Hayırlı cumalar kıymetli dostlar!
Allah Teâlâ bazı mekânları bazı mekânlardan üstün kılmıştır. Bazı kişileri de bazı kişilerden üstün kılmıştır. Aynı şekilde bazı zamanları da bazı zamanlardan üstün kılmıştır. Allah (c.c.) Mekke’yi ve içinde bulunan Kâbe-i Muazzama’yı diğer mekânlardan üstün kılmıştır. Mescid-i Nebi ve Mescid-i Aksa da diğer mekânlardan üstündür, faziletlidir. Şehrimizde ve mahallemizde bulunan camiler, diğer yapı ve mekânlardan üstündür. Peygamberler, peygamber olmayan kişilerden daha üstündür. Hiçbir kimse peygamberlerden üstün değildir. Sahabe-i Kiram da sahabe olmayanlardan üstündür. Zamanlardan Cuma günü diğer günlerden üstündür. Kadir Gecesi diğer gecelerden bin kat daha üstün ve faziletlidir. Allah Teâlâ’nın kelamı Kur’an-ı Kerim de yaratılmışların sözlerinden üstündür. Saydığımız bu üstünlük ve faziletler, onların dışında olanlarla kıyaslanamaz bile.
İçinde bulunduğumuz mübarek üç aylar da diğer aylara göre değerli ve faziletli aylardır. Üç aylar girdiğinde Rasûlüllâh (s.a.s.) hep şöyle dua ederdi; “Allahım! Receb ve Şaban aylarını hakkımızda hayırlı eyle ve bizi Ramazan’a ulaştır.” (Taberânî, el-Muʿcemü’l-evsaṭ, IV, 189) Receb ayının ilk Cuma gecesi Regâib Kandili’dir. Regâib, kendisine rağbet edilen şey, bol ve değerli bağış anlamlarına gelmektedir. Regaib Gecesi, Kur’an’da kendisine saygı duyulması emredilen haram aylardan biri olan Receb ayında bulunur. Haram aylarda oruç tutmak Efendimiz (s.a.s.) tarafından güzel görülmüş ve sahabeye tavsiye edilmiştir. Bir sahabeye bu konudaki tavsiyesi şöyledir; "Haram aylarından bazısını tut, bazısını bırak, haram aylarda tut ve bırak, haram aylarda tut ve bırak." (Ebu Davut, Savm 54) Haram ayların tamamı oruçlu geçirilmez. Pazartesi-Perşembe oruçları veya her kameri ayın on üç, on dört ve on beşinci günleri oruçlu geçirilebilir. Daha fazla tutmak isteniyorsa bir gün yenir bir gün oruç tutulur. Bu da Davud (a.s.)’ın orucudur.
Kendilerine saygı duyulması gereken diğer haram aylar da Zülka’de, Zülhicce ve Muharrem aylarıdır. Kandil geceleri ile ilgi hususi bir namaz çeşidi olmasa da, mümkünse gündüzünde oruçlu olup gecesini de ilk önce farz namaz kılarak, sonrasında kazaya kalmış namazları kılarak değerlendirmek çok daha uygun olur. Her zaman olduğu gibi mübarek gecelerde Kur’an okumak, vaktin feyzinden yararlanmak anlamına geleceğinden güzel olur. Kaza namazlarında hiç olmazsa bir günlük kaza namazı kılmak da mübarek geceleri değerlendirmek manasına gelir.
Böyle mübarek zaman dilimlerini şöyle misallendirebiliriz; Diyelim ki bir yerde Pazar kurulmuş, hem satıcılar kar elde ediyor hem de uygun fiyatlı olması sebebiyle alıcılar kar ediyor. O pazara ister satıcı olsun ister alıcı olsun giden herkes kazançlı bir şekilde evine dönüyor. Şimdi o pazara satıcı veya alıcı olarak gitmeyen kimsenin eline hiçbir şey geçmez. Bu mübarek zamanlar da öyledir. Mübarek zamanları değerlendirenler sevap elde eder, değerlendirmeyip yan gelip yatanlara bir şey ulaşmaz.
İçinde bulunduğumuz üç aylarla ilgili Allah dostları çok güzel sözler söylemişler. Birkaç tanesini vermeye çalışalım; Zünnûn Mısrî (k.s.) şöyle der: “Receb âfetler terk edildiği için, Şâbân itaat edildiği için, Ramazân ise kerâmetler (ilâhî cömertlik ve bağışlanmaların) beklendiği için bu isimleri almışlardır. Kim afetleri terk etmezse, itâatte bulunmazsa ve kerâmetleri beklemezse, işte o zevk ve safâya dalan kimseler arasında bulunur." Allah dostları her anı değerlendirmişler, hele mübarek zamanları çok daha iyi değerlendirmek için ellerinden geleni yapmışlar ve birçok manevi makam ve mevkilere erişmişlerdir. Yine bu güzel insan şöyle diyor; "Receb ekin ayı, Şaban sulama ayı, Ramazan ise ekileni biçme ayıdır. Herkes ektiğini biçer ve yaptığının karşılığını bulur tohum ekmeyen, ekin biçme zamanı pişmanlık duyar ve kötü hâl üzere haşrolunarak dünyadaki zan ve kanaati değişir." Namaz gibi ibadetten önce hazırlık yapılır. Gusül abdesti almak gerekiyorsa gusül, abdest yok ise abdest almak gerekir. Avret yerlerinin örtülmesi, vaktin girmesi gerekir. Akşam namazı dışındaki namazlarda farz namazlardan önce bir nevi farza hazırlık niyetinde sünnet namazları kılınır. Receb ve Şaban ayları Ramazan’a hazırlık gibidir. Hazırlık ne kadar sağlam ve güzel olursa varılacak hedef o kadar anlamlı olur ve insan en önemliye ulaşmak için aşk ve şevk duyar.
Üç aylarla ilgili Allah dostlarının tariflerinden birisi de şöyledir; “Receb ibâdet, Şâbân zehâdet (Zühd; Dünyâya rağbet etmeyip kendini ibâdete verme, nefsini her türlü zevkten alıkoyup ibâdet yolunu seçme, takvâ), Ramazan ise ziyâdet (bereket} ayıdır. Receb, Allah'ın hasenâtı kat kat artırdığı ay, Şâbân günahların affedildiği ay, Ramazân ise kerâmetlerin (ilâhî cömertlik ve bağışlanmaların} beklendiği aydır. Receb sâbikînin {iyilikte önde gidenlerin), Şâbân muktesidinin (orta yolu tutanların}, Ramazân ise âsilerin ayıdır {Allah'a isyan edenlere affedilme fırsatının sunulduğu aydır).”
Büyüklerimiz, bu mübarek üç aylar girdiğinde şöyle dua ederlerdi. Biz de onların duasına main diyelim;
"Allah'ım, Sana mahzun gönlümle, isteklerini kabul buyurduğun dostlarının duası ile niyaz ediyorum. Zatına eriştirdiğin ve Senin rızanı isteyenlerin dili ile Senden talep ediyorum. Umarım Senin ululuğundan, Seni bileyim ve kulluk edeyim."
"Yâ Rab, bu gecenin rahmet ve bereketinden sevap ve mükâfatından beni nasiptar et."
"Allah'ım, kullarından istediğine, istediğini verirsin, kim Seni onlara ikram etmekten alıkoyabilir? Ben fakir ve âciz bir kulum. Fazl ve kereminden nimetlerini ümit ediyorum. Sana sığınırım ve ancak Senden yardım dilerim."
"Yüce Mevlam, bu gece kullarına çok rahmet ve bereketini döker, saçarsın. Allah'ım, Sana yalvaran dilleri, Sana kalkan elleri boş çevirme. İyilik ve yardımınla faydalandır bizi. Nimetlerinle donat hepimizi."
"Allah'ım, salât eyle Muhammed ve evladına, eşlerine ve dostlarına, bitip tükenmeyen rahmet ve bereketinle. Yâ Rabbe'l-Âlemin!"
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.