İnsan olmanın belirli özellikleri ve zaafları vardır. İstemek, elde etmek ya da sahip olmak da bunlardan bazılarıdır. Her şeyi isteriz. İsteminin sınırı var mıdır? Emin değilim. Belki terbiye edilmiş bir ruh ve beden bu sınırları kendine koyabilir. Onu da büyük bir uğraş verdikten sonra ancak yapabilir. Kendi kendimize sınırlar koymak biraz zor iş üstelik bir şeyler istemek, elde etmek hırsı söz konusu olunca.
Neler istemeyiz ki? Hadsiz hesapsız para isteriz, sınavdan alınacak en yüksek puanı isteriz, en beğenilen olmayı isteriz, en güzel olmayı isteriz, en bilen olmayı isteriz, en iyi arabaya sahip olmak isteriz, maça çıkınca olabildiğince gol atmak isteriz vs. vs. Hedeflerimiz limitlerin en üst noktalarındadır. Belki bildiğimizden daha üst bir nokta varsa onu da isteyeceğiz ama şimdilik bilmiyoruzdur. Hedeflerimiz ya da gayelerimiz bizim yanıp tutuştuğumuz arzularımız olur. Başımız döner. Kendimizden geçeriz. Hedefler belli ise ve kontrol edilemez bir şekilde arzulanıyorlarsa iş onlara nasıl ulaşacağımıza kalmıştır artık. Yazıyı okurken muhtemelen yazının bu kısımlarında hoca neden böyle bir yazı yazdı diye düşünüyor olabilirsiniz. Hemen söyleyeyim. Yazıyı yazmamın sebebi önümüzdeki yaklaşan seçimler.
Seçimler yaklaşırken adaylar belli olmaya başladı. Özelde Aydın’ın geleceğine şekil verecek genelde ise tüm memleketin genel seyrine katkıda bulunacak isimler netleşecek. Bu isimlerden bazıları yerlerini korurken bazıları da yerlerini başkalarına bırakacak. Bu demokrasi ve hoşgörülü bir toplum için çok güzel bir tablo. Ancak benim burada üzerinde durmak istediğim nokta söylenecek sözler ve verilecek vaatler. Bu husus son derece önemli çünkü seçimlerde toplumu ayakta tutan değerler üzerinde de bir yarış oluyor. Herkes daha geniş kitlelerin desteğini alabilmek için toplumun ortak noktalarında durmaya özen gösteriyor. Söylemler de aynı şekilde bu durumdan nasibini alıyor. Toplumun ortak değerlerinden bahsederken üzerinde durduğum şey ise gayet açık. Örnek vermek gerekirse din, bayrak, cumhuriyet kastetmek istediklerimden bazıları. Çoğu kimsenin ortak noktaları olan bu kavramlar seçimlerden aşınarak değil güçlenerek çıkmalı. Çünkü bu kavramlar hayatımızı şekillendiren paydamızı oluşturuyor. Bu kavramlar üzerinden aşırılık yarışına girmek yerine topluma katkı sağlayabilecek projelere ağırlık vermek hem Aydın için hem de Türkiye için en akıllı iş olsa gerek. Projeler konuşulmalı. Tartışılmalı. Projeler üzerinden de adaylar değerlendirilmeli. Genel geçer cümlelere itibar edilmemeli, nerede resim çektirildiğine, resmin içinde kimler olduğuna, hangi davetlerde bulunulduğuna bakarak adaylar kıyaslanmamalı.
Her ne olursa olsun seçim bir yarış ve gaye seçim yarışını kazanmak. Seçim yarışını kazanmak bütün vasıtaları meşru kılmamalı ya da gayesine göre değişir mantığına bürünmemeli. Sembollere sıkışıp kalıp hem o sembollere gönül veren insanları incitmemeli hem de toplumun paydası olan değerleri aşındırmamalı. Demokrasiye yakışır biçimde bir seçim olmalı ve seçimleri kazanan millet olmalı.
Çok renkli ve güzel bir seçim olacağını düşünerek şimdiden tüm adaylara başarılar dilerim. Kazanan Aydınlılar olsun.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.