biri de burada bulunan Bergama Kilisesidir. Diğerleri ise yine günümüzde Ege Bölgesi sınırlarında yer alan; Ephesos, Smyrna, Thyatira, Sardes, Philadelphia, Laodikea Kiliseleridir. ‘7 Kilise Kehaneti’ne göre; kıyamet, ilk olarak bu 7 kiliseye bildirilecek ve dünyanın sonu gelecektir.

*

Yığma Tepe Tümülüsü

Pergamon Kralları’ndan birine ait olduğu düşünülmektedir. Kentte yer alan en büyük tümülüstür. İlk bakışta şehrin bazı bölümlerinin görülmesine engel olsa da tümülüsü aşan ziyaretçiler arkasında yer alan Kale Tepesi’nden daha da etkilenir.

*

Uzun yıllar Pergamon Krallığı’na başkentlik yapan şehir, Kral III. Attalos’un vasiyeti üzerine Roma’ya geçer ve Asya Eyaleti’nin başkenti olur. 1300’lü yıllarda Menteşe Beyliğinin yönetimine geçen şehir, 1345’te ise Osmanlı topraklarına katılır.

*

Bergama’da ilk kazı çalışmaları, Batı Anadolu’da demiryolu yapımı sırasında burada çalışan Alman Mühendis Carl Humann ile başlar. Humann, Zeus Sunağı başta olmak üzere burada ulaştığı bazı kalıntılar ile Almanya’ya dönmüştür. 1900’lerin başında bölgede yine bir Alman heyet tarafından çalışmalar yürütülmüştür. İlerleyen yıllarda da Türk-Alman iş birliği ile kazı çalışmaları devam etmiş, 1936’da açılan Bergama Müzesi’nde bu kazılarda ulaşılan kalıntılar sergilenmeye başlanmıştır. Alman Arkeoloji Enstitüsü Müdürü ve Bergama Kazı Başkanı Prof. Dr. Felix Pirson koordinesinde yürütülen kazı çalışmaları devam etmektedir.

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.