Takip Et
  • 18 Aralık 2020, Cuma

KARANTİNADA AŞK

AZELYA ! Saat on ikiye beş var. Zaman işine geç kalmış bir emekçinin ciğerini parçalarcasına sersemce koşuşturması gibi hızla ilerlerken bu gece, bu saatte sen geldin aklıma. Aya benzerdi yüzün. Bir gülüşünle odamın buz rengi soğuk mermerleri ısınıverirdi. Köz köz bakardı o eşsiz güzellikte ve derin bir kuyuyu andıran kocaman gözlerin. Bir sen vardın aklımda bir de o sıcak gülüşün.Düşünürdüm hep , umarsızca kaldığım bu aşkı. Düşündükçe kor ateşte harlanmış bir mızrak gibi deler geçerdi içimi bakışların. Ah Azelya, ben ki gelişine türküler yakarken gidişine ağıtlar yakar oldum. Şimdi geceyi, yıldızları,Ay'ı üzerime kilitlemişler gibi yalnızım.Sensizken evimde bir damla ışık yok. Karanlıkta kaybolmuş küçük zavallı bir çocuğun ürpertisiyle dokunuyorum odamdaki küçük penceremin ayaz vurmuş buğulu ve soğuk camına. Camda yansımanı görüyorum hayal meyal. Her yer çayır çimen... Sonra ve hemen sonra bakıyorum bir daha yoksun! Bir hışımla eskimiş kazağımın kolunu avuç içime kadar çekiştiriyorum ve siliyorum pencere camını ürkek bir edayla. Yavaşça kayboluyorsun gidiyorsun, uçsuz bucaksız iklimlerle. Ve ben bakıyorum .Sen yine yoksun... Sokak lambasının loş ve bir o kadar da sarı ışığı odama doluyor damla damla.

Saat on ikiye beş var Azelya. Sensiz bilmem kaçıncı uykum bu, kaç leylim bahar? Hasretinle baharlar biriktirmiş yorgun, özlem dolu kahve gözlerimi bir kere daha senli rüyalara kapatıyorum.

Şiir, edebiyat dostu Hakan Çetin'e teşekkürlerimle...

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.