Ödül ve övgü, anne-babaların çocuklarını eğitirken, onlara yeni davranış kazandırırken, kullandıkları yöntemlerdendir. Ödül ve övgü doğru kullanılmadığında çocuklara zarar da verebilir. Bu nedenle her anne, baba ve eğitimci, çocukların davranışlarına yön verirken ödül ve övgünün nasıl kullanılacağını bilmelidir.
Ödül almaya alıştırılan çocuk, ödül alamadığında kendini kötü hisseder. Bir nevi çocukta ödüle karşı bağımlılık, ödülsüzlüğe karşı ise tahammülsüzlük oluşur. Ödüle alışan bir çocuk bu ödülleri devam ettirebilmek için kural dışı yollara bile başvurabilir. Yapmadıklarını yapmış gibi anlatabilir ve gelecek hayatında sürekli onaylanma ihtiyacı hissedebilir.
Ödül, çocuğu olumlu davranışa değil, ödülün kendisine yöneltir. Çocuk herhangi bir davranışı, iyi ve doğru olduğu için değil ödül için yapmaya başlar ve ödül, iyi davranışı ikinci plana atar. Odasını topladığında, kendisine ödül verileceği söylenen çocuğun ilgisi ödülde olur, odasını toplamaksa ödüle ulaşmak için bir araç olur ve ikinci planda kalır.
Ödül bazen de problem davranışın sebebinin geç öğrenilmesine de neden olabilir. Örneğin çocuk sınıfta arkadaşlarına vurabilir. Eğer anne veya baba arkadaşlarına vurmazsan sana istediğin bir oyuncağı alacağız derse çocuk sınıf arkadaşlarına vurmaz ama sınıf arkadaşlarına neden vurduğunun sebebi de öğrenilemez. Ödül burada problem davranışın sebebini örtücü bir faktör olur.
Ödül verilecekse davranıştan önce bu söylenmemeli, davranış yapıldıktan sonra ödül verilmelidir. Örneğin yemeğini bitirirsen sana ödül vereceğim denilmemeli, çocuk yemeğini bitirdiği zamanlarda bazen ona ödül verilmelidir. Ayrıca her doğru davranış sonrasında her zaman ödül verilmemeli, ara ara çocuk ödüllendirilmelidir.
Her çocuk şüphesiz güzel sözler duymak ve sevgiyle büyümek ister. Fakat çocukla konuşurken aşırıya kaçılan her övgü, çocuğu bir beklenti içine sokar. Örneğin ''sen çok akıllısın, bu işi başarırsın'' dediğinizde çocuğunuz şöyle düşünebilir: ''Akıllı olmazsam da kabul görür müyüm?'' veya ''bu işi başaramazsam akılsız olabilirim''. Çocukta bu gibi endişelere neden olarak, ona aslında istemeden kaygı yüklemesi yapmış olursunuz. Doğru cümlenizin içinde mutlaka koşulsuz sevgi olmalıdır. Örneğin; ''ne kadar çabaladığının farkındayım, sana güveniyorum ve sonucu ne olursa olsun sana inanmaya ve güvenmeye devam edeceğim'' dediğinizde çocuğunuz, sizin tarafınızdan sonuç ne olursa olsun kabul göreceğini bilir.
Çocuğunuza karşı övgü cümleleri kullanmak istiyorsanız bu cümleler çocuğunuzun kişiliğine değil, performansına yönelik olmalıdır. ''Harikasın'' demek yerine “Resmin harika olmuş'' demek daha uygun olacaktır. Birinci cümle çocuğun kişiliğine vurgu yaparken, ikinci cümle yaptığı işe ve çabasına vurgu yapmaktadır.
Çocuklarınız yaptıkları bir çalışmayı değerlendirmeniz için size getiriyorsa kendi övgünüzü sunmadan önce, çocuğunuzun düşüncesini almanız daha uygun olacaktır. ''Anne baba bu etkinliği nasıl yapmışım?'' diyen çocuğunuza, çok güzel olmuş demeden önce ''Sen bu konuda ne düşünüyorsun?'' diyerek çocuğunuzun içsel süreçlerini harekete geçirin. Çocuğunuza özeleştiri yetisini kazandırın, daha sonra kendi görüşünüzü söyleyebilirsiniz.
Özetleyecek olursak, ödül/övgü çocuk eğitiminde kullanılan yöntemlerdendir ama doğru zamanda ve yerinde kullanılmadıklarında ya da çok sık kullanıldıklarında çocuklara zarar da verebilmektedirler. Aileler ve eğitimciler ödül/övgüyü doğru şekilde kullandıklarında, çocuklarında olumlu davranış değişiklikleri görmek daha kolay olacaktır.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.