Yumuşak ipeklere sardığım, ilmek ilmek halı tezgahlarında sabırla adını anıp kalbime yazdığım sevgili!
Seni nasıl seviyorum biliyor musun? Abartmadan, öyle deli gibi falan da değil, en akıllısından belki de. Kimse duymadan, ama ilanı efkarımı da gizli tutmadan! Normalden çok öte, kem gözlerden ırak ve tüm kötü sözlerin ardına kibrit suyu dökerek seviyorum. Sana bugüne kadar kullanılmamış baharlar getirmek en derin en duru en yalın sözleri bulmak için dalıyorum derinlere böyle her gece. Seni nasıl seviyorum biliyor musun? Hani diyorsun ya ''Buradayım nefes aldığım müddetçe'' diye, işte o nefese nefes versin diye yaradan daha nice sene, her gün ,her gece kollarımı hiç kavuşturmadan ve dualar ederek benden çok yaşa diye diye seviyorum. Ey sevdam! Seni benden öte, seni candan öte, seni ağrıyan yanımdan çok seviyorum. Görmesin gözlerim, benden önce göçtüğünü bu diyardan. Düşünmesi bile kahır, gam, hüzün verir iflah olmaz, bu yaralı yüreğim. Aslında bilirsin düşünmem ben öyle gece saçlarını ölümü falan. Huyum değil üzülmem de kimsenin ardından. Sormam. Ama aramak sormak istedim. Belli ki sıkıldım bu huyumdan. İpek böceği sesli sevgilim! Beni en derin sızılarla boğuşurken bulma diye, gözyaşlarımı silmek zorunda kalma diye, bir gün sesimi duyamayacağın günleri de düşün diye, artık gelmelisin. Gelip, bu kapkara günleri artık sen bitirmelisin.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.