"Dezenformasyonla Mücadele Yasası" olarak bilinen "basın kanunu" TBMM’den geçerek yasalaştı. Yasanın çıkması esnasında bazı kimselerin meclis kürsüsünde terbiyesizlik yapmaya cüret etmesine kadar itirazlara ve tepkilere neden oldu. Kanun teklifinin üzerinde en fazla fırtına koparılan 29. maddesi: "Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılacak." diyordu. Söz konusu madde, TCK'na da, "halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçu" olarak eklenecek.
Özellikle bu maddeye birileri: "Sansür yasasına hayır!", "Basın ve ifade özgürlüğü istiyoruz!" vb. sloganik ifadelerle karşı çıktı. Yasayı değerlendirdiğimiz zaman, yalan haberin, yalancılığın, provokasyonun, manipülasyonun yasaklandığını/cezalandırıldığını görüyoruz. Hiçbir aklı selim kimse, yalanın, yalan haber yayınlamanın, provokatörlüğün, manipülasyonun ve dezenformasyonun suç olmaması gerektiğini, bunun ifade ve basın özgürlüğü olduğunu iddia edemez. Ediyorsa ya akılsızdır ya da ahlaksızdır.
Yasayı, sadece devletin kendisini ve halkını koruma refleksi olarak değerlendirmek, doğru bir yaklaşım olmakla beraber eksik bir yaklaşımdır. Zira yalan ve yalancılığın bütün toplumlarda bir kabahat, suç ve gayri ahlaki bir davranış olarak değerlendirildiğini söyleyebiliriz. Yalan söylemek, bilerek ve isteyerek gerçeği saptırmak, hakikati gizlemek ve yanıltma eylemidir. Kötü niyetli ve aldatıcıdır. Karşılıklı ilişkileri ve güveni zedeler.
Yalan bir yaşam felsefesi haline getirilip, kişi hayatını yalan üzerine inşa etmeye başladığı andan itibaren bu durum tıp dilinde patolojik yalan ya da yalan söyleme hastalığı olarak tanımlanır. Psikiyatri de mitomani olarak isimlendirilir. Hastalığa sahip kişilere mitoman denir. Normal insanlar yalan söylediklerinde utanç ve suçluluk duyarlar ancak mitomanlarda böyle bir durum söz konusu değildir. Yalan söyleyerek kendilerini önemli bir insan veya bir kahraman gibi gösterirler. Çoğu zaman kendi yalanlarına kendileri inanırlar. Eski yalanlarını desteklemek için sürekli yeni yalanlar uydurarak hayatlarını devam ettirirler. Psikiyatri ilminin bize verdiği bu veriler ışığında değerlendirdiğimiz zaman dezenformasyon yasasına, mitomanyak kimselerin karşı çıktığını rahatlıkla ifade edebiliriz.
Tek bir çekirge bir tehdit değilken, milyonlarca çekirge bir araya geldiği zaman nasıl bir tehdide dönüşüyor ve felakete sebep oluyorsa; tek bir yalan veya yalancı sadece kendisine zarar verirken, yalan toplumda yayılmaya, taraftar bulmaya, toplumdaki belirli bir kesim, araştırmadan yalana inanmaya başladığı zaman tıpkı çekirge istilası gibi bir tehdide ve felakete dönüşebiliyor.
Günümüzde de pek çok toplum ve devlet, medya ve sosyal medya aracılığıyla yalan haberi yaymayı ya da iftira, vb. kişilik haklarına kast eden bilgiler paylaşmayı suç kapsamında görerek cezalandırma yoluna gitmektedir. Çıkarılan yasa, basın ilkelerine pozitif katkı sağlamakla beraber, basın ve medya mensuplarına itibari değer kazandıracak bir düzenlemedir. Çünkü kendi toplumuna, inançlara, ahlaki erdemlere aleni düşmanlık eden bir takım mitomanyakları cezalandıracak olan ve toplumu yalandan koruyacak olan bir yasadır.
Şayet bugün yalana, yalancılığa, dezenformasyona, manipülasyona ve provokasyona karşı çıkarılan bu yasayı birileri sansür olarak değerlendirip basını susturmak olarak görüyorlarsa, kendilerine bir dönüp bakmaları gerekiyor bence. Yalanı hayat felsefesi, yalancılığı meslek ve rant kapısı haline dönüştürmemişseniz; dezenformasyon, manipülasyon ve provokatörlük yaparak öyle ekranlarda bardağa vurarak toplumda terör estirmiyorsanız, bu düzenlemeden rahatsız olmazsınız. Bu yasa, medya/sosyal medya da yalandan beslenen, yalancılıkla mevcudiyetini sürdüren, manipülasyon, dezenformasyon ve provakatörlüğü basın ve medya kamuflajının arkasına sığınan ve birileri tarafından fonlananları ortaya çıkaran bir yasa olacaktır.
Sosyal medyada sahte isimler/hesaplar arkasına saklanarak tetikçilik yapan teröre ve teröristlere destek veren kimseleri rahatsız etmiştir. Duyduğu ya da gördüğü veya kendi yandaşları tarafından fısıldanan bir haberin/bilginin gerçek mi, yalan mı olduğunu araştırmadan insanlar ve toplumlar üzerinde itibar suikasti gerçekleştiren klavye suikastçılarını rahatsız etmiştir. Bu yasa büyük günahlardan olan yalan, iftira, gıybet, dedikodu, gibi büyük günahları işlemekten çekinmeyen ve bu haramları hayat felsefesi haline getirenleri rahatsız etmiştir. Sarımsak yemeyip ağzı kokmayanların endişeleneceği bir durum söz konusu değildir. Bu yasadan rahatsız olanlar, sarımsağı nerede yediyse ağzını da orada kokutsun. Bu toplum onların ağız kokunuzu çekmeye mecbur değil. Bilmem anlatabildim mi?
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.