Kraldan çok kralcılık, işgüzarlık, kahraman yaratma hastalığı, şehir efsaneleri türetme sevdamız, yarattığımız kahramanların balonu söndüğünde gemiyi farelere gibi terk etme ucuzluğu…
Hepsi bizim toplumumuzun kronik hastalığı kardeşim.
Kolay mı, altı yüz küsur yıl “çok yaşa padişahım” nidaları ile iki büklüm eğilerek ve ezilerek yaşayacaksın; sonra da Atatürk Cumhuriyetinde birey olmaya çabalayacaksın! Birey de olamazsın, yurttaş da olamazsın, ümmetlikten arınıp millet de olamazsın çünkü mayada teslimiyetçilik var anlasana…
95 yıllık Cumhuriyet dahi süre olarak yetersiz kalmış senin birey olmana, ümmetlikten kurtulup millet olmana. En ufak bir tahribatta fabrika ayarlarına dönüverdin baksana! Zaten ne kadar da müsaitmişsin, hazırmışsın geçmişe dönmeye. Hani materyalist geçinen anason kokulu solcular diyalektiğe aykırı bulur bu dönüşümü ve kabul etmezler. Tarih geriye dönmez derler de nah dönmez! 95 yıl önceki aydınlanma döneminin Türkiye Cumhuriyetine bak, bir de ülke olarak geldiğimiz şu günlere, manzaraya bir bak. Kör değilsen, vicdanın sağır değilse ayna gibi ortada her şey gör işte…
Geçtiğimiz günlerde “sosyal demokrat gevşekliği” başlıklı yazıma dilleri lal olmuş malum kitleden tek bir itiraz yazısı(yorumu) almadım. Ne yüzle yazacaklar ki, yazdıklarım satır satır yaşanmış örneklerle dolu. Ne yüzle karşı koyacaklar fikirlerime?
Sadece CHP Eskişehir eski milletvekili Gaye Usluer iki sayfalık eleştiri yazımın şu cümlesine itiraz ediyor komikçe; ben Tuncelili değil, Erzincanlıyım…
Nereli olmanızı değil, tutarsız olmanızı eleştirdim Gaye Hanım ona bir yanıt verin bence dedim ben de karşılık olarak…
Evet arkadaşlar, Atatürk’ün partisi çok uzun yıllardır Atatürk’ten bihaber güruhların partiyi istilası yüzünden bu halktan tamamen kopuk halde günümüze gelmiştir. Baykal ve Kılıçdaroğlu ikilisi de tüy dikmişlerdir özet bu…
24 Haziran seçim sonrasında yine bu sosyal demokrat patentli güruhlar ucuz kahraman yaratıp, o kahramanı öne sürüp yan gelip yatma sevdasından vazgeçmemişler anlaşılan bu. Bu kolaycı gruplar günlerdir şu zırva ve klişe paylaşım peşinde; Muharrem İnce çok kötü tehdit edildi(ailesi dâhil), YSK önünde silahlar patladı(hâlbuki İstanbul’da bir grup akp’liye emniyetin gözünü kapatması sonucu İstanbul’da yaşandı olay)ve bu yüzden Muharrem İnce iç savaşı önlemek için sessiz kaldı. İnsanları böylelikle iç savaştan arındırdı!
Oysa Muharrem İnce hemen ertesi gün açıklamıştı doğrularını. Kör gözler, sağır vicdanlılar, şehir efsanesi peşindeki ucuzlar bunu bile görmezden gelerek ucuz savunmalarını sürdürdü; Muherrem İnce tehdit edildi, iç savaş çıkmasın diye sessiz kaldı. Akılları sıra İnce’ye koruyup kahraman yarattıklarını sanan bu embesil kesim için Muharrem İnce ne dedi peki? Aynen şunu dedi; bu tür söylentileri uyduran ve yayanlar ŞİZOFREN hastalarıdır…
Bu tür savunmalarla kahraman yarattığını sanan ucuz kesim maalesef Muharrem İnce’yi ne zor pozisyona soktuklarının farkında dahi değil. Yahu davam uğruna canımı veririm diyen bir insanı bu kadar korkak konuma düşürdüklerinin farkında değil bu zavallılar en başta. Adam açık ara bir yenilgiyi mertçe kabul ediyor. Onun hayal kırıklığı, hüznü ve şaşkınlığı ile gecenin 01.00’inde ne tür bir açıklama yapıp insanları rahatlatabilir ki? Zaten kendisi açıkladı, “evet hile var ama bu hile açık ara kazanmalarını etkileyecek büyüklükte değil…”
Memleketi Yalova’dan çıkan oylar bile hüsrandı onun için. İşte bu hayal kırıklığı içerisinde önce kendimizi bir gözden geçirelim, eleştirelim mesajını verdi. Hangi hatalar yüzünden bu makûs kader bir kez daha yinelendi mesajını verdi. CHP’nin iflah olmaz duyarsızlığı ve kendisine “Dersimliyim” yakıştırması yapan zata kırgınlık mesajı verdi vücut dili ile. Kısacası bu yeni ce ha pe ve yönetiminin(Baykal dahil) Cumhuriyete nasıl bir tahribat verdiğinin anlaşılmasını istedi. Bizim şehir efsanesi yaratıcılarının işine gelir mi bu zonk diye doğru sözler? Elbette gelmez!
Onlar varsa yoksa ucuz hikayelerle ucuz kahramanlar yaratsın, Cumhuriyeti koruma işini onlara yüklesin, kendileri de sırt üstü yatsın. Sizler değil misiniz “Fatih Portakal-İsmail Küçükkaya-İlber Ortaylı” sevenler grubunda yüz binleri aşan? Bugün niye tukaka ilan ediverdiniz İsmail ile Portakal’ı ? Tutarlı olun, birey olun, yurttaş olun ve illa ki bir kahraman beklemeyin kurtuluş adına. Hepiniz birer Atatürk olun da göreyim kalıbınızı…
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.