-Aniden oldu her şey! Başının çok ağrıdığını söyledi. Bir süre sonra yere düştü ve kasılmaya başladı. Uyandıramadık! Öldü diye düşündük. Yolda kendine geldi ama bir tarafı tutmuyordu. Ne olmuş olabilir doktor bey?
Ani olarak ortaya çıkan baş ağrısı neden önemlidir?
Beş duyunun en sevilmeyeni ağrı duyusudur. Kimse ağrı çekmek istemez ama ağrı olmaz ise de hayat düzgün işlemez. “Hadi canım ben ağrım, hele hele baş ağrım olmadan yaşayabilirim” dediğinizi duyar gibiyim. Haklısınız, baş ağrısı olmadan hayat daha güzeldir. Ama benim bahsettiğim sıradan her gün yaşadığınız ağrı değildir. Normalde hiç olmayan, farklı olan, ani ve de çok şiddetli olan baş ağrısıdır. Bu ağrı haber vericidir. Der ki “dikkat edin bu durum fırtınadan önceki şimşekler gibidir! Hemen tedbir alın doktora gidin! İhmal etmeyin! Bu durum acildir!
Damarlar nasıl yapılardır? Beyin damarları nasıl bir yapıya sahiptir?Ağrı ile damar yapıları arasında nasıl bir ilişki vardır?
Kalp pompasından çıkan damarlar tüm vücudu bir ağ gibi sarar. Beyin zarları arasında kalan beyin ihtiyacı olan oksijen ve besinleri kalpten çıkan atardamarlar aracılığı ile alırken, kirli kanı da beyin zarları içinde yer alan toplardamarlar içine gönderir. Atardamarlar kalpten gelen basınçlı kanı damar içinde tutabilmek için kalın ve dayanıklıdır. Giderek incelir ve sonrasında “kılcal damar” dediğimiz inceliğe iner. Toplardamarların duvarı ise incedir, içindeki basınç seviyesi de düşüktür. Kılcal damar seviyesinde basınç toplardamarlar için artık bir sorun oluşturmaz ve toplanarak buradan kalbin sağ tarafındaki odacığına geri döner.Kan damarlarının etrafında sinir hücreleri bulunur ve damarların itilme -çekilme ve gerilmeleri ya da yırtılmaları sırasında şiddetli ağrı duymamıza neden olur. Hani biraz önce ifade etmiştik ya normal olmayan, hiç yaşamadığımız, ani ve çok şiddetli ağrılar işte bu damar yapılarının başına yırtılma – kanama gibi durumların gelmesi ile ortaya çıkar. Beyinim ağrıyor deriz ya beyinimiz ağrıya duyarsızdır. Sadece sinirler ile gelen ağrıyı algılar! Ağrıyan damarlar, beyini saran- çevreleyen zarlardır. Beyini saran üç tane zar olduğundan ve bu zarların iltihaplanması sırasında şiddetli ağrı oluşturduğundan daha önce bahsetmiştik. Bu zarların sadece iltihaplanması değil, kan ile temas etmesi de ağrı ortaya çıkarır.
Damar yumağı nasıl bir hastalıktır? Nasıl yumak oluşur?
Damar yumağı aslında doğuştan beri var olan nadir bir hastalıktır. Bulgu verme yaşı genelde otuz yaş civarıdır. İlk bulgu sıklıkla beyin kanamasıdır. Kanama beyinin içine, zarlar arasına ya da beyin içindeki boşluklara olabilir. Damar yumağı atardamar ile toplardamar arasında kılcal damar olmadan kısa geçiş olması ile olur. Atardamar kestirmeden toplardamar ile birleşmiştir. Bu birleşme yüksek basıncın, zayıf ve güçsüz toplardamar sistemine aktarılması, toplardamarın genişlemesi ve giderek daha da zayıflaması ile sonuçlanır. Kanama riski ortaya çıkar. Kan kısa yoldan kalbe geri gittiği için beyinin o bölgesine temiz kan gitmez. Ayrıca toplardamar sistemine girmesi gereken kan da giremez, yüksek basınç kanın girmesini engeller. Beyine gelemeyen temiz kan ve beyinden gidemeyen kirli kan nedeni ile beyin oksijensiz ve besinsiz kalabilir. Bu da damar tıkanması benzeri hastalık yapar. Felç ortaya çıkar.
Damar yumağı tanısı nasıl konur?
Bilgisayarlı tomografi (BT) ve manyetik rezonans görüntüleme (MR) yöntemleri ile damar içine girmeden hem beyin ve hem de damar yapısı görüntülenebilmektedir. Ancak en hassas yöntem damar içine girilip, boya verilerek yapılan anjiografiyöntemidir.
Nasıl tedavi edilir?
Hedef “kısa yolu” kaldırmaktır. Birkaç yöntem kullanılır. Ulaşılabilir bölgede ise mikrocerrahi denen yöntem ile damarlar bağlanır ve kısa geçiş engellenir. Derinde ya da geniş alanda ise damar içinden girilerek kısa yol, tıkayıcı – yapışkan madde ile kapatılır. Diğer yöntem ise gamma bıçağı denen radyoaktif ışın ile dokuda hasar yapılarak kısa yolun kapatılmasıdır. Bazen tek yöntem yeterli gelmez, iki ya da üç yöntem beraber kullanılır. Erken evrede kanama riski daha yüksek olduğu için bir an önce bu kısa yolu kapatılmalıdır. Hızlı tanı ve tedavi sağlığı geri kazanmada anahtardır. Ancak hastalık doğası gereği sakatlığa yol açabilir ve hatta yaşamı tehdit edebilir.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.