Cumamız mübarek olsun kıymetli kardeşlerim!
Rabbimiz bizleri yaratırken tek olarak yaratmış fakat bu dünya âleminde başkalarıyla beraber yaşamamızı uygun görmüştür. Dilimizde “Tek olmak Allah’a mahsustur.” sözü ne kadar da güzeldir. Allah Teâla dışındaki varlıklar, başkasına muhtaçtır. Rabbimiz ise hiç kimseye muhtaç değildir. Birbirimize muhtaç olduğumuz o kadar çok şey vardır ki… İşte birbirimize muhtaç olduğumuz şeylerden birisi de “dostluktur”. Akrabalarımız çok olsa da kan bağımızın olmadığı insanlarla dost oluruz, derdimizi ve sırrımızı paylaşırız. Herkes için dostluk gereklidir.
Yediğimiz yemeğe, gittiğimiz doktora, satın alacağımız arabaya azami dikkat ederiz. En iyisini araştırırız. Dostluk kuracağımız insanları da aynı hassasiyetle seçmeliyiz. Çünkü dost önemlidir. Güzeller Güzeli Efendimiz (s.a.s.) bu konuda bizi şöyle uyarmaktadır; “Kişi dostunun dini üzeredir. Bu yüzden her biriniz, kiminle dostluk ettiğine dikkat etsin.”(Tirmizî, Zühd, 45;Ebû Dâvûd, Edeb, 16)
Kişi dostluk ettiği kimseyle çoğu zaman beraber vakit geçirir. Bazı huylarını kişi dostundan alır. Eğer dostu iyi ise ondan iyilikler kapar, kötü ise ondan kötülükler kapar. Hiç kimse kötü olmayı istememiştir. Fakat kötü arkadaşlık ve dostluklar edinmek kişiyi kötü yapar. Kendi arkadaşlarımız iyilerden seçmeli, çocuklarımıza da böyle tavsiye etmeliyiz. Efendimiz (s.a.s.) iyi ve kötü arkadaşın misalini şu şekilde anlatıyor; “İyi arkadaşla kötü arkadaş misk taşıyan kimse ile körük üfüren kimse gibidir. Misk taşıyan ya sana onu ikram eder yahut sen ondan (miski) satın alırsın ya da ondan güzel bir koku duyarsın. Körük üfüren kimse ise ya elbiseni yakar ya da ondan kötü bir koku duyarsın!”(Müslim, Birr, 146;Buhârî, Sayd, 31)
Dostluklar sadece bu dünya için olmamalıdır. Ya da şöyle diyelim, ahirette beraber olmayı istemeyeceğimiz insanla bu dünyada da dost olmayalım. Rasûlüllâh (s.a.s.) “Kişi sevdiğiyle beraberdir.” buyuruyor. Sahabe, Nebi (s.a.s.)’in bu sözünü, müslüman olduktan sonra en fazla sevindikleri ikinci şey olarak sayarlar. Dostluk ahirete de uzanır. Eğer dost iyiyse ahirette onunla beraber olunur, eğer dost kötü biriyse ahirette ondan kaçılır. Bu husus Kerîm Kitâbımız’da şu şekilde ifade edilmektedir; “Yazıklar olsun bana! Keşke falanı dost edinmeseydim! Andolsun, Kur’an bana geldikten sonra beni ondan o saptırdı.” (Furkân Sûresi 28-29) Ne biz böyle kaçacağımız, pişman olacağımız dostlar edinelim ne de kendisinden kaçılan ve dostluğundan kaçılan kişiler olalım.
Şefaatini her daim umduğumuz Rasûlüllâh (s.a.s.) şöyle buyurmuştur; “Mümin cana yakındır. (İnsanlarla) yakınlık kurmayan ve kendisiyle yakınlık kurulamayan kimsede hayır yoktur.”(İbn Hanbel, II, 400) Ne kadar güzel öğütler veriyor bizlere Allah’ın Rasûlü! Mümin kişiyi hep iyi özellikleriyle anlatıyor. Mümine hep iyi ve güzel şeyleri yakıştırıyor Efendimiz (s.a.s.). Müminlerin hep Allah Teâla ve Tekaddes Hazretleri’nin sevdiği sıfat ve özelliklere bürünmesini arzuluyor canımızdan kıymetli bildiğimiz Efendimiz (s.a.s.). Yine buyuruyor ki; “Sadece müminle arkadaş ol! Yemeğini de ancak takva sahibi olan yesin!”(Tirmizî, Zühd, 55; Ebû Dâvûd, Edeb, 16)
Güzel ve müreffeh bir toplum olmamızın tek çaresi, Rabbimiz Teâla ve Tekaddes Hazretleri’nin emrine Rasûlüllâh Efendimiz (s.a.s.) anlayıp yaşadığı şekilde anlayıp yaşamamızla mümkündür. Eğitim, Rabbini, peygamberini tanıtırsa gerçek eğitim olur. Ahlaklı olmayı en sağlam temele bağlayan eğitim, gerçek eğitim olur. Ahlak, İslam’ın ahlakı olmayınca, birçok kul hakkına ve zulme sebep olur. “Allah katında arkadaşların en hayırlısı, arkadaşına karşı hayırlı davranandır. Allah katında komşuların en hayırlısı ise komşusuna karşı hayırlı davranandır.”(Tirmizî, Birr, 28;Dârimî, Siyer, 3) Ne güzel bir açıklama! Biz iyi olacağız ki karşımızdaki de bize karşı iyi olsun. Hatta bizden daha iyi gördüklerimizle dostluk kuralım. Daha iyiye bakıp halimizi düzeltelim. Kötüye bakıp kötü olmayalım, kötüden alacağımız ise sadece ibret olsun. Kötüden başka bir şey almayalım. “O gün Allah'a karşı gelmekten sakınanlar dışında, dostlar birbirine düşman olurlar.” (Zuhruf Sûresi 67) Allah’ın emirlerini yerine getiren, yasakladığı şeylerden kaçanların dostlukları ahirette kalıcıdır. Bu kullar dışındakiler dostlukları ahirette pişmanlık sebebidir. Allah’ın emirlerini yerine getiren ve yasakladıklarından kaçanlara ahirette Rabbimiz şöyle diyecek; “ "Ey âyetlerimize iman eden ve müslüman olan kullarım! Bugün size korku yoktur, siz üzülmeyeceksiniz de." (Zuhruf Sûresi 68-69) Ne güzel müjde!
Rabbim, bizleri ayette belirttiği gibi karşıladığı kullarından eylesin. Her daim kul olma şuurunu dipdiri tutanlardan eylesin. Rabbime emanet olun değerli kardeşlerim!
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.