Son zamanlarda hem bölgemizde hem dünya genelinde çok mühim hadiseler yaşandı ve yaşanmaya devam ediyor. Yaşanan gelişmelerin kimini olumlu kimini olumsuz şekilde yorumluyor gerek kendimiz gerekse de devletlerarası ilişkilerde buna göre tavırlar alıyoruz. Ancak hepinizin de dikkatini çekecek bir temel nokta var ki o da uluslararası siyasette demokratik kavramlar veya ilkesel duruşların bölgeden bölgeye meseleden meseleye değişmesidir. Üstelik bu değişimde herhangi bir genel ahlak ve düstur göremiyoruz. Buna karşılık her devletin öncelediği temel kavram, çıkarlar veya devletlerarası ilişkiler ağı oluyor. Hâlbuki bu genel ilkesizlik hem dünya siyasetini hem de bu siyasetin bir tarafı veya doğrudan muhatabı olan kitleleri fazlasıyla etkiliyor. Bu tür krizler veya sorunlarda kendisinden adım atılması beklenen veya açıklamaları dikkatle takip edilen ülkeler tutarlı bir tavır alamıyorlar. Bunun da en önemli nedeni kanaatimizce uluslararası siyasetteki tıkanmışlıktan ileri geliyor. Amerika, Rusya, İngiltere, Fransa veya Almanya gibi ülkelerin yakın zamandaki politikalarına baktığımızda bu tıkanmışlığı fazlasıyla görmekteyiz. Bu mesele kimilerine göre gerçekten ilkeleri ve görüşleri ile bir dünya liderin olmayışından ileri geliyor. Kanaatimizce bu tıkanmışlığın arkasında liderler değil evrensel ve ilkeli politikaların olmayışı gelmektedir.
Tarihte belli başlı örneklere baktığımızda bu dikkat çekici farkı açıkça görebiliriz. Geçmişte Roma İmparatorluğu veya Osmanlı Devleti gibi devletler buna iyi birer örnektirler. Bu devletler gittikleri yerlere sadece askerlerini götürmemişlerdir. Hüküm sürdükleri yerlere zamanına göre ileri sayılabilecek idari, siyasi, iktisadi ve sosyal ilke ve teşkilatlanmaları ile gitmişlerdir. Bugün bile o zamanlardan kalmış tarihi eserlerde bunları müşahede etmek mümkündür. Yine Fransız İhtilali ile olgunlaşan fikirleri ve siyaseti 19. yüzyılda savunduğu sürece Fransa, dünyada bir cazibe merkezi olmuştur. İngiltere devlet yönetimindeki farklılıkla her zaman başka milletlerin bir şekilde dikkatini çekmiştir. Rusya ekonomik ve sosyal hayata dönük getirdiği fikirleri ile ayrı bir merkez olmayı başarmıştır. Hızla kazandığı güç ile dikkat çeken Almanya da başka bir örnek olmuştur ve bu örnekler daha da devam ettirilebilir. Mesele sadece askeri güç veya ekonomik zenginlikle ilişkili değildir. Bu ülkelerin ve liderlerinin dönemlerine göre savundukları, yaşanan devre göre ileri ya da farklı görüş ve fikirleri olmuştur. Siyasi, askeri, iktisadi ve sosyal başlıklar ise bu yaşanan devre göre ileri ya da farklı görüşler etrafında şekillenmiştir. Ancak ne yazık ki günümüzde bu şekilde ilkeli duruşlar yerini çıkarlara bırakmıştır. O yüzden gözümüzün önündeki devletlerarası ilişkiler birçok kimse tarafından kabullenilememektedir. O yüzden sürekli silahların konuşması insanları rahatsız etmektedir. O yüzden kimse uluslararası siyasette herhangi bir demokratik duruşun uygulanabilir olduğuna inanamamaktadır. O yüzden demokratik kavramların silahları ve çıkarları saklamak için kılıf olduğundan şüphelenilmektedir. O yüzden herkes bir kandırılmışlık duygusu içindedir.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.