Aşk, geçmiş yıllardan beri hiç bu kadar popüler olmamıştı. Şöyle bir baktığınızda en çok izlenen filmler, diziler çok satan kitaplar. İçinde aşk geçmeyen çoğu şeyle alakadar olmuyoruz. Kimi zaman romantizmin doruklarda olduğu yıllar üzerindeki ilgiyi kaybetse de aşk listelerde hep bir numarada yerini aldı. Çünkü yıllar içinde empoze edilen erotizm, geçim kaygısı, siyasi kavgalar iş kaygısı hepsini toplasan bir aşk etmiyordu. Herkes anlamıştı aşk bu dünyada tadılabilecek en güzel duyguydu. Evet, tartışmaya açık bir konuydu belki ama görüyoruz ki yaşadığımız çağda aradığımız her şey aşkın kollarındaydı. Ve biz bu kollara ulaşabiliyor muyduk mesele buydu.
Şöyle bir düşünün. Hayatta vazgeçemeyeceğiniz şeyleri sıralarken önce sevgilinizin adını söyleyebiliyor musunuz? Çok seviyor musunuz ya da adı geçerken korkularınız mı sevdanız mı ön plana çıkıyor? Eğer korkularınızsa işte burada düşünmeniz gerekiyor. Aşkla korku bir arada olmuyor. Korkunun başladığı yerde aşk durmuyor pılını pırtısını alıp uzaklaşıyor sessizce. Giderken de derin yaralar açıyor ıssız gecelere.
Zor mesele tabi yıllardır tartışılan, anlamlandırılmaya çalışılan bu kavramı hep canlı tutmak sevmek, sevilmek... Niye gidiyordu ne oluyordu da uyanır uyanmaz aklımıza gelen sevgili, onun aşkı bırakıveriyordu bizi? Bir yolu olmalıydı ayrılıklara pranga vurmanın, aşkı elde tutmanın. Yıllardır yazılan şiirler, söylenen türküler, şarkılar bir yolunu göstermeliydi bir şeyler söylemeliydi bize.
Çok sevmeliydik mesela. Ne zaman aşktan yana bir söz duysak yüreğimizin telleri titremeliydi. Hemen aklımıza onun adı gelmeliydi. Öyle sevmeliydik ki sen gidersen öksüz kalır buralar, ruhumda seninle gider diyebilmeliydik. Ağladığında, güldüğünde yanında olsun diye istemek, rüzgâr olsun essin, güneş olsun açsın, yağmur olsun yağsın diyebilmeliydik. Onu her zerresiyle sevebilmeli kabullenmeliydik. Yıllar yıllara eklenirken başıma gelen en güzel şey sensin diye düşünmeliydik. Onsuz geçirdiğin her günün kayıp olduğunu koskocaman bir ömrün onunla ne kadar güzel geçeceğini hesap etmeliydik. İşte böyleydi belki de bize gösterilen yol. Kimi seversek sevelim yarım yamalak sevdalardan uzak durmalıydık. Ahmet Arif gibi demeliydik:
İçmek,
Gözlerinde içmek ay ışığını
Varmak ,
Gözlerinde varmak can tılsımına
Gözlerin hani?
O zaman tüm sevgi dolu yüreklere
Aşk Olsun!
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.