Takip Et
  • 5 Eylül 2013, Perşembe

İncir ve çuval meselesi

Hani, bazen kaş yaparken göz çıkarır ya insan; son günlerde Aydın’da yaşanan hadiselerin büyük çoğunluğu da işte böyle bir şey.
Bu seçimlerin büyük bir çekişmeye ve tartışmalara sahne olması bekleniyordu, fakat Aydın’da gerginlikler ve kavgalar çok erken başladı.
Her adayın ve her partinin hedefi mutlaka seçimi kazanmaktır. Halkın görevi de, kendisine sunulanlar içinden en doğru olanı seçmek.
Aydın’da tüm partilerin öncelikli hedefi ise müstakbel Aydın Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı kazanmak. Büyükşehir’i kazanan, ne de olsa ilçelerin büyük çoğunluğunu da alacak.
Bu ayın sonuna ya da en geç diğer ayın ortalarına kadar, iddialı partilerin ‘Büyükşehir’ adayları hemen hemen şekillenmiş olacak.
İktidar partisi hem ‘büyükşehir’ hem ilçeler için henüz beklemede. CHP ve MHP'de ‘bu yarışta ben de varım’ diyenler, iradelerini ortaya koydu.
MHP’de parti içinde çok fazla bir gerginlik yaşanması beklenmiyor. Fakat CHP’de hemen her ilçede 3-5 belediye başkan aday adayının bulunması, adayın tespitinde güçlük yaşanmasına ve bu tespit sonrası parti içi kırgınlıklara neden olabilir.
Bu günlerde aday adaylarının, sonraki aşamada adayların işleri bir hayli zor gözüküyor. Çünkü dar alanda kısa paslaşma dönemi sona eriyor. Köyler de işin içine dahil olacağından, partiler ve adaylarını yorucu bir seçim maratonu bekliyor.
Rakipler, son birkaç aydır yaşananlardan daha fazla tahrik edilecek, hata yapmaya zorlanacak. Sinirlerine hakim olamayanların, bu seçimi kaybetmesi ve bir çuval inciri berbat etmesi kaçınılmaz olur.
Daha iki gün önce Aydın Belediye Meclisi’ndeki gerginliğin daha büyüğünün yaşanmaması için tüm tarafların sağduyulu olması gerekiyor.
Şimdi mevsim, tüm kirli çamaşırların yavaş yavaş ortaya dökülme mevsimi. Bu seçimlerin ciddiyetini göz önüne aldığımızda, önümüzdeki günlerde çevreye yayılacak pis kokuların limitini varın siz hesaplayın.
Ne belgeler, ne video ve ses kayıtları uçuşacak havada. Geçmişler, ideolojiler, ekonomiler, diplomalar, akademik ünvanlar sorgulanacak.
“Falancanın bir zamanlar Anavatan Partisi Konak İlçe Teşkilatı’nda üyelik kaydı bulunduğunu biliyor muydunuz?” gibilerinden laflar dolaşacak ortalıkta.
Bence yine birileri, kendi çıkar ve hesapları için toplumu yanlış yerlere yönlendirecek ve kavgayla, gürültüyle bu işi götürmeye çalışacak.
Aydın’a yine yazık olacak.
Ha, bu arada biz gazeteciler de epeyce yorulacağız ve yıpranacağız. Hele ki bu işi tarafsız bir şekilde yapmayı ilke edinmiş olan meslektaşlarımız, seçimlere kadar çok zor bir süreç yaşayacak.
Çünkü herkesi memnun etmek mümkün değil. Gazetenizin bir sayısını ya da internet sitenizdeki tek bir haberi okuyanlar, hakkınızda hükümler verecek, “bunlar filancanın gazetesi” diyecek. Bir hafta seni takip etse aslında fikri değişecek, tarafsızlığını görecek, ama mevsim çene mevsimi ya, bir günle seni yargılayıp cazgırlığını da yapacak.
Siyasetçiler ve toplumdaki ideolojik saplantılılara rağmen, biz gazeteciler bu süreçte dimdik ayakta durmalıyız. Gazetecileri artık kimse itip kakmamalı. Buna müsaade etmemeliyiz, edilmemeli.
İki gün önce Aydın Belediye Meclisi’nde yaşanan gerginlik sonrası bina dışında, toplumda gazeteci olarak bilinen iki kişi ağız dalaşı yapıyor. Biri diğerine “çapulcu” diyor, diğeri “çapulcu sensin” diye cevap veriyor.
Etmeyin eylemeyin beyler, daha birkaç ay öncesine kadar sosyal medyadaki profillerin önüne gururla “çapulcu” yazılan bir ülkede, bu kelimenin artık hakaret olmaktan çıktığını, bir nevi gurur ifadesi haline geldiğini unutmayın. Birbirinize bu kadar alenice iltifat ederek, bizleri de kıskandırmayın lütfen.
Şunu bilin ki, gazetecinin elbette bir siyaseti ve ideolojisi olur, ama bunu mesleğine yansıtırsa tarafsızlığını ve güvenirliğini kaybeder. Fakat siyasetçinin gazetecisi olmaz. Oluyorsa da, o gazeteci, gazeteci olmaz.
Siyasetçisiyle, bürokratıyla, gazetecisiyle, toplumuyla şu seçim sürecini bir çuval inciri berbat etmeden tamamlayabilmemiz dileğiyle.

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.