İnsan deseniz insan denilmez, hayvan deseniz hayvanlara hakaret olur. Tamamen canileşmiş bir yaratık gencecik hayatının baharında Özgecan evladımızı canice katleden yaratığı lanetlemekten başka elimizden bir şey gelmiyor. Devletimizin ve milletimizin Özgecan’ımıza sahip çıkması hep birlikte lanetlemesi de takdire şayandır. Ancak acılar üzerinden siyasi rant sağlamaya çalışan insanlarımızı kutuplaştırmaya uğraşan siyasetçi geçinen zevatı da kınıyorum. İnşallah Özgecan’ımız şehit mertebesindedir. Sevgili dostlar hatırlarsanız İstanbul’da içerisinde yolcu bulunan belediye otobüsünün molotofla yakıldığını ve belediye otobüsü ile birlikte gencecik hayatının baharında bir genç kızımızın yakıldığını. Bu güne kadar molotofla birçok belediye otobüsü yakıldı birçok işyeri yakıldı, birçok polis aracı yakıldı hatta akrep adı verilen zırhlı polis aracı içerisinde polisler olduğu halde molotofla yakılmak istendi polislerimiz yanmaktan yaralı, yarı yanık olarak zor kurtuldu. Keşke onlara da tepki koyabilseydik. Keşke belediye otobüsünün içerisinde molotofla yakılan genç kızımız içinde aynı tepkiyi koyabilseydik. Acılardan rant sağlamaya çalışanların molotofun yasaklanmasına karşı çıkmalarını yani terör olaylarını önlemeye yönelik girişimleri önlemeye çalışmalarını milletimiz hayretle izlemektedir. Bir siyaset duayeninin meşhur bir sözü vardır (yürümekle yollar aşınmaz) evet insanlar her konuda demokratik tepkisini gösterebilmeli. Kırmadan, dökmeden kimseye zarar vermeden protestosunu yapabilmeli demokratik tepkisini koyarken devletin koruması altında olmalıdır. Ancak elinde Molotof sapan, demir bilye vs. ile yüzü maskeli, kimliği gizli kırıp dökerek, yakıp yıkarak gösteri yapılması da bir şekilde önlenmelidir. Bu konuda iktidarı ile muhalefeti ile meclisimiz demokratik tepkiye sahip çıkmakla birlikte yasa dışı mala ve cana kasteden hareketlere de caydırıcı cezalar verilmesi hususunda birlikte hareket etmelidir.
xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
Konumuzla ilgisi olmamakla birlikte bir anekdotu sizlerle paylaşmak istiyorum.
Mü’minin feraseti :
Abdulkadir Geylani Hazretlerinin oğlu Musa rivayet etmiştir. Babam şöyle anlattı: Çölde yolculuk yapıyordum. Günlerce su bulamadım. Susuzluktan takatsiz kaldığım esnada bir bulut gördüm. İçinden çiğe benzeyen bir şey yağdı. Ben de onunla susuzluğumu giderdim. Sonra bütün ufku kaplayan bir nur gördüm. İçinden bir suret çıkıp bana Ey Abdulkadir ben senin Rabbinim, haram olan şeyleri sana helal kıldım dedi. Bunları duyunca hemen “Euzu billahi mineş-şeytanirraciym” defol ey mel un şeytan dedim. Birden o nur zulmet o surette duman oldu ve bana benden rabbinin hikmeti ve ilmin ile kurtuldun. Ben bu şekilde yetmiş kişiyi dalalete düşürdüm. Doğru yoldan saptırdım deyince bu Rabbimin fazlı ve ihsanıdır hamd ona dır dedim. Bana onun şeytan olduğunu nasıl anladın diye sordular haram olan şeyleri sana helal kıldım demesinden anladım dedim.(et-Tabakatül kübra imam-ı şarani)
Sevgili dostlar kim ki ben Allah ile konuşuyorum peygamberle konuşuyorum derse sakın inanıp imanınızı tehlikeye atmayınız. Biliniz ki o şeytana teslim olmuştur. Haram olan faizin adını gelir olarak değiştirmekle haram olan içkinin şarabın adının gazoz olarak değiştirilmesi arasında ne fark var.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.