Çevremizde yakın zamanda önemli gelişmelere gebe bazı adımlar atılmaya başlandı. Henüz gelişme süreçlerini ve sonuçlarını görmediğimiz bu adımlar son derece anlamlı. Bu gelişmeler Yemen’in federatif bir yönetime doğru ilerlemesi ve bölünme riski, Libya’da askeri yönetimin oluşmasına dair kaygılar ve Kıbrıs’ta çözüme yönelik her iki tarafça atılan adımlar ve müzakerelerin başlama olasılığı. Bu üç gelişme de önemli. Bazıları bizim açımızdan kıymetli bazıları ise dünya siyasi düzeni açısından kıymetli. Bu hafta kısaca henüz nihayete kavuşmamış bu adımlarla ilgili bilgilerimizi gözden geçirelim ve ilk olarak da Yemen’den başlayalım.
Birkaç gün önce Yemen Devlet Başkanı Abdurrabi Mansur El Hadi onayladığı bir yasa ile Yemen’in altı eyalete bölünmesine yeşil ışık yakmış oldu. Arap Baharı’ndan sonra Yemen’in başına geçen ve Ali Abdullah Salih’in koltuğuna oturan El Hadi, bu şekilde yıllardır Yemen’de devam eden gerilimi biraz olsun yatıştırmayı amaçlıyor. Ancak ülkenin bölünmesinden yana muhalefet eden Nasır El Nevba gibi isimler bundan memnun olmamışa benziyorlar. Çünkü hem ekonomik kaynakların paylaşımı hem ülkenin kabilelere bağlı toplumsal yapısı ve bunun yanında tarihten gelen Kuzey ve Güney Yemen ayırımı ileriye dönük Yemen’de risk oluşturmaktadır. Geçmişten beri Güney Yemen ve sahil şehirleri ticaretin önde geldiği yerler olmuştur. Bölgenin Portekizliler ve daha sonra İngilizler ile yakın ticari bağları vardı. XIX. yüzyılın bölgedeki meşhur ticari aktörü Doğu Hindistan Şirketi’nin varlığı bu ayırımı derinleştiren unsurlardandı. 1839’da İngilizlerin Aden’i işgal etmesi ve ardından kurdukları İngiliz koruma alanı bugün Kuzey Yemen ile Güney Yemen arasında farklılıkların derinleşmesini sağladı. Netice itibariyle de Yemen yakın geçmişte olduğu gibi bugün de tekrar bölünme ihtimaliyle de karşı karşıyadır. Bu ihtimal 28 Eylül 2013’te New York Times’ta çıkan bir analizi (http://www.nytimes.com/interactive/2013/09/29/sunday-review/how-5-countries-could-become-14.html?ref=sunday) akıllara getirmektedir. Analize göre Yemen önceden olduğu gibi ikiye bölünecek ve Aden de dâhil olmak üzere güney hattı ayrı bir devlet olacaktır. Kuzeyde kalan kısım ise Kuzey Yemen adıyla bir devlet olacaktır. Bu ayrım bize bir zamanlar Osmanlı ve Mısır’ın kontrolünde kalan kısmı ile İngiliz koruma alanını hatırlatmaktadır.
Libya’daki gelişmeye bakarsak, o da bölgeden gelen yeni bir haberle dikkatimizi çekti. Gelen haberlere göre Tümgeneral Halife Haftar, Libya’daki Milli Genel Kongre’yi feshettiğini ve yerine Askeri Geçiş Konseyi’nin kurulduğunu açıkladı. Bu durum üzerine Milli Genel Kongre, Haftar’ın eyleminin gayr-i meşru olduğunu belirtti. Aslında bu gelişmeler her ne kadar sıcak bir gelişme gibi dursa da Libya, Kaddafi’den sonra bir istikrara kavuşamadı. 11 Kasım 2013 tarihli yazımızda “ Libya’da hem siyasi hem ekonomik hem de askeri alanda ciddi bir zaafın olduğunu ve ülkenin bölünmeye doğru gittiğini göstermektedir” şeklinde bu istikrarsızlığı ve endişeleri belirtmiştik. Gerçekten de hem bu yazımızdan önce hem de şu anda Libya çatışmalarla enerjisini tüketmektedir. Ülke içindeki iktidar mücadelesi, meselelerin çözümsüzlüğünü bir süre daha devam ettireceğe benziyor.
Kıbrıs’ta ise bu hafta içinde Derviş Eroğlu ve Nikos Anastasiadis kalıcı çözüme dönük bir adım olması beklenen ortak metin üzerinde uzlaşmaya vardıklarını açıkladılar. Genel hatları ile Kıbrıs’ta birleşik bir devlet kurulması ancak Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumların eşit egemenliğe sahip olmasını öngören ve iki liderin devam ettireceği görüşmeler ile kesin bir çözüme ulaşılması düşünülen bu irade ile yeni gelişmeler için fırsat yakalama ihtimali belirmiştir. Ancak mevcut durum her üç meselede de yazımızın başında belirttiğimiz gibi henüz başlangıç aşamasındadır. Bu yüzden biraz daha beklemek ve olayların gelişimini izlemek gerekmektedir.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.