Geçen haftaki köşemde mutfaktaki yangından bahsetmiştim peki bu bir haftada neler oldu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bu zulmün farkındayız açıklaması oldu ve bunun önüne geçeceklerini belirtti . Denetimler başladı başlamasına da henüz tezgaha yansıyan bir şey yok.
Geçtiğimiz günlerde de Ak Partinin içinden gelen Recep Tayyip Erdoğan'la yol arkadaşlığı yapan her konuşması olay olan Bülent Arınç'ın dindarla ilgili sözleri olay oldu.
Arınç önce hayat pahalılığından yakındı. Eşinin yaptığı alışverişte fiyatların nasıl uçtuğunu anlattı. Yurtlara getirdi sözü. İktidarın bu işi çözmesini istedi. Buraya kadar söylediklerinde kimsenin itirazı olmaz hayat pahalı mı pahalı, marketlerde fahiş fiyatlar herkesin bildiği bir şey. Zaten geçen haftaki köşemizde bizde bunların altını çizmiştik. Benim dikkatimi çeken konuşmasının dindarlarla ilgili kısmı peki ne dedi Sayın Arınç .Bizim dindar insanlarımızın bile tamamen tersine döneceğini bir gün göreceğiz. Çünkü onlar dini böyle hamaset kokulu konuşmaların yanında cebine giren ve cebinden çıkan paraya bakar. Eğer onda bir eksilme görüyorsa, din iman vatan millet bunlar bir kenarda durur onlara saygısını eksik etmez ama değer yargıları tamamen değişir. Ben bu kısımdan şunu anladım çevrenizdeki dindar kesim cebine para girmediği takdirde size karşı (yani iktidara karşı) davalarını bir çırpıda bırakırlar gelin siz bu yangını söndürün yoksa 2023 hedeflerinize ulaşmada ekonominin bu kadar kötü olduğu bir ortamda her an her şey olabilir olarak algıladım siz nasıl algıladınız bilemem ama Bülent Arınç gibi usta bir siyasetçi bunu boşuna söylemez diye düşünüyorum.
Dindarlığı bir kenara bırakarak "o" olmuş bu olmuş ben bilmem benim tek bildiğim tüm toplum olarak iliklerimize kadar bu durumu hissedebiliyoruz.
Maaşlı çalışanlar, maaşını aldığı gün nereye harcayacağının, hangi deliği tıkayacağının hesabını yapıyor. Çık çakabilirsen ekonomisi sürdürülmeye çalışılıyor.
Kimisi ay sonunu getirmeyi hedefliyor kimisi de yıl sonunu getirebilir miyim diye hesap yapıyor.
Peki ekonomiyi elinde tutan siyaset ve siyasetçiler ne yapıyor dersiniz?
İktidar olanlar, yeni işgal ve yerleşim alanlarının peşine takılırken, renkli rüyalar görüp günlerin de öyle geçeceğini varsayıyorlar.
Muhalefet yaklaşık 20 yıldır rüya aleminde olduğu için, henüz ayılacak bir belirti gösteremiyor.
Üretici, perişan, bu yıl ektiğini önümüzdeki yıl ekmemenin hesaplarını yapıyor.
Aracılar Allah versin, kazandıkça kazanıyor marketlerdeki etiket rakamları her hafta değişirken, bunları kontrol eden birimler, kimi, ne şekilde izleyeceklerini bilemiyorlar.
Öyle tuhaf bir memlekette yaşıyoruz ki sormayın gitsin.
Kasaptaki etin, raftaki sütün, tarladaki saman balyasının fiyatı artarken, henüz satılmamışken zam üstüne zam görüyor. Peki bu artan fiyatlardan, zamlardan üretici ne kadar yararlanabiliyor? Ne üretici kooperatif başkanları ne de tüketici kooperatif başkanları, bunun hesabını veremiyor. Rafta artıyor, tarlada fiyatlar düşürülüyor.
Meyvenin, sebzenin üretim maliyeti her geçen gün artarken, tüketici de her geçen gün daha yüksek fiyata satın almaya başlıyor. İktidarı eleştiriyoruz, muhalefeti eleştiriyoruz peki bizler bu insanları yurt dışından mı getirdik. Bu insanlar bizim içimizden birileri değil mi? Bozuk olan ne sistem ne de bu sistemi kuranlar.
Asıl bozuk olan bu sistemi yaşatan bizleriz, hepimiziz.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.