Binlerce şehidimizi barındıran aziz vatanın aziz toprağı Çanakkale , güzel Çanakkale… Gücümüzü dünyaya duyurduğumuz Çanakkale… Aylardan mart. Çanakkale’nin o muhteşem manzarasından bir hüzün doğuyor. Karşıda binlerce düşman… Mehmet Akif’in deyimiyle “Kimi yamyam, kimi Hindu, kimi bilmem ne bela“ Çanakkale Boğazı vatanın kalbi, geçilmemesi gerekiyor. Bu yüzden bıyığı yeni terlemiş daha on beş yaşında delikanlılar bile cepheye koşuyor. Damarlardaki o asil kan durmuyor. Vatan askı tutuşturuyor bedenlerini Öyle bir akın oluyor ki Çanakkale’ye o yıl tıp fakültesi hiç mezun vermiyor. Hepsi cephede şahadet şerbetinden içip şehit oluyorlar. Analar ağlıyor… Yavrusunu kınalayıp “Haydi oğul, haydi git! Ya gazi ol, ya şehit!” diyerek gönderdiği yavrusu için gözyaşı döküyor.
Amansız bir mücadele başlıyor Çanakkale’de. Boğazda 26 mayın patlıyor. Ve düşman gemileri geri çekiliyor. Düşman anlıyor denizi geçemeyeceğini. Bu sefer karadan saldırmaya karar veriyor. Ama bilmiyorlar ki ne denizimiz onlara geçit verir ne de karamız. Mustafa Kemal Pasa emrediyor askere : “Ben size taarruzu emretmiyorum. Ben size ölmeyi emrediyorum. Sizin düşmanı oyalayacağınız zaman içinde, yerinize başka askerler gelebilir.” Zaten onlar ölmeye hazırdı ve hepsi seve seve canlarını verdi.
Simdi ise pırıl pırıl deniziyle kendisini ziyarete gelenleri kucaklıyor Çanakkale. Her yağmurda buram buram şahadet kokusu yükseliyor topraktan.Azıcık, toprağı kazsalar kemik parçaları ve mermiler çıkıyor. Bir metrekareye 6000 merminin düştüğü Çanakkale, atalarını unutmayan ve onlar için bir Fatiha okuyacak bu vatanın evlatlarını bekliyor. Çanakkale’m, ah kahraman gazilerim, gençliğine doymadan vatan için canını veren aziz şehitlerim ! Bağımsızlığımızı kazandıran isimsiz kahramanlarım ! Ruhunuz şad olsun !
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.