Ekim ayı ile birlikte hem vakalarda, hem de ölüm sayılarında artışlar devam ediyor.Sokağa baktığımızda ise sanki pandemi bitmiş gibi bir hava var.
Ne maske takanlara rastlanıyor, nede sosyal mesafe kuralına uyanlara vaka sayıları 30 bini geçti, ölüm sayıları 200’ün altına düşmüyor.
Ne yazık ki turizm mevsimiyle birlikte tedbirler kaldırılınca olacağı bu.
Haziran’da vakalardaki artışı 5 bin seviyelerine çekeceğiz vaadiyle bir kamuoyu yaratarak ülkemize turist girişinin önü açıldı.
Evet bu ülkeye döviz lazım,ekonominin çarklarının dönmesi İçin sıcak paranın gelmesi lazım ama insanlarımız ölüyor,her gün bir uçak kazası kadar vatandaşımızı toprağa veriyoruz.Uzmanlar 5.ve 6. Pik uyarısı yapıyor ama bunu dikkate alan yok.
Tedbir alınmadan açılan okullarda ne yazık ki vakalar hızla artmaya başladı kalabalık sınıflarda ders gören öğrenciye sosyal mesafeye uyun demek ne kadar gerçekçi.
Dikkat ediyorum sağlık bakanından başka pandemiye değinen hükümet Yetkilisi yok artık hem hükümet,hem muhalefet, hem de halkımız pandemiyi olağanlaştırdı.Hani tedbirlerin kalkmasıyla birlikte kontroller hızlanacaktı.
Ben zaman zaman oturduğum kafede veya gittiğim bir alışveriş merkezinde böyle bir kontrole rastlamadım.
Ama ekonomik konuşmalar yapılırken pandemiye değiniliyor bu enflasyonun artışını ve işsizliği yetkililer sürekli pandemiye bağlıyor.Evet tüm bu olumsuzluklarda pandeminin de etkisi var.
Ama bu ekonomik daralmanın pandemi öncesinde de alarm verdiği hepimizin bildiği bir durumdu Ülkemiz henüz aşılama oranında çok geride ikinci doz aşısını olanların oranı yüzde 54 civarında.
Yoğun bakımdaki hasta sayılarının büyük bir kısmını aşısızlar oluştururken, ölüm oranlarının aşısızlardan dolayı artışını bile bile hala aşı vurdurmakta direnenleri anlayamıyorum.
Birçok ülkede 3. doz aşı yapılmaya başlandı ama bizde henüz böyle bir durum sözkonusu değil.
Bu aşı karşıtlarına nasıl bir tedbir almak lazım toplum içinde tehlike saçarak dolaşmasına göz mü yummak gerekir? karar veremedim.
Yetkililerin bu konudaki düşüncesi gönüllülük yönünde ikna etmek şeklinde ama bir çok Avrupa ülkesi bu konuda sert tedbirlere başvuruyor.
Mesela Yunanistan ve İtalya’da aşısız sağlık çalışanlarının işine son verildi bizde böyle bir durum söz konusu değil.
Bu kadar işsiz varken birde işten çıkarma olursa vay bizim halimize diyebilirsiniz ama sadece bazı alanlarda haftada iki kere PCR testi zorunluluğu getirilmesiyle sonuca ulaşacağımızı zannetmiyorum.Bence bu mücadele de hiçte yeterli olmayan bir uygulama.
Acaba aşısızların hiç bir devlet dairesine, avm’lere, sinema ve tiyatro salonlarına, okullara, kafe ve lokantalara alınmaması gibi bir uygulama daha etkili olabilir mi?Yoksa göster kare kodu yanındakine bakma zahmetinde bile bulunulmasın söylediğinde de ise siz ailesiniz bir tane yeterli deniliyor.
Aksi taktirde kış ayı ile birlikte bu vakalar korkunç boyutlara ulaşacak.
Bakanlar Kurulu acilen toplanarak daha radikal kararlar almalı yarın çok geç kalınabilir.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.