Rezidanscılar daracık alanlara yüksek yüksek konutları sıkıştırmadan önce de bu coğrafyada insanlar yaşıyorlardı kendilerine barınaklar, ibadethaneler inşa ediyorlardı. Örneğin; İstanbul un tarihi nerdeyse 7000 yıl önceye gidiyor. Pek çoğumuz İstanbul tarihi deyince son 600 yıllık Osmanlı dönemini anlıyoruz. Oysa Osmanlı’dan önce Bizans İmparatorluğu döneminde yapılmış bir eser bugün dünyanın mimari şaheserlerinden kabul ediliyor.
Hagia-Sophia yani bildiğimiz adıyla Ayasofya. Bizim iç siyasette adını pek duyduğumuz ibadet hane aslında kilise ama bir ara kılıç zoruyla cami olmuş. Şimdilerde Sultanahmet te en çok ziyaret edilen yapı. Tam 1500 yıl önce yapılmış ve 1000 yıl boyunca tek bina anlamında yeryüzünün en görkemli binası olarak kalmış. Halen kendisinden 1000 yıl sonra yapılan Sinan'ın ölümsüz eseri Selimiye den bile daha geniş kubbe çapına sahip. Kubbesi yerden 55 m yukarıda ve 33 m çapında, yani 22 katlı bir bina yüksekliğinde asılı duran Boeing 737 kanat genişliğinde bir kubbe hayal edin, üstelik 1500 yaşında bir kule.
Bu büyüklükte ve ciddi ağırlıkta bir kubbeyi, o yükseklikte ve İstanbul gibi deprem riski çok yüksek bir şehirde uzun zaman ayakta tutabilecek hesaplar mimaride yapılamıyor du. Ayasofya yı mimarlar değil bilim adamları tasarladı. Övünmek gibi olmasın her ikisi de Aydınlı olan Miletoslu fizikçi Isidore ve Trallesli matematikçi Anthemis. Miletli Isidore mimaride kubbe gibi elemanları desteklemek için "UÇAN PAYANDA"yı icat eden kişidir. Koca Sinan 1000 yıl sonra Ayasofya yı güçlendirirken bizim hemşerinin bu icadından faydalanmış. Günümüzde otomobil tasarımcıları en yeni modellerde bu payandalardan esinleniyorlar. Aydınlı hemşeri bilim adamları 1500 yıl sonra uçan payandalardan Ferrari ve Masserati tasarımcılarının yararlandıkları görseller neler düşünürlerdi dersiniz.
Gelelim aydını miza ne yazık ki çok zamandır "uçan payanda" icat eden mucitlere rastlamıyoruz. Ama uçan payandalar ortalığı sarmış vaziyette. Malum seçimler yaklaştı, her aday adayının etrafında bir sürü payanda Kimi temayül sonuçlarına çemkiriyor kimi önseçimde 500 oy garanti bende diye hava atıyor. Hatta adayı şimdiden bakan ilan edenlere bile rastlamak mümkün.
Bunlar her seçim dönemi bir yerlerden pıtırak otu gibi çıkıverirler. Aday seçim heyecanıyla her yere başvururken bu kerameti kendinden menkul hazretler de fasulye gibi nimetten sayılma pesindelerdir. Payandalar yüksek oy oranları için uçarken bir yandan da masraflar ile ilgili tahsilata başlarlar. Öyle ya seçim kazanmanın bir maliyeti olacaktır elbette. Seçim sonucu açıklanınca fazla uçtuğu açığa çıkan payanda usulca yere konar ve bir sonraki seçim dönemine kadar araziye uyum sağlayıp toz olur.
Uzun lafın kısası 1500 yıl önce uçan payandanın mucitlerinin yaşadığı Aydın toprakları artık bir sürü işe yaramaz "uçan payanda"ya ev sahipliği yapmaktadır. Ne yazık! !!
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.