Çine'de yaşarken çok anlamlı olmayan bir şeydir Çineli olmak. Ancak Çine dışına çıktığınızda farkedersiniz. Ne kadar uzaktaysanız o kadar çok özler, o kadar çok önem verirsiniz. Örneğin İstanbul'da hemşehrinle karşılaş ‘Dayının oğlunu yıllar sonra görmüş gibi' mutlu olursun. Ankara'ya iş takibi için gidenler, Meclis Lokantası'nda karşılaşınca sarmaş dolaş olurlar, yıllardır görüşmemişler gibi. İzmir'de yaşayan aileler günler düzenleyip, Çine günlerini yad ederler.
Bu durumun tek istisnası, Aydın'da Çineli olmaktır. Hem Çine'de değilsindir, hem de Çine'nin dibinde. Nerden baksan 100'e yakın aile çocuklarının eğitimi yüzünden Aydın'da oturup Çine'de çalışırlar. Hoş 36 kilometre İstanbul ve İzmir'le karşılaştırıldığında mesafe bile sayılmaz ya.
İşin birde Aydınlılar tarafına bakalım. Aydın’da görev yapan memurlar, Çine'yi sürgün yeri addederler. Genelde geçimsiz, kavgacı bir imajı vardır Çinelilerin. Bir zeytin ağacı yüzünden birbirlerini öldürmeye kurşunu olmayan kardeşler, deve güreşlerinde kavgaya hazır canı burnunda insanlar, futbol sahalarının hırçın taraftarları demektir Çineliler. 25 bin Çinelinin Aydın'da yaşadığı tahmin edilir, ama nedense yıllardır Etiler'e gelmiş varoş çocukları muamelesi görmekten ileri gidememişlerdir. Aydın'da biraraya gelip dernek kurmak hep gündemdedir, ama dernek her zaman başka amaçları çağrıştırdığından tam anlamıyla hayata geçemez bir türlü.
Aslında Aydın'ın her köşesindedirler. Kimi zaman bir dershane sahibidir Çineli, kimi zaman en popüler köfteci, kimi zaman tabip odası başkanı, kimi zaman üniversitede önemli bir bürokrat. 30 ülkeye ihracat yapan Çinelidir, Milli Eğitim'de efsane okul müdürü de Çinelidir. Yol üzerinde yer bulamadığınız kafe restoran sahibi ya da Forum'da içmeğe kıyamadığınız kahveleri ikram edenlerdir Çineli. Her partinin her kademesinde Çineliler vardır, mevcut milletvekilleri, eski milletvekilleri Ankara'da önemli bürokratlar, rahmetli Tariş başkanları hep Çinelidir. İddia karakterinin bir parçasıdır. Yaptığı her işte zirveyi hedefler. Aydınlı ebeveynler Aydın okulları ile haklı olarak gurur duyarken, Çineli çocuklarını daha lisede İzmir hatta İstanbul’da okutmanın peşindedir. Üniversiteyi Amerika’da okuyup Boston'da çalışan Çineli kızlar biliyorum. Eksikleri de çoktur. Biraraya gelip iş kurmayı bilmezler pek. İlla zeybek oynar gibi tek tek. Her hafta Çine’den yoğurt süt peynir kaymak getirirler, ama şu yerel ürünleri satalım diye de düşünmezler nedense.
Kır Kahvesi Çineli için 24 saat açık bir yol kahvesi demektir. Asar demek, haftasonu pikniği demektir, kafeterya langırt ve bilardoyu hatırlatır. Park ise ilk heyecanların, ilk buluşmaların adresidir. Kır dedin miydi, kıran kırana geçen futbol maçları gelir akla. Şevket, Necdet, Sadettin birer bilge kişi gibidir, tebessümle anımsanan.
Kimi evzinmeyi (halinden şikayet etmek) sever, kimi bir köşede dıvıştı (alçak sesle konuşma) etmeyi. 7’den 70’e tiyatroya meraklıdırlar. Aydın’a turneye gelen şöhretli tiyatrocuların en ön sıra seyircileri Çinelidir. Yabancıları çok sever, çabuk güvenirler. Ve tahminlerin aksine her yıl ya zeytinciler dolandırılır ya da fıstıkçılar.
Cenazeler kalabalık cemaatle kaldırılır ve 3-7-52 hayırları kalabalık katılımlarla gerçekleştirilir. Son dönemlerde işsizlik nedeniyle Bodrum ve Marmaris’e gidenler de oralarda iş ve siyaset alanında hemen kendilerine yer edinirler. Çineli hekim Aydının her hastanesindedir, en popüler avukatların da bir kısmı Çinelidir, Sanayi Odası, Ticaret Odası, Borsa yönetimleri ASTİM ve Umurlu organizenin en önemli işletmeleri arasında hep Çineliler vardır. Ama yine de en popüler fıkra şöyle anlatılır:
'Çallı'yla yılanı çuvala koymuşlar, yılan bağırmış ‘’Beni kurtarın’’ diye. Çıkmış bakmış karşısında bir Çineli, aman demiş aman ne olur beni gerisin geriye çuvala sokun, ben razıyım!!!
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.