Bu yazımda size, 6 Şubat Kahramanmaraş depremlerinde neredeyse çevresindeki tüm binalar yerle bir olurken tek bir camı bile çatlamadan dimdik ayakta kalan bir binanın; Mimarlar Odası Kahramanmaraş Şube Binası’nın nasıl bugün politikacı eliyle yıkılmak istendiğinin hikayesini anlatacağım. Eminim o günlerden, haber ve tartışma programlarında çokça ekranlarda olan bu binayı artık sadece Kahramanmaraşlılar değil, çoğumuz tanıyoruz. Hepimizin hafızasında. Şimdi kanlı bir el beynimizin içine girerek hafızamızdan bu binayı söküp almak istiyor.
***
Yıllardır şöyle bilirsiniz “deprem öldürmez, bina öldürür”. Fakat aksine bina yaşatandır.
Yağmurdan, selden, fırtınadan, kardan, çığdan, kıştan ve yazdan, güneşten, hatta düşmandan sizi koruduğu gibi depremden de korur.
Bugünün gelişmiş yapı teknolojisi ve yapım tekniği, fay hattı üzerine inşa edildiğinde dahi yıkılmayacak bina yapmayı mümkün kılar. Acı deneyimlerimiz bu hayali kurmanızın önünde engel olmasın; deprem anında koşup bir binaya sığınabileceğimiz bir dünya mümkün. Nitekim sokaklar daha tehlikeli olabilir.
***
Ne var ki rantçı politikacılar bunu istemez. Onlar yıkıp yıkıp yapmanın getirileriyle beslenirler. En verimli toprağa bile ağaç yerine bina dikerler ama o toprak defalarca meyve versin isterler. Aynı m2’yi önce ona satarlar, sonra üstündekini yıkar buna satarlar. Bir de üzerinden, vatandaşa caka satarlar. Her dönem yeni yeni kişisel/siyasal fayda sağlarlar.
***
Meslek hayatımdaki tecrübe, ‘bina öldürür’ algısının rantçı politikacılar tarafından beyinlerimize sinsice yerleştirilmiş olduğunu anlamamı sağladı. Böylelikle beyinlerimize ‘katil binalar’ üzerinden yerleştirilmiş bu korku, yıkmak istediklerinde koşulsuz onaylamamıza ve dahası onları takdir etmemize bile yarıyordu. Bu haliyle binalar katil değil, olsa olsa katilin suç aletleridir. Politikacının ortaya çıkardığı yasa üzerinden onaylanmış binalardı ne de olsa. Ve de yasaya uygun olmayanları dahi yine politikacıların ortaya çıkardığı imar aflarıyla yaşatıldı. Teknik insanların sesleri de hep kısıldı.
Ne var ki politikacının bu sessiz sessiz işlettiği stratejisini Kahramanmaraş’taki Mimarlar Odası Binası gümbür gümbür meydana çıkardı. Asrın felaketi olarak adlandırılan üst üste iki büyük depremden, yüzü gözü alnı pak çıkan, hasarsız tespit edilen bu bina bile ‘afet riski’ gerekçe gösterilerek politikacı eliyle yıkılma tehlikesi altında. Çünkü içinde bulunduğu bölge yeniden planlanarak imara açılmak üzere “rezerv alan” ilan edildi. Yukarıda da değindiğim gibi; aynı toprak yeni meyvelerini verecek, bırakır mı rantçı politikacı odanın binasını orada?
***
Oysa ki mimarlık ve planlama ilkelerine tamamen aykırıdır bu binanın yıkılması. En başta yıllardır kentin röper noktası olarak zihinlerine kazınmış Kahramanmaraşlıların. Önünde buluşulmuş hep, bir yeri tarif ederken “Mimarlar Odası’ndan sağa dön, sola dön, Mimarlar Odası’nın arkasında, karşısında…” denilmiş. Bu yeriyle ve modern yapısıyla kent kimliğinde ve kentli belleğinde yer edinmiş. Bugün ise, yüzyılın felaketinden sapasağlam çıkarak, bilimin ve tekniğin temsil yapısı olmuş; mimarlık, mühendislik eğitimlerine konu olan, seminerlere başlık olan bu yapı, bu haliyle sadece kentin değil tüm ülkenin hafızalarına kazınmış, hafıza mekanı haline gelmiştir. Sarıp sarmalanıp korunarak, tescillenerek sergileneceği yerde ortaya çıkan bu yok etme niyeti, rantçı politikacıların zihniyetlerini gün yüzüne çıkarmaktadır: Depremin bile yıkamadığını yıkarak, hem de depremi gerekçe gösterecek arsızlıkla…
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.