Devecilik ve Deve güreşleri ve de Deve Güreşlerinin Kültürel miras ile ilintisini, ilişkisini bu köşede yazmıştım. Buradan hemen bir memnuniyetimi ifade ederek satırlarıma başlamak istiyorum. Bu köşede yazdıklarımı sosyal medyanın bazı unsurlarında paylaştığımda çok güzel dönütler alıyorum hatta olumlu dönüt almakla kalmıyor bu köşede paylaştıklarım ile ilgili mektuplar, e- postalar ve katkılar da alıyorum.
Takip edenlerin de bildiği gibi temsil ettiğimiz Platformun çevrimiçi toplantılarında konuşulanları, paylaşılanları da dilimiz döndüğünde buradan paylaşıyorum. İstiyorum ki bu toplantılarda konuştuklarımızı bir nedenle takip edemeyenler de bu güzelliklerden, bilgilendirmelerden bu yolla nasibini alsın. Geçen gün söz arasında çok değerli bir hocamız ‘’Yazılarınızı arşivliyorum’’ dediğinde duyduğum gurur ve sevinci’’ öte yandan bu köşenin yayınlandığı gazetenin Genel Yayın Yönetmeninden bir hafta yazılarıma ara vermek istiyorum dediğimde ‘’bizim için tamam ama okuyucunun beklentisini nasıl telafi ederiz’’ sözlerini duymamın güzelliğinin tarifi yok bende. Bu paylaşımlarıma ortak olan katkı sunan bilimini, ilimini, bilgisini katan değerli dostlarıma aracılığınızla bir kez daha teşekkür ediyorum. Yine öyle oldu ve de çok güzel oldu. ‘’Deve Damı’’ ve Devecilik, Deve Güreşleri ve Devecilik Kültürü’’ başlıklı yazılarımın üzerine çok güzel bir dönüt aldım. Dokuz Eylül Üniversitesi Efes Meslek Yüksekokulu Öğretim Üyesi Doç. Dr. Devrim ERTÜRK ‘ten.
YÖRÜKLER VE DEVECİLİK
Bu köşeyi okuyanlar hatırlayacaktır ben burada mealen Deve güreşlerinin sadece yörük kültürüne bağlanamayacağını, çok daha eski tarihlere gidilebileceğini ifade etmiştim hatta 4000 yılık bir geçmişten bahsetmiştim. Ve bütün bunları aklımca, bilgim yettiğince anlatmaya çalışmıştım.
‘’Ben de bir deveciyim, bununla gurur duyuyorum, gelecekte de gurur duymak istiyorum.’’ diyen, Devecilik ve Deve güreşleri konusunda ender yazılmış kitapların yazarından bu almış olduğum bilgileri de katarak bu konuları seri olarak yazmaya devam edeceğim. Hemen herkesin bildiği haliyle ve de hocanın da tanımlamasıyla ‘’ Devecilik Anadolu coğrafyasında Orta Asya’dan getirilen bir yaşam biçimi olan konar-göçer yaşamın bir parçası olarak var olmuştur. ‘’ Başka bir tabirle ‘’Konar –Göçer yaşam dediğimizde Orta Asya’dan Anadolu coğrafyasına göç eden Türklerin getirmiş olduğu sosyo –ekonomik bir yaşam biçiminden bahsediyoruz demektir.
Devecilik bir yaşam biçiminin, yukarıda bahsedilen yaşam biçiminin, geleneksel üretim biçiminin ayrılmaz bir parçası olmuştur. Develer ise, Yörükler için sadece konar –göçer yaşamı sürdürmek için eşyalarını yükledikleri, ticari olarak ise mal, yük taşıma vasıtası olarak görülmeyen kendilerinin yaşamında manevi olarak büyük anlamlara sahiptirler. Göç başladığında develere büyüklü küçüklü çanların takılması, nazara gelmemeleri için bazı süslemelerin takılması, süsler boncuklar işlemeler bütün bunlar deve sahibinin gözünde maddi ve manevi değeri gösteren unsurlardır. Develerinin güzel bakılmış olmaları, deve kervanlarının gösterişli bir şekilde süslenmeleri, âdeta bir statü göstergesi ve o deve sahipleri için gurur kaynağı olarak kabul gördüklerinin işaretleridir.‘’Geçmişte bir meslek, bir işlevi yerine getiren araç olan develer, zaman içerisinde kendine ait bir kültürü de ortaya çıkarmıştır. Deve Türk insanı için sadece taşıma işlevine sahip olan bir hayvan Olmanın ötesinde, ailenin bir ferdi gibi toplumsal yaşam içinde yerini almıştır. ‘’ Öyle ki Develer Yörük insanı için yol arkadaşlığı yaptığı, değer verdiği, evinin en değerli üyesinin çocuğunun, torununun adını verecek kadar benimsenmiş ve değer görmüşlerdir. Bırakın develerine güreştirmek suretiyle zarar vermelerini belki diğer hayvanlara göre daha itinalı bakılması vs gibi çabalar bunu doğrulamaktadır. Ve bütün bunların yanında Anadolu’da ve Türklerin yaşamında önemli bir unsur olan develer, taşıma işlevi sayesinde sahip olan aktöre de, sahiplerine de ekonomik anlamda önemli bir güç sağlamıştır. Devenin sağlamış olduğu bu ekonomik güç ile birlikte devenin heybeti, çalımı gibi fizyolojik özellikleri de sahibine toplumsal alanda bir iktidar ve saygınlık sağlamıştır. Tüm bu sosyal ve ekonomik etkiler deveyi kültürel bir hayvan olarak günümüze kadar taşımıştır.
Bugüne geldiğimizde ise Anadolu’daki deve varlığı ise sadece güreşe bağlı duruma gelmiştir. Turizm sektöründe kullanılan develer, konar-göçer yaşam sürdüren Sarıkeçili obalarından üç obadaki deve ve üretim/turizm/ticari amaçlı birkaç işletme dışında deve varlığından söz etmek mümkün değildir. Altı çizilmesi gereken ana unsur güreşlerdir. Bugün Anadolu’da deve varlığının temel nedeni deve güreşleridir. Bu anlamda deve güreşlerine tarihsel ve kültürel büyük bir işlev yüklenmektedir.
Geçmişten günümüze Anadolu’da oluşmuş olan devecilik kültürü bugün deve güreşleri sayesinde yeni kuşaklara aktarılmaktadır. Devecilik içerisinde deve güreşleri olgusu ise başlı başına sosyolojik, tarihsel bir olgudur. İki erkek hayvanın iktidar mücadelesine bağlı olarak ortaya çıkan durum develer için Türk insanı tarafından güreş olarak adlandırılmıştır. Deve güreşlerini tasvir eden çizimlerin tarihsel olarak çok eski çağlara kadar dayanmasına rağmen, Anadolu’daki deve güreşleri oldukça yeni bir olgudur. Şüphesiz ki konar-göçer yaşam süren toplulukların sahip oldukları hayvanlarının mücadelesine tanıklık etmişlerdir –ki bu durum canlı birer varlık olarak hayvanın ortaya çıkışı kadar eskidir. Münferit olarak eğlencelerde vs. deve güreşlerinin yapıldığı da tarihi belgelerde yer almakla birlikte bugün deneyimlediğimiz anlamda deve güreşleri organizasyon olarak yapılmaya yaklaşık 200 yıl önce başlamıştır.
Özetlemek gerekirse Hayvanların var oluş ve hayvan-doğa-insan ilişkisine bağlı olarak ortaya çıkan bir takım olgular develer için de geçerli olmuştur. Develer esas işlevi olan taşımacılıkta kullanılmış; modern yaşam pratiklerinin artması ile birlikte taşımacılık işlevi ortadan kalkmaya başlamıştır. Bunun yerine ise devenin kullanım alanı güreşler ve turizm amaçlı bir alanda kalmıştır. Yeri gelmişken develerin taşıma işlevini yitirdikleri için güreştirildikleri konusundaki yanlış algıyı düzeltmek isterim. Develer esas işlevi olan taşımacılık döneminde de güreştirilmiştir. Yani deve güreşleri geleneksel bir ekonomik ve toplumsal yaşamın pratiği olarak ortaya çıkmıştır. Deve güreşleri konusunu önümüzdeki yazıya bırakmak üzere şimdilik hoşça kalın.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.