Köy kahvesinde yarenlik ettiğim arkadaşlar, elimde cigarillo gördüklerinde ismini takıverdiler. Cavur cuvarası. Cenap Şahabettin’e sorarsanız, Avrupa vaktiyle Amerika’ya viskiyi hediye etmiş, Amerika da cevaben puroyu göndermiş. Tütün Avrupa’ya ilk geldiğinde adına ‘’tobacco’’ denmiş. Bize gelince tütün kutularına ‘’tabakko’’ adını koymuşuz. O yıllarda tütün halkı zehirlerken Osmanlı’nın son dönemlerinde tütün tekelini elinde tutan yabancı kuruluş inanılmaz kazançlar elde etmiş.
Bu sinsi yılanın toplumları zehirlenmesine dair bir de efsane var. İsrail kavminin ileri gelenlerinden biri bir gün bir leyleğin öldürmek üzere olduğu bir yılanı kurtarmış, yılan dile gelmiş ve "Öldür beni" demiş. "Beni öldürmezsen beni kurtardığına elini ısıracağım." İsrailli, ‘’Seni ben kurtardım nasıl öldürürüm" deyince elini sokmuş. İsrailli yarayı emmiş yere tükürmüş. Tükürdüğü yerden tütün bitkisi çıkmış ve o gün bu gün insanları yılan gibi sinsice zehirlemekteymiş.
Dünya a tütün kullanımının savaş dönemlerinde şekillendiği düşünülüyor. Napolyon Savaşlarında puro kullanımı yaygınlaşırken, Kırım Savaşı ve 1. Dünya Savaşı döneminde sigara tüketimi artmış.
Amacım puro reklamı değil elbette ama bir süredir ülkemizde üretilen puro ya dair birkaç bilgi paylaşmak. Benim çocukluğumda işyerlerinin duvarlarında bir tablo olurdu. Peşin satan - Veresiye satan diye. Peşin satan elinde purosu göbekli bir tipti. Türk filmlerinde iyi kalpli zengin kızın fabrikatör babası da hep puro içer. Biz de puroyu hep zengin tütünü bellemişiz. İşin aslı pek öyle değil. Güney Amerika ülkelerinde puro herkesin içeceği ve işçi hareketi önderleri, siyasi kahramanlar bu puro fabrika işçilerinden çıkmış. Dünyanın en önemli markaları Nikaragua Dominik Paraguay ve tabi ki Küba kökenli. Ayrıca Sevilla purolari boğa güreşlerinin ya da Nou camp ta oynanan bir maç sonrası kritik yapan sokaktaki insanın en önemli aksesuarı.
Küba gezisinde fabrikada bacağında puro saran melez güzelleri görmeyi hayal ederken dizleri üzerindeki tahtalarda çalışan erkek işçilere bir hayli şaşırmıştık. Bazılarımız da kaş göz işaretiyle anlaştıkları tombul bir teyzenin göğüslerinin arasından çıkarttığı bir avuç terli puroyu birkaç dolara alıp sevinmişlerdi.
Bana sorarsanız puro "Hedonizm "sembolü. Çok çalışan ve bu çalışmasını haftanın bir akşamı keyifle ödüllendirmek isteyen herkes ortalama bir puroyu 15-20 liraya satın alıp kaliteli birkaç saat geçirebilir.
George Burns ise felsefesini şöyle tarif ediyor. "Mutluluk güzel bir Martini, güzel bir yemek, güzel bir puro ve güzel bir kadın...veya kötü bir kadındır. Bu sizin mutluluğun ne kadarına dayanabileceğinize bağlıdır! "
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.