Didim Ticaret Odası seçimleri 8 Nisan 2018 Pazar günü yapılacak. “Turizmde yeni çıkış yolları açmak için” parolası ile yola çıkan Didim Değişim Grubu adlı oluşum beyaz liste ile seçimlere giriyor.
Mevcut yönetimin sorunların çözümünde yetersiz kalışını kamuoyuna açıklamak üzere kahvaltılı bir basın toplantısı düzenledi. Daha önceki açıklamalarında bu oluşumu zorunlu kılan gerekçeleri şöyle;
Didim ve Didim ticaretine yön vermesi, ilçemize katma değer yaratması gerekirken, son yıllarda kurumsal kimliğinden uzakta mevcut durumları analiz edememiş, değişimi ve dönüşümünü gerçekleştirememiş, üyelerine çözüm üretmekten uzak bir yapıya bürünmüş olan Didim Ticaret Odası için yenilenmenin ve değişimin kaçınılmaz olduğundan hem fikir olduk…
Grubun sözcülüğünü yapan Hilmi Erbaş,1995 yılında kurulan Didim Ticaret Odasında 2009’a kadar 2 dönem yönetim kurulu başkanlığı görevini yapmış ve bir sonraki dönem seçimlerinden de kendi isteği ile çekilmiş. 2004 yılında AKP’den Belediye Başkanlığı yarışına girmiş ve kaybetmiş. Daha sonra partiden de istifa etmiş…
Buraya kadar her şey güzel, lakin ilginçtir ki ben bu bilgileri sosyal medyadan elde edebildim bir (tıkla) dokunuşla. İlginçliği şurada konunun; yerel medya söyleşilerden birinde sosyal medyada hiçbir hesabının olmayışı neredeyse övgü ile bahsedilmiş. Aynen şöyle deniyor; özgün bir tavrı ve duruşu var. Mesela hiç sosyal medya hesabı yok. Sosyal Medya iletişimi yerine doğrudan iletişimi tercih eden azınlık grupta…
Dünyanın iletişim ağları sayesinde giderek küçüldüğü bir çağda, bu özelliğinin övgü ile bahsedilmesi tuhaf geldi bana. Hele ki yönetim kurulu başkanlığı deneyimi olan, belediye başkanlığı seçimlerinde deneyimi olan biri için daha da ilginç geldi.
Mevcut yönetimin sosyal medya hesabını incelediğimde bolca Didim fotoğrafları gördüm. Klasik bayram kutlamaları da var elbet sayfalarında paylaştıkları. Ticaret Odası deyince benim aklıma bir kentin en önemli oluşumu gelir. Kentin can damarlarından biri olup gerek ticari, gerek sosyal alanda kenti çağ atlatmak üzere yola çıkmış önderler gelir aklıma. Ticaret Odasına bağlı üyelerinin sorunlarının çözümü elbette ki asal görevlerindendir ama dediğim gibi kenti çağdaş bir seviyeye taşımada büyük sorumlulukları vardır. İşin bu kısmını sadece belediyelere yüklemek sorumluluktan kaçmaktan öte nedir ki?
Mesela Ticaret Odasının oluşturduğu bir kültür sanat merkezinden övgü ile bahsedilmeliydi. Didim’de bu kentin konjonktürüne uygun bir üniversite(koşulları uygun değilse bile üniversitenin yüksekokulu) girişimlerinden bahsedilmeliydi. Uluslar arası sanat ve spor festivallerden, etkinliklerinden bahsedilmeliydi. Bahsettiğim üniversite ile ortak projeler üretip ekonomide başarılara imza atılmalıydı. Sosyal sorumluluk projeleri üretmeliydi gereğince... Didim’e yeni gelmiş olabilirim; ama yıllarca yaşam sürdüğüm İzmir ve Eskişehir gözlemlerim, birikimlerim bana bir takım eleştiri hakkını verir kanısındayım.
Kazanan kim olur bilemem ve herhangi bir tarafın sözcülüğüne soyunmak tarzım da değildir. Lakin, kazanan Didim olmalı sonuçta öyle değil mi?
OZANCA
AH BE BABA…
Şimdi yanımda, karşımda olsaydın be baba
Olsaydın da sorsaydın;
Radyodan taşan şarkıların makamlarını
Akşam faslını dinleseydik seninle buselikten
Anason kokusuna bezenseydi batarken güneş
Ve akşam sararken koca bir günü parlement bohçasına
Cümbüşünü eline alsaydın
Alsaydın da meşke dalsaydın
Yalnız bırakıp gitme bu akşamda kalsaydın
Solsan da sararsaydın
Akşam olsaydı da hüzünlenseydin sen yine
Hasret kalsaydın çocuksu düşlerine
Yaşayamadıklarını yaşasaydın
Yüreğinin götürdüğü yere koşsaydın
Kendi hapishanende tutsak kalmasaydın ah babam…
Üç aylara başlasaydık nesiften arınıp
Anason kokusunu yıkasaydık limon kolonyasıyla
Sarıp sarmalayıp saklasaydık ahşap sandığa
Hatim indirirken içime çekseydim cennet kokunu
Ve teravih namazında eşlik etseydim ardından
Anlamını bile bilmediğim salâvatlara
Allahu ekber velillahil hamd deseydim incecikten…
Birlikte arife gününe erseydik
Eyüp Sabri’nin kolonya sırasına girseydik
Mişmiş Kuruyemişi de ihmal etmeseydik
Geçmişlerin ruhuna fatihayı gönderseydik bayram sabahı
Ve bayram namazı sonrası eve dönseydik
Annemin sarı burma böreğine gömülseydik
Çayla birlikte sevincimizi demleseydik
Kandıralı klarnetiyle karşılasaydı radyoyu açtığımızda
Mutluluklar çarpıp dönseydi evin duvarlarından
Çarpıp döndükçe büyüseydi yüreklerimizde…
Şimdi yanımda, karşımda olsaydın be baba
Olsaydın da sorsaydın şimdiki hayatın makamını
Sorsaydın da deseydim bende baba, ihanet makamı…
GÜLÜMSE
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.