Bugün ilk Türk Astronot Albay Alper Gezeravcı, 36 saatlik yolculuk ardından Uluslararası Uzay İstasyonu’ndaki (ISS) ilk gününü tamamladı.
Öncelikle Türkiye’nin uzay bilim dünyasındaki bu adımını küçümsemek üzerinden yürütülen vizyonsuz siyaseti bir kenara bırakmak gerekiyor. Hesabı sorulacak harcamalar varsa bu bilim yolunda harcanan para olamaz, olmamalıdır. Şüphesiz ki, kalıcı ve sürdürülebilir toplumsal ekonomik refaha da toplumsal gelişmişliğe de ancak bilimsel gelişmeler sayesinde ulaşılabilir.
**
Şöyle düşünün; tarihteki İpek Yolu’nun içinde bulunduğumuz modern dünyada ve yakın gelecekte karşılığı Uzay Yolu’dur. İpek Yolu üzerinde yer edinme yönünde ilk girişimlerin de maliyeti yüksek oldu ancak o yolun geçtiği her yer her bakımdan gelişti ve yüzyıllar boyunca kalkındı. Bugün, görece geç de olsa Uzay Yolu’ndaki bu adımlar ülkemiz için son derece gerekli ve değerli; küçük hesaplarla büyük zararlara gerek yok. Aksine destek olarak; 1961 yılından bu yana yaklaşık 45 ülkeden 700’e yakın kişinin uzaya gitmesi ile ulaştığı medeniyet seviyesini yakalamak ve Atatürk’ün de gösterdiği hedefle bu seviyenin üzerine çıkmak için bu adımları çoğaltmak ve büyütmek toplumsal hedefimiz olmalı.
**
Öte yandan, bu yolculuğu ‘bir kişinin turistik gezisi’ olarak yorumlamak da bir o kadar cahilliktir. Nitekim gidilen yer (Uluslararası Uzay İstasyonu) en temel haliyle bir laboratuvar merkezidir.
Türkiye uzun yıllardır uzay çalışmalarını büyük bir hassasiyetle yürütüyor. Yaşamlarını ve mesleki kariyerlerini bu yönde biçimlendirmiş pek çok bilim insanımız var. Bu yolculuk hepsi için beklenen bir adım ve sağladığı verilerle ufuk açıcı olacak. Ne var ki, ancak bu yıl Axiom Space-3 misyonunda uzaya gönderilmek üzere dünyanın her yerinden alınan yaklaşık 30.000 başvuru içinden bir Türk Astronot’un başvurusu kabul aldı. Bu başarı kişinin bireysel başarısı olduğu kadar, arkasındaki ülkenin uzay çalışmalarında yer alabilecek ve katkı koyabilecek yeterlilikte bilimsel donanımının oluştuğunun göstergesi ve sonucudur. Gurur duymamız gerekir. Bu adımı küçümsemek aynı zamanda yıllarını uzay bilimine adamış genç ve deneyimli bilim insanlarımızın hakkını yemektir.
Gezeravcı, Uluslararası Uzay İstasyonu’nda kalacağı 14 gün boyunca, Türk bilim insanları tarafından geliştirilen ve Türkiye Uzay Ajansı ile TÜBİTAK tarafından kararlaştırılan 13 farklı bilimsel deneyi gerçekleştirecek. Astronotumuzun, deneyleri sağlıklı bir şekilde gerçekleştirilebilmesi için bilim insanlarımızdan aylarca eğitim aldığını biliyoruz. Sadece uzay ortamında gerçekleştirilebilen, içerisinde kanser tedavilerini de barındıran tıp, biyoloji, genetik, malzeme bilimi alanlarındaki saniyelerine kadar planlanmış bu deneylerin ve sonuçlarının sahibi Türkiye olacak. Elde edilecek en ufak olumlu bir sonucun Türkiye’ye geri dönüşü maddi ve manevi açıdan ‘paha biçilemez’ değerdedir. Dileyelim ki bu çalışmalar ve sonuçları Türkiye’ye uzay yolunda yeni alanlar açacak şekilde ilerlesin. Kendi uzay istasyonumuzu kuracak donanımı ve motivasyonu sağlasın.
**
Uzay üzerinden bir siyaset yürütülecekse de, bu geç kalmışlık üzerinden olabilir. İnsanoğlu artık uzaya yerleşiyor. Bugün uzayda 2 farklı yerleşim birimi var; birisi ABD, Rusya, Avrupa Uzay Ajansı, Japonya ve Kanada tarafından ‘inşa edilen’ Uluslararası Uzay İstasyonu, diğeri ise Çin tarafından inşa edilen Tiangong Uzay İstasyonu. Bugün, içlerinde en uzunu 2,5 yıl olmak üzere aylarca kesintisiz orada yaşayan 14 insan var. Yaptıkları deneyler ve aldıkları sonuçlarla mimarlık ve mühendislik alanındaki evrensel çalışmalar Mars’ta bir habitat yaratmak konusunda ilerliyor. Nasıl ki Endüstri Devrimi’nde çağdaş ülkeleri yakalamakta geciktiysek ve bedellerini hala ödüyorsak; Uzay Devrimi’nde gecikmenin gelecekteki bedellerinin de farkında olmalıyız. Günü kurtarmak üzerinden siyaset çok ilkel ve ne yazık ki kişisel fayda sağlarken topluma ve ülkenin geleceğine zarar veriyor.
Toplumumuzun içinde olduğu ekonomik zorluklardan istifade etmek amacıyla bir siyaset yürütecekseniz de bu uzay yolundaki yatırımlarımızın çokluğu üzerinden değil tam tersine yatırımlarımızın arttırılması üzerinden olmalıdır. Bu kısa ve geçici dolayısıyla gösteriş amaçlı ekonomik rahatlığı değil, uzun ve kalıcı, istikrarlı bir ekonomik refahı sağlayacaktır. Ülkemiz uzay çalışmalarına daha fazla önem vermeli, bu doğrultudaki bilimsel çalışmalara ve atılımlara daha fazla yatırım yapmalı ve muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkmalıdır.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.