Süleyman Gençel, İzmir’de yaşam sürdüren bir gazetecidir.
İzmir’de yaşadığım yıllarda merhabamız olmasa da gıyabımızda tanışırdık. Sosyal medya aracılığı ile daha da yakından tanıma olanağı buluyor insanlar birbirini. Ben de bu vasıta ile özel hayatı ile ilgili bilgiler ediniyorum kendisi ile ilgili olarak. Örneğin geçtiğimiz günlerde hapis cezası aldığını öğrendim paylaşımlarımdan. Suçu ne olabilir bir gazetecinin siz değerli okurlar tahmin edebiliyorsunuzdur kanımca. Kendi yorumu ile özet açıklaması şu; “AKP Genel Başkan Yardımcısı Nükhet Hotar’ın gerçek sosyal pozisyonunu ifşa ettiğimiz için 8 ay ceza verilmiş. Yetmemiş özür dilemediğim, üstüne üstlük yazılar yazmaya devam ettiğim için iki ay daha eklenmiş. Yapacak bir şey yok, gittik teslim olduk Buca Açık Cezaevi’ne. Denetimli yasadan yararlanacağım ama iki gün zorunlu yatacağım…”
Süleyman Gençel de benim gibi kanser hatalığı ile savaşmış biri olup, bildiği doğrultuda yazılarını esirgemeyenlerden. Bir yorumunda şöyle demiş dün: Ege Üniversitesi'nin tepeden inme rektörü Beril Dedeoğlu “FETÖ konusunda taviz yok” demiş.
Üç yıl önce Zaman'ın köşe yazarı babamdı sanki!
Nasıl bir dönemde yaşıyoruz anlamak kolay değil.
180 derece dönen dönene…
***
On ay aldığı suçu ile ilgili yorum yapmam olanaksız. Çünkü içeriği detaylı olarak bilmiyorum. Lakin son yorumuna dikkat ettiniz mi?
Ege Üniversitesi rektörünün daha düne kadar Zaman Gazetesi’nde köşe yazıları yazdığına vurgu yaparak; rektörün Fetö ile ilgili samimiyetten uzak açıklamasını dile getiriyor…
Peki, Zaman kimin ya da kimlerin gazetesiydi o zamanlar?
Cemaat diye adlandırılan ve Amerika’da çiftlik boğası gibi yan gelip yatan, uzaktan kumanda ile ülkemi kaosa sokmak adına her türlü maşalığı (ABD işbirlikçiliği) yapan Fethullah Gülen’e aitti.
Söz konusu böylesi örnekler, onun gazetesinde yazılar yazarak mı Fetö ile mücadele ediyorlardı o zamanlar? 15 Temmuz akşamına kadar Fethullah Gülen denen Amerikan maşasının bir yerlerini serinletenler, biat edenler, dalkavukluk yarışında sınır tanımayanlar ne oldu, nasıl olduysa 16 Temmuz sabahına anti Fetö’cü olarak uyandılar garip ülkemde! Herkes sütten çıkma ak kaşık, herkes masum tertemiz!
Ara ki bir tek Fetö’cü bulasın!
Ne oldu, hangi cehenneme gitti de ne ara kayboldu bunlar?
Nasıl bir hünerdir bu, bukalemunları bile kıskandıracak kadar hızlı renk değişimini ne çabuk gerçekleştirdiler? Köstebekler gibi ne ara sırra kadem bastılar?
Manzaraya baktığımızda Atatürk Türkiye’sinde ne kadar cemaat varsa şu sıralar alayı Anti Fetö’cü, alayı darbe karşıtı! Kedicikleri ile rezil programları ile fenomen olanı dahi öyle! Hâlbuki girin Google’a araştırın, daha düne kadar ne methiyeler dizmiş Fethullah için…
Sırf o mu hızlı dönek? Yine üşenmeyip araştırdığınızda bu ülkedeki nice (hala görev başında) yönetici konumundaki insanın zamanında yaptıkları Fethullah övgüsünü kulaklarınızla duyun kardeşim!
2009-2010-2011 yılları arasında Eskişehir’de düzenlenmiş olan “Türkçe Olimpiyatları” adı altındaki Fethullah Gülen patentli organizasyonları bir kez daha dile getirelim şimdi. Defalarca yazdım tek bir çıt çıkmadı, eminim ki yine çıkmayacak! Birileri peş peşe bu kentte bu düzmece organizasyonları yaparken ben ne yapıyordum anımsatayım mı çabuk unutan toplumuma? Ben de “Türkçenin olimpiyatı olmaz ey gafiller” başlıklı köşe yazılarımla birilerinin tekerine çomak sokuyordum. Sponsor olanları, yüz binlerce insanı bu sahte organizasyona yöneltmek için örgütlenmiş bazı STK-Sendikalar başta olmak üzere kurum ve kuruluşları eleştiriyordum. Geçtiğimiz günlerde bir köşe yazımda yine dile getirdim. Emniyet kayıtlarına girmiş bir habere göre 2010 organizasyonunda 42.000 kişinin katılımcı olduğu belirtiliyordu. Demek ki 2009-10-11 yıllarında peş peşe yapılan etkinliklere tahmini olarak 120.000 kişi katılmış. Biz ona yüz bin diyerek sorumuzu soralım bir kez daha; buhar mı oldu bu yüz bin kişi? Velev ki onlar buhar oldu, bu organizasyonları üç yıl bu kentte yapan öncüler, sponsorlar, kitleleri katılım adına yönlendiren sivil toplum kuruluşları ve sendikalara ne oldu?
Yazımın başlığındaki sorumu yineliyorum; dönmeler mi tehlikelidir, dönekler mi?
OZANCA
BAKIN SİZ
Erken seçim yaklaşıyor dostlarım,
Türlü türlü yalanlara bakın siz.
Siyasetin yardakçısı çok olur,
El davulu çalanlara bakın siz.
Korkarım hep sözde dürüst olandan,
Hayır gelmez orta çağda kalandan,
Şehitlerin mezarında yalandan,
Vatan için ölenlere bakın siz.
Niyaz edip dedelere pirlere,
At gözlüğü takan bakar körlere,
Oy deposu gördükleri yerlere,
Hediyeler alanlara bakın siz.
Sınıf sınıf hepimizi bölerek,
Nifak sokup aklımızı çelerek,
Çoğumuzda bu oyuna gelerek,
Halimize gülenlere bakın siz.
Her şey tamam eğer ki tuz kokarsa,
Millet bir gün hepinizden bıkarsa,
Ali’m derki koalisyon çıkarsa,
Bin bir türlü planlara bakın siz. Ali AVCI (GÖKHAN DÜZYOL)
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.