Hayırlı cumalar kıymetli dostlar!
Efendimiz (s.a.s.) miladi olarak 20 Nisan 571, hicri olarak ise 12 Rebîu’l-Evvel tarihinde pazartesi günü dünyaya gelmiştir. 28 Ekim Çarşamba akşamını Mevlid Gecesi olarak idrak ettik. Âlem-i İslam için hayırlara vesile olsun inşallah!
Rasûlüllâh (s.a.s.) bizim için bu hayatta kendimize örnek alacağımız yegâne kişidir. Bunu Rabbimiz Teâla ve Tekaddes Hazretleri şöyle bildirmektedir; “Andolsun, Allah'ın Rasûlünde sizin için; Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah'ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır.” (Ahzâb Sûresi 21) Şimdi Efendimiz (s.a.s.)’in hayatından örnek alacağımız güzellik demetlerinden, çocuklarla ilgili birkaç tanesini sunmaya çalışalım.
Rasûlüllâh Efendimiz (s.a.s.) büyüklere değer verdiği gibi çocuklara da değer verirdi. Çocukları gördüğünde onlara selam verirdi. Çünkü çocuklar, şimdi küçük olsalar da yarının büyükleridir. Buradan anlıyoruz ki büyüklere selam vermek sünnet olduğu gibi çocuklara da selam vermek sünnettir.
Efendimiz (s.a.s.) çocukları çok sevmiş ve bu sevgiyi göstermekten kaçınmamıştır ve de bu hareketiyle ümmetine örnek olmuştur. Peygamber Efendimiz ashâbının yanında bulunduğu bir sırada Hz. Hasan’ı öpmüştü. Orada bulunan Akra b. Hâbis de “Benim on tane çocuğum var, onlardan hiç birini öpmedim” deyince Rasûlüllâh (s.a.s.) ona hayretle bakıp: “Merhamet etmeyen kimseye merhamet olunmaz” buyurmuştu. (Buhari, Edeb 18). O (s.a.s.), torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin için “Dünyadaki iki reyhanım benim” derdi. Torunları sadece sevmekle kalmayıp onlara hayır duada bulunurdu. Biz de evlatlarımıza beddua değil hayır dua edelim. Hele dedeler, torunlara kızmayı bir tarafa bırakıp, Nebi (s.a.s.)’i kendilerine örnek alıp torunlarına dua etmeliler. Hem kendileri kazançlı çıkar hem de torunları. Enes b. Mâlik (r.a.) Peygamberimizin onları koklayıp bağrına bastığını ve kendilerine dua ettiğini bildirir. Yine Rasûlüllâh Üsâme b. Zeyd ’i (r.a.) bir dizine, Hz. Hasan’ı da öteki dizine oturtur, sonra ikisini birden bağrına basar ve: “Ey Rabbim, bunlara rahmet et, ben bunlara karşı çok merhamet duyuyorum” buyururdu. (Buhari, Edeb, 22.)
Bazen secdedeyken torunları sırtına binerler, Efendimiz (s.a.s.) secdeden kalkarken onları yavaşça sırtından indirirdi. Bir keresinde Peygamberimiz secdedeyken Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin sırtına binmiş, onlar ininceye kadar Peygamberimiz secdeyi uzatmıştı. (Ahmed, Müsned, III, 494) Namaz kıldığımız esnada evlatlarımız böyle yaparsa hırçınlaşıp onları kovmayalım. Hele camilerde ses çıkarıyorlar, oradan oraya koşuyorlar diye namazdan ve camiden onları uzaklaştırmayalım. Bilelim ki hayırlı evlat, evvela namazlarını kılan evlattır. Salih evlat Rabbine ibadet eden evlattır.
Rasûlüllâh Efendimiz (s.a.s.) namaz kıldırırken dahi ağlayan çocuk sesi duyduğunda namazını kısa tutardı. Bunu ise şöyle ifade etmektedir; “Bazen (kıraati) uzatma niyetiyle namaza başlıyorum da bir çocuğun ağlayışını duyunca annesinin onun ağlamasıyla ne çok tedirgin olduğunu bildiğimden namazımı kısa tutuyorum.” (Buhari, Ezan, 65.)
Rasûlüllâh Efendimiz (s.a.s.) çocukların kalbini kırmaz ve onlara kötü söz söylemezdi. Nitekim Hz. Enes, Efendimiz (s.a.s.) ’e on sene hizmet ettiğini, bir kez bile olsun Efendimizin kendisine “Of!” bile demediğini, azarlamadığını söylemiştir. (Buhari, Edeb, 39)
Rasûlüllâh Efendimiz (s.a.s.) yetim çocuklar hakkında son derece hassastı. Yetimlere kol kanat geren kimsenin misalini anlatırken başparmağıyla işaret parmağını hafifçe ayırıp göstererek “Ben ve yetime kol kanat geren kimse cennette böyle yan yana olacağız.” (Buhârî, Talak, 25.) Başparmak ve işaret parmağı birbirine ne kadar yakın değil mi? İşte yetimlerle ilgilenen kimse cennette o iki parmak gibi Efendimiz (s.a.s.)’e yakın olacaktır.
Rasûlüllâh Efendimiz (s.a.s.) bize göre basit bir olay olarak gözükse de en küçük şeylerde bile çocuk haklarına son derece riayet ederdi. Sevgili Peygamberimiz, bir gün kendisine hediye getirilen bir içeceği birlikte oturduğu ashabına ikram etmek için sağına dönmüştü. Sağında henüz küçük bir çocuk olan amcasının oğlu Abdullah b. Abbas’ın oturduğunu gördü. Solunda ise ashabın yaşlıları oturuyordu. Peygamberimiz (s.a.s) çocuğun sırasını atlamadı, onu yok saymadı ve “İçeceği önce bu yaşlılara vermeme izin verir misin?” diye sordu. Çocuk “Hayır! Vallahi senden gelen nasibim için kimseyi kendime tercih edemem.” deyince de Peygamberimiz ikrama çocuktan başladı. (Müslim, Eşribe, 127)
Belki de ilk defa öğreneceğimiz bir şeyi nakletmek istiyorum. Rasûlüllâh (s.a.s.), (Medine’de) yılın ilk mahsulü getirildiğinde dua ettikten sonra o meyveyi yanında bulunan çocukların en küçüğüne verirdi. (Müslim, Hac, 474.)
En Güzeli (s.a.s.) hayatımızın her anında kendimize örnek almak duasıyla. Selam ile kalın kıymetli kardeşlerim!
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.