Bugün Mardin'de hevesle Cumhuriyetin 100. yıl sabahına uyandık, stadyumdaki tören için heyecanla hazırlandık. Başkomutan Atatürk rozetimi mi yoksa Cumhuriyetin kurucusu Atatürk rozetimi mi kullansam diye uzunca düşünüp Anıtkabir'den aldığım için daha anlamlı gelen kalpaklı başkomutanımı yakama iliştirdim. Atatürk kızını daha çok temsil ediyordum şimdi. Hilalle yıldızı da göğsüme koyduğum andan itibaren artık ben bambaşka bir ruha bürünmüştüm. Bu duyguyla, omuzlarımı dikleştirip, gözlerime kararlı bir bakış kondurarak evden çıktım.
*
Bastığım her adımdaki toprağı tanesine kadar hissedip, gerçek bir şefkatle "benimsin toprak!" diyor, dağa taşa sarılasım geliyor ve gururla yürüyordum. Avrupa'nın en medeni ülkelerinden çok daha önce cumhuriyete kavuşmuş olduğumuzu konuşarak ilerliyor "ne büyük ülkeyiz be" diye böbürleniyordum. Bu havaya Norm Ender'in 100. Yıl marşı olarak bestelediği "Parla" çok yakıştığından son ses açıp, onurlu ses tonuyla eşlik etmeye başladım.
*
Stadyuma geldiğimde, umduğum kalabalığı göremesem de gösterileri için heyecanlanan minicik çocukların ve yazdıkları cumhuriyet şiirini coşkuyla okuyan gençlerin yüzümde oluşturdukları gülümseme, geçit töreninde belki de hemen yarın gideceği Suriye sınırında şehit olmaya hazır bir şekilde başı dik yürüyen Türk askerini görünce gözümde yaşa dönüştü. Bizim için şehit olmaya ya tanımadığı senin için benim için, sınır çizgisi dünyanın en güzel kıvrımlarına sahip olan vatanım için. Her birinin gözlerine bakıp, "sana minnet duyuyorum, iyi ki varsın" diye haykırsam sesim gitmezdi ama elimdeki bayrağı onlar geçerken daha bir coşkuyla salladım, anlamışlardır diye düşündüm...
*
Sonra "Ben Atatürk'ün, atalarımın, yüzyıllık bu onurlu yürüyüşte göklerde bayrağımı dalgalandıran ve gölgesinde hürriyetimi ve istiklalimi sağlayan her bir bireyin hakkını ödeyebiliyor muyum?" diye hızla hayatımı gözden geçirip hesap kitap yaptım. Hayatımın her evresinde Atatürk beni görse "aferim çocuk" der mi diye düşünür, nefes alış şeklimle dahi bu ülkeye layık olmam gerektiğinin büyük sorumluluğunu hissederim ama bugün başka. Bugün doğduğum günden daha büyük varoluşumun, cumhuriyetimin 100.yaşı!
*
Yarın Türkiye'nin 2. yüzyılının ilk gününe, hem de tam pazartesiye denk gelmişken, büyük kararlarla başlamalıyız. Bizim bu kutlu güne ulaşmamız yolunda can verenlere borcumuzu ödemek, şanlı Türk milletine hak ettiği gibi çok daha iyi şartlarda bir 2. yüzyıl teslim edebilmek için... Muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızdaki asil kanda mevcut!
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.