Soğuk, sisli ve bıçak gibi keskindir bazen ayrılık. Gözyaşlarından bir duvar örülür, saklanılır ardına. Öyle bir acı ki bu ve öyle bir oturur ki insanın yüreğine tarifi imkânsız. Sözcükler düğümler, bir tek gözyaşlarınız anlatır derdinizi. Efkârla çektiğin sigara, ağzına kadar dolu bir kül tablası kalır masada.
Zordur mesela elveda demek, ölüm bile ayıramaz bizi dersin, ama yine de gidersin. Taş oturur içine. Söz vermişsindir aslında sevgiliye ardından üzülmeyeceğim diye. Yine de gözyaşların galip gelir bu savaşta. Söylediğiniz en masum yalandır “ardından hiç üzülmeyeceğim” demek. Üzülürsün… Sevdaya da üzülürüz, yokluğuna da, aşkın sürgününe de bu gönül ıssızlığına da üzülürüz.
Geceler soğuk, geceler yalnız, geceler aşksız kalır! Yastıklara sarılırsın olmaz, kalkar bir sigara yakarsın avutmaz, o yatak dar gelir yatırmaz. Hele bir de sesi sinmişse yüreğine... Aldığın her nefes düğüm olur kalır boğazında. Öyle bir ayrılıktır ki bu, bırakın aşkın sürgün yemesini, yarın kavuşacak olsanız bile geçmez zaman. Sağa çeker akreple yelkovan ve asgari hızla geçer zaman ağır ağır… Hele ki iltica etmişse aşk, değmeyin akreple yelkovanın keyfine. Geçmek nedir unutur ikisi de. Ayrılık zor olur ve biz firari kalırız kendimizden. Sürgün yemiş tüm âşıkların satırları olsun bunlar. Şu sıralar kâğıt kesiği gibi can yakan ayrılıklara gelsin. Ama beklemeli, sabretmeli ve zamanla yarışmayı bırakmalı. Eminim olun ki zaman geçecek ve müsait bir yerde durup hepimize aşkı getirecek.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.