Daha önce akıllı şehirlerden bahsetmiştik, şimdi sıra Demokrasinin akıllısında. Toplumsal boyutta siyaset kurumuna ilişkin çok ciddi bir güven bunalımı söz konusu. Ve bu durum dünyanın her yerinde böyle. Avrupa da gün geçtikçe seçimlere katılım oranı azalıyor. Dönem populistlerin dönemi, Donald Trump'ta bu dönemin en meşhur figürü. Bizim ülkemizde de en az güvenilen kurumlar siyasi partiler, TBMM ve medya kuruluşları.
Çözüm için kafa patlatanlar, Katılımcı Demokrasi'yi işaret ediyorlar. Örneğin; cep telefonlarımızı YSK'ya kaydettirip, ülkeyi ilgilendiren her kritik kararda, cep telefonumuzdaki bir uygulamayı kullanarak referanduma katılabileceğiz. Bu durumda dağdaki çoban ya da Aysu Kayacı, her birey oy kullanabilecek.
Önümüzdeki yıllarda toplum yaşantımızı yapay zeka, yeşil enerji ve dijital ekonomi gibi kavramlar yönlendirecek. Telefonlar, evler, binalar akıllı olunca ister istemez demokrasimiz de akıllanmak zorunda kalacak. Vatandaş odaklı bir demokraside her türlü bilgiye bu kadar kolay ulaşırken, seçmenleri 'Deniz getireceğim' diye kafaya almakta pek olası görünmüyor.
Vatandaş olarak Akıllı Demokrasiyi talep etmeliyiz ve bu yönde politika yapan siyasileri desteklemeliyiz. Gençlere bu anlamda çok iş düşüyor, demokratik sürecin etkin bir parçası olmak için siyasi mücadelenin içinde yer almalılar. İnnovasyon siyasette hak ettiği yeri almalı, akıllı demokrasiye yepyeni kampanya metodlarıyla koşmak lazım.
Sonuçta Akıllı Demokrasi dediğimiz şey vatandaş odaklı, vatandaşın keyifle katılımcı olabileceği bir model. Ve bizler toplum olarak talebimizi bu yönde geliştirmeliyiz. Sonuçta cep telefonundan ya da ev bilgisayarlarından oy kullanmak 3-5 saniyelik işler ama toplumun talebini yansıtacak, karar mekanizmasını oluşturacak inanılmaz bir yöntem. Ve er ya da geç bu sistemi kurmak kaçınılmaz gibi görünüyor.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.