Tohumculuk konusunda yer kürenin önemli dönüm noktalarından birisin1960’lı yıllardır.
1960 sonrasında üretici kendi tohumunu üretemez hale gelmiştir.
“Çiftçi kendi tarlasındaki üründen, bir sonraki yıl kullanacağı tohumluğu ayırdığı tedarik yaklaşımından, bu gün neredeyse her yıl yeniden tohumluk satın aldığı aşamaya gelmesinde tohumluk endüstrisinin rolü büyüktür.”
“Ancak, tohumun ekonomik bir faaliyet olarak endüstri haline dönüşmesi oldukça yenidir. Özellikle 20. yüzyılda dünyadaki tarımsal kalkınma ve ilerleme aşamaları tohumculuk faaliyetlerinin bir endüstriye dönüşmesini sağlamıştır.”
“Islahçı hakları ve bitki çeşitlerinin korunmasına ilişkin yapılan son yasal düzenlemeler tohumculuk endüstrisinin güçlenmesi sağlanmıştır.”
Bu tarihten (1960)önce üretici ve küçük tüccarların yönetiminde olan tohum ticareti ve üretimi uluslararası şirketlerin eline geçmeye başladı.
“Özellikle 1990’lı yılların ikinci yarısından sonra önemli ilerlemeler kaydeden genetik bilimi ve bitkisel biyoteknoloji, tohumluk endüstrisinin giderek bilime dayalı ve ekonomik katkısı fazla olan bir sektör haline dönüşmesine neden olmuştur.”
Dünkü yazımızda tablolar eşliğinde verdiğimiz gibi “Dünya tohumluk ticaretindeki 2006 yılı tohumluk tüketimine karşılık gelen parasal değerin 50 milyar doların (ABD) üzerinde olduğu görülmektedir. 2006 yılı tohumluk ihracatında ilk sırada Amerika Birleşik Devletleri yer almış, bunu Hollanda, Fransa, Almanya ve Danimarka izlemiştir (Anonymous, 2007).
Bu gelişmelere paralel olarak 1960 sonrasında ülkemizde de tohuculuk mevzuatları yürürlğe girmeye başladı.
“Ülkemizde tohumluk sektörünün temel yasası 1963 yılında yürürlüğe giren 308 sayılı “Tohumculuk Tescil, Kontrol ve Sertifikasyonu Hakkında Kanun” dur. Bu kanun ile tescil ve sertifikasyon işlemlerinde uluslar arası kurallar uygulanmaya başlamış, tohumluk ithalat ve ihracatı Tarım Bakanlığı’nın izni ve denetimi altına alınmıştır. Bu dönemde tohumculuk sektörüne yenilikler getirilmiştir. Ancak zaman içerisinde çok hızlı gelişen tohumculuk sektörünün sorunlarına cevap vermede bu kanun yetersiz kalmış ve birçok maddesi değiştirilmiş ya da ek hükümler getirilmiştir. Avrupa Birliği kanunları ile uyumlu hale getirilmiş ve tüm çoğaltım materyalini kapsayan (tarla bitkileri, bahçe bitkileri ve orman bitkileri ) yeni bir tohumluk yasası ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Bu nedenle yeni tohumluk yasası 30.10.2006 tarihinde uygulamaya girmiştir.”
2006 yılında 5553 sayılı yasada yapılan değişiklikle patent almamış kayıtlı olmayan tohumla üretim yapma, satış yapma yasağı ve atalık ve geleneksel tohumların üretim ve ihracatına yasak getirildi.
Çiftçimiz F1-Hibrit tohumu almayıp kendine ait yerel tohumu satmaya kalkarsa Yasanın 12. Maddesine göre ilk etapta 10 bin TL para cezası, tekrarı halinde ise 5 yıl faaliyetten men ve tohumlara bakanlıkça el konulacak. Eğer tohumların imhasına karar verilirse, Bakanlık imha edecek ancak masrafları çiftçi ödeyecek. Çiftçi borcunu ödeyemezse haciz ve hapis cezası ile cezalandırılacak.
5553 sayılı Tohumculuk Yasası ile tohumu var eden bu iki temel özelliğin yasaklanmış tohumun kontrolü, tamamen şirketlere ve uluslararası şirketlere verildi.
19 Ekim 2018’de çıkarılan yönetmelikle bu daha da pekiştirildi. Atalık ve geleneksel tohumlarımız yok edilmeye çalışıldı. Çoğalma özelliğini kaybetmiş hibrit ithal tohumların önü açıldı. Kültürümüz, köklerimiz ve geçmişimize ait olan birikimler yok edilmeye çalışıldı.
Kaynak: Demet Altındal- İlknur Akgün, Yeni Tohumculuk Yasası ve Türk Tarımına Etkileri. (NAİM ÖZDAMAR-DENGE YAZAR VE BUHARKENT MUHABİRİ)
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.