Cuma günü olan yazımızda orucu bozan ve bozmayan şeylerden bahsetmiştik. Bazı hususlar yazımıza sığmamıştı. Kalan hususları bu yazımıza bırakmıştık.
Gerek anjiyografi, gerekse anjiyoplasti operasyonlarında yemek ve içmek anlamı bulunmadığından, oruç bozulmaz. Tahlil amacıyla vücudun herhangi bir organından parça alınması (biyopsi), orucu bozmaz. Bazı kalp rahatsızlıklarında dilaltına konulan hap, doğrudan ağız dokusu tarafından emilip kana karışarak kalp krizini önlemektedir. Söz konusu hap ağız içinde emilip yok olduğundan mideye bir şey ulaşmamaktadır. Bu itibarla, dilaltı hapı kullanmak orucu bozmaz. Burun damlasının bir kısmı burun çeperleri tarafından emilmekte, çok azı mideye ulaşmaktadır. Abdest alırken ağza ve burna su verme esnasında oluşan rutubet nasıl orucu bozmuyorsa, burna damlatılan ilaç yeme ve içme anlamı taşımadığından orucu bozmaz. (DİYK 22. 09. 2005 tarihli karar)
AŞI OLMANIN ORUCA ETKİSİ
Oruç; yemek, içmek, cinsel ilişki ve bunların kapsamına giren şeylerle bozulur. Bu sebeple, BESİN DEĞERİ TAŞIMAYAN AŞILAR ORUCU BOZMAZ
Tedavisi devam eden hastalar, sağlıklarına kavuşup tedavileri sona erinceye kadar oruçlarını erteleyebilirler. Bununla birlikte, Ramazan ayında herkesle birlikte oruca devam etmeyi arzu ediyorlar ve oruç tutmalarına da başka bir engel bulunmuyorsa iğnelerini iftardan sonra yaptırmaları yerinde olur. Bu imkâna sahip olmayanlar, tedavi ve aşı amaçlı iğne yaptırabilirler. Ancak, oruçlu iken gıda ve vitamin iğneleri yaptıranların, ağızdan aşı alanların damardan serum ve kan verilenlerin orucu bozulur. Daha sonra bu oruç kaza edilir.
İğne ve aşı bağlamında tedavi yöntemleriyle ilgili olarak vücûda verilen maddeler ve uygulanan tedavi yöntemlerinden ORUCU BOZANLAR şunlardır:
Vücûda kan vermek; Vücuda serum vermek; Vitamin içerikli iğne yaptırmak, Gıda ve keyif verici enjeksiyonlar, Su, yağ ve benzeri gıda özelliği taşıyan dışarıdan bir maddenin vücûda verilmesiyle uygulanan endoskopi, kolonoskopi, bölgesel ve genel anestezi yaptırmak; Periton diyalizine girmek, Damara serum verilerek yapılan hemodiyaliz.
İğne ve aşı bağlamında tedavi yöntemleriyle ilgili olarak uygulanan tedavi yöntemlerinden ORUCU BOZMAYANLAR ise şunlardır:
Salgın hastalıklar için yapılan aşılar; Ağrıyı dindiren iğneler; Besleyici içeriğe sahip olmayan sırf tedavi maksatlı iğneler; Lokal anestezide kullanılan vücûdun belli bir yerini uyuşturmak için vurulan iğneler; Hastaya herhangi bir sıvı maddesi verilmeden hemodiyaliz yaptırmak; Anjiyo ve biyopsi yaptırmak; Vücûda merhem sürmek; Vücûda ilaçlı bant yapıştırmak.
Gerek Osmanlı Fetvahanesi gerekse Din İşleri Yüksek Kurulu’nun (eski adıyla Heyet-i Müşâvere) 1931’den günümüze verdiği bütün fetvalarda ve İslam Âleminin fetva kurullarında gıda ve keyif verici özelliği bulunan aşıların orucu bozduğuna, tedavi maksadıyla yeme-içme ve keyif vermeyen aşıların orucu bozmadığına dair fetvalar verilmektedir. “Vücûdu besleyici olan ve yeme-içme anlamına gelen enjeksiyonların orucu bozacağını söylemek uygun olur. Bu bağlamda, iğnenin ve aşının orucu bozup bozmayacağının, kullanış amacına ve gıda ya da keyif verici olup olmamasına göre değerlendirilmesi gerektiği ortaya çıkmaktadır. Gıda ve keyif verici olmayan enjeksiyonlar, yemek ve içmek anlamına gelmediklerinden orucu bozmazlar. Aşı da böyle olup orucu bozmaz. Ancak gıda veya keyif verici enjeksiyonlar orucu bozar. Hastaya serum veya kan verilmesi de, aynı hükme tabi olup orucu bozar.” (Din İşleri Yüksek Kurulu, 12.04.2021)
DİĞER MESELELER
Akupunktur tedavisinin vücudu beslemesi ve gıdalandırması söz konusu olmadığından akupunktur yaptırmak orucu bozmaz.
Oruçlu iken kan aldırmak orucu bozmazken, vücuda kan verilmesi beslenme ve gıdalanma anlamına geldiğinden oruç bozulur.
Deri üzerine sürülen merhem, yapıştırılan ilaçlı bantlar orucu bozmaz. Astımlı hastaların, rahat nefes almalarını sağlamak amacıyla ağza püskürtülen oksijenli ilaç, orucu bozmaz (DİYK 22. 09. 2005 tarihli karar).
Diş kanaması orucu bozmaz. Ancak çıkan kan, karıştığı tükürüğe eşit veya daha fazla olursa yutulması hâlinde oruç bozulur ve kaza edilmesi gerekir. Daha az miktarda olan kan ise dikkate alınmaz.
Yıkanmak ve denize girmek orucu bozmaz. Ancak denize giren kişi yüzme esnasında su yutabilir. Dikkatli olması gerekmektedir. Yıkanırken de ağza ve buruna fazla su verilmemeli. Suyun mideye gitmemesi için gayret edilmelidir.
Oruçlu kimse abdest alırken, oruçlu olduğunu unutur da su boğazına giderse abdest bozulmaz. Eğer oruçlu olduğunu bilir ve hata ile boğazına su giderse abdesti bozulur ve bir gün kaza eder. Fakat orucu bozuldu diye yiyip içemez.
Yalan, gıybet, dedikodu gibi yeme-içme anlamı olmayan haramların yapılması sebebiyle oruç bozulmaz. Ancak orucun sevabı eksik olur. Rasûlüllâh (s.a.s.) bu konuda şöyle buyurmuşlardır; “Her kim yalan söylemeyi ve yalanla amel etmeyi bırakmazsa, o kimsenin yemesini içmesini bırakmasına Allah’ın hiçbir ihtiyacı yoktur.” (Buhârî, Savm, 8)
KUSMAK ORUCU BOZAR MI?
Miktarı ne olursa olsun kendiliğinden gelen kusuntu orucu bozmaz. Aynı şekilde mideden ansızın ağza yükselip tekrar mideye dönen şeyler de oruca zarar vermez. Kişinin kendi isteği ile ağız dolusu kusması hâlinde ise oruç bozulur. Rasûlüllâh (s.a.s.), “Oruçlu kimse kendisine hâkim olamayarak kusarsa ona kaza gerekmez. Her kim de kendi isteği ile kusarsa orucunu kaza etsin.” (Ebû Dâvûd, Savm, 32) buyurmuştur. Bununla birlikte, kustuğu için orucu bozuldu zannıyla yemeye içmeye devam eden kimsenin orucu bozulur. Böyle bir kimseye keffâret değil, gününe gün kaza gerekir.
Orucu bozan ve bozmayan durumlarla ilgili bütün hususları buraya sığdırmanın imkânı yoktur. Eğer başka bir durumla karşılaşırsanız, mahallenizdeki cami görevlilerimizden, müftülüklerimizden, Din İşleri Yüksek Kurulu’muzun internet sitesinden ve Alo 190 hattından bilgi alabilirsiniz.
Rabbim oruçlarımızı kabul eylesin. Cuma günü kaza, kefaret ve fidye konularını işleyeceğim inşallah!
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.