Kıymetli kardeşlerim! Cumamız hayırlara vesile olsun inşallah.
Geçen cumartesi günü Bursa’da bir olay yaşandı. 58 yaşında bir adam dolmuşta giderken yolculardan bir kıza dokunmuş. Kız tepki verince de kızın sevgilisi 16 yaşındaki genç olaya dâhil olmuş. 58 yaşındaki adamla tartışmaya başlamış, dolmuştan inince de tartışma devam etmiş. 16 yaşındaki genç 18 yaşındaki arkadaşıyla adamı darp etmişler. Çevredekiler olayı ayırmış, farklı yönlere dağılmışlar. Ardından 16 yaşındaki genç geri dönerek 58 yaşındaki adamı, yanında taşıdığı kurusıkı tabancanın kabzasıyla vura vura öldürmüş. Adam ölmüş, 16 yaşındaki genç tutuklanmış, yardım eden 18 yaşındaki arkadaşı da adli kontrol şartıyla serbest bırakılmış.
Bu olay, belki de her gün izlediğimiz, okuduğumuz ve işittiğimiz olaylardan farklı görünmüyor. Her gün böyle olayların onlarcası yaşanıyor. Haberlerde çıkan ise bir iki paragraf yazı, yarım dakikalık bir video ve sosyal medyada birbiri ardına gelen tepkiler. İki gün sonra ise bunların hepsi unutuluyor. Anlattığım olayda dikkat çekmek istediğim, 16 yaşında çocuk saydığımız yaşta birinin gözünün bu kadar kararmış olması. 58 yaşındaki adam kötü niyetli miydi, onu bilemiyoruz. Bu olaydan bir şeyler çıkarmalıyız. İşi toptan çözmek için adım atılmalıdır. Bunun için de ilk görev anne-babalara düşmektedir. Sonraki görev de devletin etkili ve yetkili organlarına kalmaktadır.
Böyle olaylardan sonra, cezaların caydırıcı olmadığı hep dillendirilir. Cezaların ağırlaştırılması kısıtlı bir çözümdür. Papağan gibi cezaların ağırlaştırılmasını dillendirmenin kimseye faydası olmuyor. Çünkü bu dillendirme yıllardan beri yapılıyor. Olaylar artmaya devam ediyor. Öyle görünüyor ki artmaya da devam edecek.
Tefsir âlimlerimize göre, Allah Teâlâ’nın yarattığı en güzel mahlûk, insandır. İnsanı en güzel şekilde yaratmıştır. Hem fiziksel olarak hem de ruhsal olarak, diğer canlı türleri arasında seçkin bir yere sahip olarak yaratmıştır. İnsan, insan olduğu için saygındır. İnsan, Rabbimizin yarattığı ve muhatap kabul ettiği bir canlı olarak değerlidir. Canı veren hangisini emretmişse ancak o şekilde hayatı son bulabilir. İşte insana verilen bu değeri en etkili şekilde din öğretir. Tek hak din olan İslam öğretir. Eğer ahirete iman diye bir şey yoksa her kötülük yapılır. Ahirette her yaptığının hesabını verecek olmak, kötülük yapacak insanı engeller. Yüce bir yaratıcıya hesap vereceğini bilmek, her yapılan şeyde dikkatli olmayı zorunlu kılar.
Din, sadece ahiret için geçerli bir şey değildir. Din, iki dünyada da mutluluğu hedefler. Mutluluk ise sadece maddi refah değildir. En büyük mutluluk, iman ederek Allah Teâla dışındakilere boyun eğmemektir. Nefsin ve şeytanın fitnelerine pabuç bırakmamaktır. Madem din iki dünyada da mutluluğu hedefler ve bize emreder, o zaman biz de bu dine uymalıyız ki, iki dünyamız da mutluluk yurdu olsun. Allah Teâla her şeyi yaratmışsa, her şeyin en iyisini bilir ve emreder.
Evlatlarımıza İslam’ı öğretelim. Rabbimizin emanet olarak verdiği yavrularımıza hep hayır dua edelim, onlara asla beddua etmeyelim, helalinden kazanıp besleyelim, hakkın tarafında olmayı öğütleyelim. Biz eğer hayırlı işleri bizzat yaparsak, evlatlarımıza öğretmemiz de o kadar kolay ve etkili olacaktır. Yazımızı insanın değerini en iyi takdir eden Mevla’mızın Kelamı ile bitirelim; “Kim bir mü'mini kasten öldürürse, cezası, içinde ebedî kalacağı cehennemdir. Allah, ona gazap etmiş, lânet etmiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır.” (Nisa Sûresi 93)
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.