Büyük Menderes Platformu Çarşamba sohbetleri başlığı altında çevrimiçi toplantılara devam ediyor. Nitekim 16. toplantının konusu Latmos, konuşmacısı ise Dr. Varol AYDIN idi. Bu toplantı da yine diğerlerinde olduğu gibi bir görsel şölen ve bilgi bombardımanı şeklinde gerçekleşti. Öte yandan katılımcıların çok değerli katkıları ise ayrıca takdir konusu oldu. Yaklaşık üç yıl önce ‘’ Değerlerimizin farkındamıyız ‘’ diye Latmosu bu köşeye taşımıştım ve o zaman da bu toprakların bir bireyi, bir çocuğu olarak Latmosu bilmememin, tanımamış olmanın özeleştirisini yapmış ve hatta utancımı belirtmiş idim.Bu toplantıda da aynı şeyler oldu bir kez daha Latmosu yeterince tanımamış olmamın , kıymetini bilememenin üzüntüsünü yaşadım. O yazımda = Doğup büyüdüğüm bu topraklarda Aydınlı olmak ile hep övündüğümüz; ama burnumuzun dibindeki Latmos’u, Heraklia’yı tanımamanın, bilmemenin, hatta korunup kollama konusunda dışarıdan gelen insanlara yaptığımız gibi yabancı dediğimiz, değer vermediğimiz insanların yaptıklarının yanında bizim yaptıklarımızın hiçbir şey olduğunun farkına varmanın utancını yaşadım. Bu utanç bana yeter.= demişim. Bugün aynı noktadayım maalesef. Peki, nedir Latmos? Neresidir?
AYDIN’DA ÖNEMLİ BİR KÜLTÜREL MİRAS ve DOĞA HARİKASI LATMOS
Latmos Aydın’ın batı tarafındaki Beşparmak Dağları’nın eski adıdır. Bafa Gölü'nün olduğu tarafta, bu dağlık bölgede insanlık ve uygarlık tarihi adına çok önemli kültür izleri var. Kayaların arasında bu bölgede yaşamış en erken insanlara ait duvar resimleri bulunmuştur. Yaklaşık 170 farklı noktadaki kaya sığınaklarının duvarlarına işlenmiş resimlerdir. Bu resimler Milattan önce 6000 yılına tarihlenmektedir. Yani günümüzden 8000 yıl öncesine aittir. Aydın ve civarında yaşamış en erken insanlardan, bizlere kalan izlerdir. Resimlerdeki konular çok çeşitli ve zengin içeriklidir. Bölgede yaşamış ilk insanların evlilik-düğün merasimleri anlatılmış bu resimlerde. Dağ tanrıları, hava tanrıları, kadınlar erkekler işlenmiştir. Bu yörenin binlerce yıllık dini ve sosyal hayatına dair eşi bulunmaz anlatımlar vardır. Bu duvar resimlerini bulan Alman bir arkeologtur. Adı Anneliese Peschlow’tur. 1990’lı yıllarda dağlarda araştırma yaparken keşfediyor, bilim dünyasının ilgisini çekiyor. O yıllarda bu resimlerin keşfi uluslararası bilim dünyasında çok önemli sayılıp, yüzyılın en önemli keşiflerinden birisi kabul ediliyor.
Latmos dağlarının doğası, manzarası, panoraması çok güzeldir. Bütün bunları bu sunumda bir kez daha gördük. Öte yandan Latmos sadece kaya resimlerinden mi ibaret? Elbette değil. Dereleri, dağları, taşları, kayaları, mezarları, bitki örtüsü, yabani hayatı, endemik bitki örtüsü, yerleşimleri, güneşin bir başka doğuşu ve de batışı gibi görsellikleri, yürüyüş rotaları ve belki de dağa tırmanış rotaları gibi anlatmakla bitmeyecek ancak yaşanırsa, gidilirse görülürse anlaşılabilecek bir yer. Peki bütün bunlara karşın Buraların tanıtılması, korunup kollanması için neler yapıyoruz ya da ne yapamıyoruz? Ne yazık ki korumak, tanıtmak adına bir şey yapmadığımız gibi bu muhteşem yerleri, günümüzde madencilerin insafına terk ediyoruz. Tonu -buraya dikkat lütfen- tonu 20-30 dolar olan kuvars ve feldspat çıkarmak için doğayı bozuyoruz. Dünyada eşi benzeri olmayan bu mağara resimlerine sahip çıkmıyoruz. İnsanlara, dünyaya tanıtıp, herkesin ilgisini buralara çekemiyoruz. 2000’li yılların başında burası korunmak ve sit alanı yapılmak için uğraşılıyor. Yöre tamamen doğal sit ve arkeolojik sit alanı ilan edilse, korunsa güzel olmaz mı? Öte yandan İnsanlarımız bu güzel doğanın tadını çıkarsa. Buranın bir Karya yolu üzerinde bir bölge olduğunu da hatırlatmak isterim. Dahası bölgenin turizme kazandırılması yönünde atılacak adımların ekonomik getirilerinden bahsetmiyorum bile.
Sadece resimlerin olduğu noktalar, dar alanlar sadece resimlerin olduğu noktalarda yaklaşık 100-200 metrekarelik alanlar korumaya alınıyor, çevresindeki diğer doğal geniş alanlar korunmuyor. Bu resimleri yapan insanlar sanki sadece duvarları resimlerinin olduğu mağaralarda yaşamış da, sanki o doğada çevrede gezmemiş gibi düşünülüyor. Oysa o resimleri yapanlar o yamaçlarda, platoda yaşamış insanlar. Resimleri keşfeden A. Peschlow bu bölgenin tamamen korunması, dünya kültür mirası listesine girmesi, milli park ilan edilmesi için girişimlerde bulunmuş. Peki biz o günlerden bu yana ne yapmışız? ne yapabiliyoruz?
Doğa turizmi ve kültür turizm için bulunmaz bir yerdir Latmos bölgesi.
Bu doğal ve kültürel zenginlik dünyada başka memlekette olsaydı, milli park ilan edilir; UNESCO dünya miras listesine alınır; binlerce ziyaretçi o tarihi ve doğal güzellikleri görmeye gelirdi. Evet bu çevrimiçi toplantının bizlere yüklediği görev buraların tanıtımı, korunup kollanması,tescili gibi konularda neler yapmamız gerekiyor, bunları tartışmak, yerel dinamikleri harekete geçirmek.
Öyle ise hadi görev başına…
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.