İyi Parti'nin pek de iyi olmayan olaylı grup başkanvekili Lütfü Türkkan, zaman zaman attığı twitlerle, rijit çıkışlarıyla, çakarlı makam arabasının çocuğunun kullanmasıyla, çiftliğini görüntüleyen gazeteciyi darp etmesiyle ve kardeşi teröristlerce şehit edilen acılı bir vatandaşa galiz küfürler savurmasıyla yine gündemde.
İyi Parti'nin yaramaz çocuğu, zenginliğin verdiği şımarıklık ve partisine sağladığı finansman desteğiyle bugüne kadar hep el üstünde tutuldu. Kırdığı potlar hep görmezden gelindi. Hatta kimi zaman aşikar olarak destek verildi. Bu destek, kendisinde özgüven patlaması yaptı ki devirdiği çamların ardı arkası kesilmedi.
Peki, Türkkan’ın tüm bu densizlikler silsilesine karşın Genel Başkanı Namidiğer asena Meral kendisine bir ceza verdi mi, disipline sevk etti mi?
Pek tabi ki hayır. Aksine hep el üstünde tutuldu.Nihayet, tepkiler çığ gibi büyüyünce Grup Başkan Vekilliğinden alındı hepsi bu.
Peki kendisi ne yaptı?
Önce yaptığı küfrü inkar etti. Sonra yumuşatmaya çalıştı, tepkiler çığ gibi yükselince, yaptığı haltı kabul ederek özür dilemek zorunda kaldı.
Peki bu yeterli mi? Elbette ki tepkileri dindirmeye yetmez.
Ya milletvekilliğinden istifa etmeli, ya da milletvekilliği düşürülmelidir diye beklenirken
fezlekesi meclise sunuldu nihayet.
Gelelim millet ittifakı'nın diyer ortağı CHP'ye
CHP’deki Cumhurbaşkanlığı adaylığı kızıştı
CHP, önce kendi aralarında bir seçim yapmalı. Kıyasıya bir mücadele Kemal Kılıçdaroğlu ile Ekrem İmamoğlu arasında yaşanıyor. Yavaş da, yavaş yavaş ben de varım ha diyip arada bir kendini hatırlatıyor.
İmamoğlu’nunİstanbul'u peşmürde bir halde bırakarak taaa Diyarbakır'a kadar gidip taraftar toplamaya çalışması, Kılıçdaroğlu’nu hem kızdırıyor, hem de tedirgin ediyor.
Mansur Yavaş da, bir taraftan kendileri açısından tatlı olmayan bu rekabetten faydalanmanın yollarını arıyor ve yavaş yavaş olup bitenleri seyrediyor; diğer taraftan da adaylığını iğne oyası gibi işliyor.
Tam da Muharrem İnce’den kurtuldum derken, Ekrem İmamoğlu engeli ile karşı karşıya kalan Kemal Kılıçdaroğlu, yağmurdan kaçmanın sevincini yaşamadan doluya yakalandı. Yavaş’ın yavaş yavaş gelen fırtınası da cabası.
Bırakın millet ittifakı'nı, CHP içinde bile henüz bir ittifak sağlanamamış. Alttan alta bu üçlü birbirini yiyor.Bu iktidar gitsinde kim gelirse gelsin diyip kenarda bekleyenleri de unutmayalım. Yani anlayacağınız CHP'de cumhurbaşkanlığı adaylığı hala muamma ve kolay kolay da çözülecek gibi de değil. En sonunda kılıçlar çekilecek ve kimin kimi biçeceği o zaman belli olacak.Hadi hayırlısı.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.