Günlerdir kocaman kocaman adamlar, Cumhurbaşkanlığı Sarayını tartışıyor. Yok ‘Aksaraydı’, yok ‘Kaçaksaraydı’, ‘Ne gerek vardı?’ gibi. Televizyon ekranlarında defalarca inşaat ruhsatı yapı kullanım izin belgesi gösterilmesine rağmen başbakan olma iddiasındaki insanların, ‘Kaçaksaray’ diye bağırmaları hiç yakışmıyor. Emin olun bu insanlar Çankaya Köşkü yapılırken mevcut olsalardı; ona da karşı çıkarlardı. Dikkatinizi çekerim, Çankaya Köşkü yapıldığı zaman Türkiye’nin nüfusu 15 milyonlarda idi. Şimdi 80 milyonlara dayanan bir nüfusumuz var.
Atatürk, Savanora yatını aldığı zaman Türkiye’nin imkanları neydi, bir düşünün. Atatürk Savanora’yı uçuk zevki için mi aldı? Sevgili dostlar, Atatürk Savanora’ya birkaç kez anca binmiştir. Ülkemize gelen yabancı devlet reislerine boğazda bir tur attırmak ve ülkemizin prestijini vurgulamaktır maksadı.
Geçtiğimiz bir ay içerisinde ülkemizi ziyaret eden devlet adamlarını bir sayalım. ABD Başkan Yardımcısı, Vatikan Devlet Başkanı Papa, Rusya Devlet Başkanı Putin, İngiltere Başbakanı, İtalya Başbakanı gibi... Baltık ülkelerinden gelen, Doğu Avrupa’dan gelen devlet adamlarını saymıyorum. Demek oluyor ki 15 milyonluk Türkiye’ye kafi gelen Cumhurbaşkanlığı Köşkü, 80 milyonluk yarın 100-120-130 milyon olacak Türkiye’ye kafi gelmiyor. Devlet adamları sadece bugünü değil, yarını da düşünmek zorunda. Cumhurbaşkanlığı Sarayını günlerdir tartışanlar, Ankara’nın en yüksek tepesine bir zaat-ı muhterem için yapılan ABD Başkanlık Sarayı’nın Beyaz Saray’ın aynını hiç tartıştılar mı? Demek oluyor ki mesele bu milletin yüzde 52’sinin oyunu alan, Sayın Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan’ın o sarayı kullanması. Allah ömür verirse Sayın Cumhurbaşkanı o sarayı 5 yıl kullanacak. Milletimiz teveccüh gösterirse belki bir 5 yıl daha. Orası Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanlığı Sarayı, Cumhurbaşkanı’nın şahsi tapulu malı değil. Giderken götürmeyecek.
Atatürk’ün Çankaya ve Florya köşklerini götürmediği gibi. Orası Türkiye Cumhuriyeti’nin prestiji. Dün Boğaz Köprüsüne karşı çıkan, Keban Barajı’na karşı çıkan, “Fakirin parası ile zengine köprü yapıyorlar” diyen hatta Boğaz Köprüsü ve Keban Barajı’nı yaptığı için Sayın Demirel’i İnşaat Mühendisleri Odası’ndan ihraç eden, Rahmetli Özal’ı DPT Müsteşarı olarak Keban Barajı’na onay verdiği için Elektrik Mühendisleri Odası’ndan ihraç eden kafa ile bugün Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na, Üçüncü Boğaz Köprüsü’ne, Üçüncü İstanbul Havaalanı’na karşı çıkan kafa, aynı kafa. Rahmetli Özal uçak aldı diye kıyameti koparanlar, demediklerini bırakmayanlar hiç değişmemiş. Hazmedemeyen, bir bardak soda içiversin canım. Devlete alınan uçaklarla gerek cumhurbaşkanları, gerek başbakanlar yüzlerce işadamını uçaklara doldurup dünyanın her tarafına taşıdılar. İhracatımız, 30 milyar dolarlardan, 160 milyar dolarlara böyle geldi. Lütfen biraz insaf. Sayın Cumhurbaşkanı’na zarar vereceğiz diye ülkeye zarar veren insanlar, bir gün silinir gider ama eserler kalıcıdır. İnsan, düşünmeden edemiyor. Acaba, yeni Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın dinlemelere karşı korunaklı oluşu mu birilerini rahatsız ediyor?
Ne dersiniz?
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.