2022 yılına girdiğimiz ilk günlerdeki bu ilk köşe yazımı daha önce bu köşede yazdıklarımın aksine sadece bir paragrafla sınırlandıracağım. Hiçbir ayrıntıya girmeden, tarihe not düşmesi adına birkaç satır yazıp bırakacağım. Belki böylelikle daha bir farkındalık yaratmış oluruz. Konunun önemini vurgulayabilmek, laf kalabalığı yapmadan Nazilli’nin, Aydının ve de dolayısıyla Türkiye’nin en önemli en büyük Endüstri Mirası Nazilli Sümerbank Basma Fabrikasının Müze olması konusunda kampanyayı bir kez daha başlatmak istiyoruz. Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası ile ilgili olarak yaptığımız toplantıların bize yüklediği görevdir bu. Ha bu arada yazıyı uzun uzun yazmak durumunda olsam;
Atatürk Devrimlerinin bir ülkeyi yeniden ayağa kaldırmak için uyguladığı ekonomik kalkınma planlarının en kıymetlilerinden olan Nazilli Sümerbank Basma Fabrikası ekonomik ve ulusal bağımsızlığın da simgesi olacağını yazacaktım.
Müze olması durumunda Dünyanın en büyük Endüstri Müzesi olacağını yazacaktım.
Sadece bir fabrika değil aynı zamanda çok önemli bir sosyal proje olduğunu yazacaktım.
2000 li yıllarda nasıl soyulduğunu, değerlerinin talan edildiğini yazacaktım.
İktisadi modele nasıl örnek olduğunu yazacaktım.
Sümerbank Basma Fabrikasının yıkıntıları, döküntüleri, çalınıp çırpılmışlarından geriye kalanları, derleyip toparlayıp müze oluşturma çalışmalarını, Desen arşivi komisyon çalışmalarındaki o fedakârlıkları,55 000 desen arşivini kazandırma çalışmalarını yazacaktım.
Halen Üniversitenin Oradaki yerleşkesinde görev yapan bilim insanlarının ikinci bir ranta, talana, vurguna gitmemesi için çırpınışlarını yazacaktım.
Çocukluğu, gençliği, yaşlılığı Sümerbank’la gelmiş geçmiş, Sümerbank la yatıp kalkanların dernekleşme çalışmalarını, sanatçı yönlerini, sporcu yönlerini yazacaktım.
Nazilli Sümerbank Basma Fabrikasından yetişen değerleri kültür sanat adamlarını bilim insanlarını yazacaktım.
Hemen yanı başında kurulan Pamuk Araştırma Enstitüsü ile birlikte neler yapılmış, neler başarılmış olduğunu yazacaktım.
Gıdı Gıdı’yı yazacaktım.
Düğünleri, tiyatrolarını, konserlerini, hasta hanesini, okulunu, Spor Kulübünü, tamirhanelerini, lojmanlarını, enerji santrallerini o muhteşem peyzajını, düğün salonunu yazacaktım. Bir fabrikanın bir şehre bir bölgeye bir Ülkeye nasıl can verdiğini yazacaktım.
Ve hepsinden değerlisi Mustafa Kemal Atatürk’ün hasta yatağından kalkıp açılışını yaptığı, o balkona çıkıp sırtını duvara yaslayıp gözleri pırıl pırıl, çakmak çakmak o muhteşem açılışı nasıl izlediğini yazacaktım.
Ve elbette makinaların çalışırken çıkardığı o seslere ‘’müziğin en güzeli’’ dediği, ’Her Fabrika bir Kale’ ’dediği o anları yazacaktım.
Elbette yazacaklarım bu başlıklardan ibaret değil. Dedim ya tek bir paragraf yazacağım diye.
Ve buradan bir kez daha haykırıyoruz.
Türkiye’nin ilk basma fabrikası,
Dünyanın en büyük Endüstri Mirası, ‘’NAZİLLİ BASMA FABRİKASI MÜZE OLMALIDIR.’’
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.