Dış politikada son günlerde önemli gelişmeler oldu ve olmaya devam ediyor. Bu gelişmeler içinde en dikkat çekici olan hadiselerden biri de Irak ile ilişkilerdeki son safhadır. Hatırlanacağı üzere Amerika, Irak’tan çekilince yönetim Iraklılara bırakılmış stresli ve bol çatışmalı bir geçiş sürecinden sonra da Nuri El Maliki bir hükümet kurmayı başarmıştı. Ancak Nuri El Maliki’nin hükümeti kurması çok kolay olmamış ve bu süreç yaklaşık 9.5 ay sürmüştü. Ancak Irak’ta Maliki hükümetinin kurulmasıyla birlikte Türkiye-Irak ilişkilerinde gergin bir ortama girilmişti. Bir süre sonra da Türkiye’nin Bağdat’taki hükümet ile ilişkileri neredeyse kopma noktasına gelmişti. Devam eden süreçte Irak ile ilişkiler artık sadece Kuzey Irak’ı kapsar durumdaydı. Bu şekilde tavır alınmasında Maliki hükümetinin kısa sürede dağılacağının hesap edilmesi etkili olmuştu. Ancak Maliki hükümeti kendisinden beklendiği üzere kısa sürede dağılmadığı gibi tam tersine oldukça uzun bir süre iktidarda kalmayı başardı ve halen iktidarda.
Türkiye ile Irak arasındaki gelişmelerde gergin bir dönemin geçmesine neden olan diğer hadiseler ise Başbakan Erdoğan’ın Nuri El Maliki’yi mezhepçi politikalar uygulamakla itham etmesiydi. Tam da bu dönemde Tarık El Haşimi’nin Irak’ta idam kararı ile tutuklanma girişimi ve kendisine Nuri El Maliki’nin aldığı tavırdan dolayı Türkiye’ye sığınması gerginliği arttırmıştı. Karşılıklı yapılan açıklamalarda da Tarık El Haşimi’nin, Nuri El Maliki’yi Irak’ta Sünnilere karşı politika izlediği ve Irak’ın İran’ın kontrolü altına girdiği şeklindeki açıklamaları Türkiye’yi Irak siyasetinin tam da ortasına çekmişti. Gelişmeleri etkileyen bir diğer faktör de Türkiye’nin Kuzey Irak Bölgesel yönetimini tanıması ve onu koruma altına almasıydı. Irak Merkezi hükümeti bu duruma şiddetle tepki göstermişti. Hatta Kuzey Irak Bölgesel yönetimi ve Irak Merkezi hükümeti arasında beliren çatışma olasılığında da açıkça Kuzey Irak Bölgesel yönetiminin yanında yer alan Türkiye, Bağdat’la bağları neredeyse tamamen kopma noktasına getirmişti. Türkiye ile Irak arasındaki bu gergin ilişkilerden en çok rahatsız olan ülkelerden biri de Amerika Birleşik Devletleri’ydi. Amerika tavrından memnun olmasa da görünür ve baskın bir şekilde de Türkiye’ye tavır almamıştı.
Ancak gelinen son noktada Türkiye’nin Irak’la ilişkilerini düzeltme yönünde adımlar attığını görmekteyiz. Irak Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari’nin Türkiye ziyareti ve akabinde Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Irak’ı ziyaret edeceğini açıklaması yeni bir sayfanın açıldığını göstermektedir. Hoşyar Zebari’nin ziyaretinden önce yapılan birkaç ziyaret Türkiye’nin Irak’la ilişkilerini geliştirme niyetine kuvvetli vurgu yaptı. Sonuçta da AKP hükümeti ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu bu konuda dikkat çekici adımlar attı.
Türkiye’nin Irak’la ilgili politika değişikliğine gitmesinde siyasi, ticari ve uluslararası aktörlerin de belirgin bir tesir yaptığını söylemek gerekir. Suriye’deki iç savaş, Mısır’da El Sisi’ye karşı alınan tavır, İsrail ile köprülerin yıkılması ve Bağdat’la kopmuş olan bağlar bir anlamda buna Türkiye’yi de mecbur etmiştir diyebiliriz. Çünkü ticari faaliyetlerin yürütülmesinde güney hattındaki bu gergin ortam sıkıntılara sebep olmaktadır ve düzeltilmesinde yarar vardır. Ayrıca Amerika’nın Türkiye ile Irak ilişkilerindeki normalleşmeden duyduğu memnuniyeti açıklaması meselenin sadece iki ülkeyi ilgilendirmediğini göstermektedir. Aynı şekilde Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi’nin başındaki isim olan Mesud Barzani’nin Türkiye’ye gelmesine atfedilen önemin bir de bu açıdan izah edilmesi gerekir.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.