Yurttaşlarım,
Sizlere bayram olarak bıraktığım böyle bir günde neden mektup yazma gereği duyduğumu merak edenleriniz olabilir. Ne kadar çaba göstersem de yazacaklarım ne yazık ki müspet olmayacak bunu bilmeniz gerek. Bana inanan ve BAĞIMSIZ TÜRKİYE uğruna yedi düvele karşı yüreğini siper eden, şehit düşen yoldaşlarımın da benimle aynı duygular içinde olduğunu biliniz. Onlar da düş kırıklığı ve koyu bir hüzün içerisinde olup bitenleri gökyüzünden izlemekteler.
Bizler, ömürlerimizi bağımsız bir ülke ve başı dik bir halk ideali uğruna severek feda ettik. Maddesel beklentilerden arındık, nefsimizin beklentilerini duymazdan ve görmezden geldik bu uğurda. Şahsım olarak da krallığa veya padişahlığa soyunmadım asla.
İsteyenler olmasına rağmen ve teşvik etmelerine rağmen hem de…
İlk başlarda ardımdan sinsice söylenen olmadık sözlerden, ithamlarda pek rahatsız olmamıştım. Nasıl olsa benim halkım kadir bilir, ahdi vefayı bilir diyerek gönül huzuru içerisinde aldırış etmemiştim. Lakin şu geldiğiniz günlere bir bakınız yapılanlara ey halkım, bakınız da biraz olsun gönül aynanızda hesaplaşınız. Bizim güzel dinimizde dünyadan göç edip sonsuzluğa uğurladığınız insanların ardından kötü söz söyleme geleneği var mıdır? Ölenin ardından akla hayale sığmayan ve onurluyum diyen bir insana yakışmayacak biçimde yalanlarla karalamak var mıdır? Özellikle dindarlığı kimselere bırakmayan ve geçmişte olduğu gibi bundan sadece bireysel çıkarları uğruna yararlanan ikiyüzlü yurttaşlarımadır bu sitemim. Yapmadıklarımı yapmışım gibi dilden dile planlı bir biçimde yayarak, yaptıklarımı da inkâr ederek namuslu insana yakışmayacak karalama kampanyalarınızla benim kemiklerimi sızlatmanızdan sizin adınıza hicap duymaktayım. Ne kadar sizin böylesi bir duyguyu taşımadığınız bilsem de, yüzünüzün kızarmayacağını bilsem de gaflet ve delalet içerisinde olan ve Cumhuriyeti savunmaktan aciz hale getirilmiş diğer yurttaşlarım belki etkilenip uyanırlar umudu içinde kaleme alıyorum duygu ve düşüncelerimi. Memleketin bütün kaleleri diye başlayan söylevimi, Bursa nutkumu bu günleri görüp kaleme aldığımı hala anlayamadınız mı? Misakı-ı Milli(Ulusal ant)sınırlarının kırmızı çizgilerini değiştirmek için Kemalizm i tasfiye edin emrini uygulamaya koyanları hala seyredesiniz diye mi?
Halkı birbirinden nefret eder duruma getirilmiş bir Ulusun paramparça edilmeye çalışılmasını “bana dokunmayan yılan” mantığı ile korkakça izlemeniz için mi? Suskun toplum olmanız için mi? Siz hala bir Mustafa Kemal beklemektesiniz, hep bir kurtarıcı bekleyerek kendinizi riske etmemeyi yaşama biçiminiz olarak uygulamaktasınız! Ne zaman yurttaş bilinci ile VATANSEVER kimliğinizle ortak hareket edeceksiniz ey halkım, ne zaman? Bir tane Türkiye var, başka Türkiye yok bunu hala öğrenemediniz mi? Ve sizler bu gün de göstermelik biçimde bayram kutlamaktasınız. Ellerinizde minik bayraklarla hala onuncu yıl marşını okuyarak görevinizi yaptığınızı sanıp kendi kendinizi kandırmaktasınız. Süleyman Apaydın’ın şiirini okuyun hiç değilse ben sinin yerinize bir kıtasını okuyayım o zaman…
Fazla geldiyse size hürriyet cumhuriyet
Özlemini çekiyorsanız saltanatın sultanın
Hala önemini anlayamadıysanız
Millet olmanın, kul olun ümmet kalın
Fetvasını bekleyin şeyhülislamın
Unutun tüm dediklerimi
Yıkın diktiğiniz heykellerimi
RAHAT BIRAKIN BENİ…
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.