Cumamız mübarek olsun kıymetli kardeşlerim!
Her ihtiyacımız olanı bizzat kendimiz karşılayamayız. Bunun için de bazı şeylere başvurmak durumunda kalıyoruz. Alışveriş, bizim en önemli hayat meşgalelerimizden birisidir. Çünkü ihtiyaç duyacağımız birçok şeyi alışveriş sayesinde elde edebiliyoruz. Dinimiz İslam öyle bir dindir ki hayatın her alanı ile ilgili kurallar koymuştur. Hatta tuvalette nasıl ihtiyaç giderileceğine varıncaya kadar açıklamıştır. Bu din hem dünya hem de ahiret mutluluğuna çağırıyorsa, iki dünya için de kurallar koyması kaçınılmazdır. İslam’ın kural koyduğu alanlardan birisi de bizim olmazsa olmazlarımızdan biri olan alışveriştir.
Rabbimiz Teâla ve Tekaddes Hazretleri bir ayet-i kerimede şöyle buyurmaktadır; “Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda batıl yollarla yemeyin. Ancak karşılıklı rıza ile yapılan ticaretle olursa başka. Kendinizi helâk etmeyin. Şüphesiz Allah, size karşı çok merhametlidir.” (Nisa Sûresi 29) Rüşvet, hiçbir emek karşılığı olmayan şans oyunları, faiz, aldatma, gasp, hırsızlık, miras paylaşımında hak sahibine hakkını vermemek vb. batıl yani haram yollarla birbirinizin mallarını yemeyin diyor Rabbimiz. Karşılıklı rıza ile olan ticaretler ise helaldir. Tabi ticareti yapılan ürünler de İslam’a göre mal kabul edilecek. Yoksa İslam’a göre mal kabul edilmeyen şeylerin satılması caiz değildir ve yapılan işlem batıldır, hiçbir hüküm ifade etmez. Sarhoşluk veren bütün içkiler, aklı gideren bütün uyuşturucular (ameliyatlar için kullanılan narkoz bir nevi uyuşturucu olsa da tedavi amacıyla olduğundan ihtiyaç kadar kullanımı caizdir), domuz eti, daha avlanmamış olan denizdeki balıklar, havada uçan kuşlar, herkesin kullanımına ait meralar ve ormanların ağaçları, başkasının malı vb. şeylerin satılması caiz değildir. Caiz değildir demek haramdır anlamına gelir. Havadaki kuşlar ve denizdeki balıklara kimse sahip olmadığı için, alışverişte kişi ancak kendi veya vekili olduğunun malını satabileceği için başkasının mülkünde olup vekâlet verilmeyen mal, aslen haram olduğu için içki, domuz eti, kan vb. satılamaz.
Sadece malın helal olması yetmez, helal malın helal yolla elde edilmesi ve aldatma gibi alışverişi bozan şeylerin de olmaması gerek. Zira Efendimiz (s.a.s.) aldatma/aldanma (riski) olan alışverişi yasakladı.(Ebû Dâvûd, Büyû", 24) Ne satıcı aldanacak ne de alıcı aldanacak. Satıcı sattığı malın varsa kusurlarını alıcıya söyleyecek veya alıcının görüp anlayabileceği bir kusursa satıcı söylemeyebilir. Satıcı gizli kusurları alıcıya bildirmek zorundadır. Eğer satıcı gizli kusurları alıcıya bildirmezse, alıcı kusuru gördüğünde alışverişten cayabilir. Buna satıcı itiraz edemez.
Yaptığımız ticaret ister büyük olsun ister küçük olsun, hepimiz evimize ekmek götürme peşindeyiz. Üç kuruş fazla kazanmak için kul hakkına girmeye gerek yok. Daha önceki yazılarımızda değindiğimiz iflas edenin durumuna düşeriz. Kıldığımız namaz, yaptığımız her türlü hayır-hasenat ahirette sevap hanemizden, hakkını yediğimiz kişinin hanesine gider. Geride hiç sevap kalmaz.
Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “...Birbirinizin satışı üzerine satış yapmayın ve müşteri kızıştırmayın!..” (Müslim, Büyû", 11) Birisi bir malı almak için pazarlık yapıyorsa araya girip ben daha fazla veririm diye fiyat yükseltmek caiz değildir. Başkasına satılan bir malı almak için de satıcıya baskı yapılmaz.
Şu ayeti şu anda nazil olmuş gibi okuyalım, bakalım alışverişimizde bir kuruş dahi haksızlık bulunabilir mi? “Allah'ın, yüceltilmesine ve içlerinde adının anılmasına izin verdiği evlerde hiçbir ticaretin ve hiçbir alışverişin kendilerini, Allah'ı anmaktan, namazı kılmaktan, zekâtı vermekten alıkoymadığı birtakım adamlar, buralarda sabah akşam O'nu tesbih ederler. Onlar, kalplerin ve gözlerin dikilip kalacağı bir günden korkarlar. (Bütün bunları) Allah, kendilerini yaptıklarının en güzeli ile mükâfatlandırsın ve lütfundan onlara daha da fazlasını versin diye (yaparlar). Allah, dilediğini hesapsız olarak rızıklandırır. (Nur Sûresi 36-38)
Efendimiz (sav) şöyle buyurmuştur: “Dürüst ve güvenilir tüccar, peygamberler, sıddîklar (dosdoğru kimseler) ve şehitlerle beraberdir.”(Tirmizî, Büyû", 4)
Madem bu din dünyaya indirildi demek ki bu dünyada yaşanacak. Değerli kardeşim! Sen bu dini yaşamak için nereye gitmeyi bekliyorsun? İslam, dünya hayatının her alanını kuşatan hükümler koymuş ve yasaklar belirlemiştir. Bir ayetle bitirelim değerli dostlar! “- De ki: «Siz dîninizi Allah’a mı öğretiyorsunuz? Hâlbuki Allah, göklerde ne var, yerde ne varsa bilir. Allah her şey'i hakkıyle bilendir.” (Hucurat Sûresi 16)
Rabbim bizleri bir kuruş dahi başkasının hakkına girmekten korusun. Amin!
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.