Sanmayın ki bu soruyu ilk kez soruyorum!
Gerek İzmir’de(Gazetem Ege), gerek Eskişehir’de(Anadolu Gazetesi) köşe yazılarımı takip eden saygın okurlar çok iyi bilirler ki uzun yıllardır haykırmaktayım. Sorumun yanıtını veren biri olur mu diye anlamsız biçimde bekler dururum…
Eskişehir ADD’ de bu derneğin uzun yıllardır başkanlığını yapan arkadaşımıza defalarca sorularım, göndermelerim olsa da asla yanıt almadığıma inanabilirsiniz. Yekta Güngör Özden bir zamanlar takdir ettiğim, hatta en zor zamanlarında bile çocuklarımı ve yeğenimi yanıma alarak Anayasa Mahkemesindeki makamında ziyaret ettiğimiz, “yalnız değilsiniz” mesajı verdiğimiz isimdir. Lakin ADD’nin başına geçtikten sonraki dönem itibarı ile bu devasa örgüt bir avuç insanın avunduğu(tatmin olduğu) sıradan bir dernekten öte görüntü veremez olmuştur.
Gerçekten niçin vardır ADD?
Atatürk’ümüzün adını almak onuruna ermiş bu demokratik kitle örgütü ne yapar, ne işe yarar, kuruluş amacına uygun bir yol izler mi? Atatürk’e ayan beyan küfürlerin-hakaretlerin edildiği, heykellerinin tuz buz dağıtıldığı, posterlerin Türkiye Büyük Millet Meclisinden yok edildiği makûs bir dönemde; ADD’nin yurt genelinde tek bir haykırışını duyanınız var mıdır? Burası Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının, şehitlerimizin bize emanet ettiği Türkiye Cumhuriyeti’dir kardeşim diyerek, ortaçağ özlemcilerine dik bir duruş gösterdiği tek bir anı anımsayanınız var mıdır?
Ankara’sındaki, Eskişehir’indeki, İstanbul’undaki, Aydın’ındaki hepsi ama hepsi aynı! Aydın için de yaşadığım örnek vereyim hemen. Kanser hastalığım nedeni ile ara vermek zorunda kaldığım televizyon programıma ilk kez ADD başkanını davet etmeyi uygun buldum. Derneğin telefonuna çıkan kardeşimiz orada düzenli biçimde görevli olduğunu söyleyerek, başkana iletmek üzere notunu aldı. Dönüş olmayınca bir kez daha aradım, telefon numarama dek hepsini verdiğim görevli kardeşimize. Hala bana dönecekler!
Oysa bir televizyon programına çıkmak demek (hele tvDEN gibi dünyaya yayın yapan bir kanaldan) avazınızı haykırmak, halka ışık vermek, umut dağıtmaktır. Yine Didim’den bir örnek vereceğim hemen. Didim’e yerleşik düzen taşındığımızın hemen ertesi günü kayınpederim ADD ilçe teşkilatı ile tanışmak omuz omuza olmak amacı ile ziyaretlerine gitti. Şu an kapılarındaki o yazıyı kaldırmışlar ama gittiğinde((Pazartesi-Perşembe-Cumartesi-Pazar günleri kapalı) yazısı ile burun buruna kaldı. Telefonunu bulduk internetten iletişime geçmesi için. Aradı ve ertesi gün için randevu aldı ama gelen giden olmadı. Allah’ın hiçbir günü kalmamış gibi derneğin genel kurul seçimleri için 18 Mart gününü uygun görmüşler iyi mi? O gün yârim ben ve kayınpederim anma törenine gittiğimizde ADD’den ne bir çelenk, ne bir katılım hak getire. Bunları geçtiğimiz haftalarda köşe yazımda dile getirdiğimde ise kayınpedere bir yığın afra tafra! Yahu kardeşim sözlerimde tek bir yalan ya da abartı varsa niye suskun kalıyorsunuz, gereğini yapmıyorsunuz o zaman?
Özet olarak bir kez daha sorumu yineliyorum; bu ADD ne iş yapar, varlık nedeni nedir kardeşim?
OZANCA
YAŞAR NURİ’NİN ARDINDAN…
Kandırmadın Allah ile din ile
Böldürmedin öfke ile kin ile
Rant sağlayıp muska ile cin ile
Dinimizden soğutmadın ey hocam…
Yeşil yılan senin de düşmanındı
Cumhuriyet onurundu canındı
Ahde vefa senin insan yanındı
Atatürk’ü unutmadın ey hocam…
İşbirlikçi yobazların belası
Aydınlık yüreklerin müptelası
Şu sıralar okunsa da selası
Ölmedin ki kalplerdesin ey hocam… Şinasi KULA
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.