Takip Et
  • 30 Nisan 2019, Salı

YAKLAŞAN RAMAZAN AYI MÜNASEBETİYLE ALLAH KELAMI KURANI ANLAMAK

Sevgili Aydın Denge Gazetesi okurları ramazan ayı gelmeden öncesinde bu ay üzerine yazı yazmak istedim. Zaten ramazan ayı geldiği zaman her tarafta dini yazılar ve sohbetler oluyor. Ramazan ayı öncesinde yazımı kaleme alayım dedim ve değişim açılardan bu aya bakış açımla ilgili düşüncelerimi belirtmek istiyorum.

Sevgili okurlar bu ramazan ayı boyunca dini duygu ve yaşantılar yükseliyor diğer aylara nazaran. Ramazan ayı bittikten sonra ise bu hava dağılıyor ve insanlar eski yaşantısına geri dönüyorlar. İşte burada çok değişik bir durum ve dinsel vaziyet var. Öncelikle bu tespiti yapmakta çok büyük fayda görüyorum.

İslam dininin en büyük özelliği diğer dinlere baktığımız ve kıyasladığımız zaman şu ortaya çıkar; İslam dini öncelikle neye iman edeceksiniz buna göre iman edecek olduğumuz unsurun bilmek ve öğrenmek zorundasınızdır. Bu da okumak ve öğrenmek ile ilgilidir. Zaten kuranın ilk ayetinin ‘’Oku!’’ emri ile başlaması buradan kaynaklanmaktadır (Alak suresi 1. Ayet). Allah’ ı Peygamberini meleklerini ahiret gününü (Gaybı) öğreneceğiz ve bu öğrendiklerimize iman edeceğiz inanacağız yürekten üstelik dilimizle değil öncelikle kalbimizle ve daha sonrasında ise dilimizle bunu söyleyerek kamuoyuna İslam dinine mensup olduğumuzu haykıracağız ve beyanda bulunarak ‘Ben Allah’ın bir kulu olarak en son din olan İslam dinin seçtim.’’ Diyerek kamuoyunu bilgilendireceğiz.

İşte burada çok önemli bir özellik devreye giriyor. İslam’ı öğreneceğiz ne olduğunu bilmek için ve bu bilgi çerçevesinde ima edeceğiz. İşte burada şu soru gündeme gelmesi gerekiyor ‘’Biz İslam’ı nereden ve nasıl öğreneceğiz?’’ İslam’ı öğrenmenin birinci yolu Kuran’ın ayetlerini okumaktan geçmektedir. Peki bu Kuran’ı nasıl öğreneceğiz. Bana göre en doğru hareket şu olmalıdır; Kuran’ı kerimin mealini diyanet yayın evlerinden satın alarak okumaya başlayacağız ve burada bana göre en önemli unsur ise mealin konumudur. Diyanet işleri başkanlığının önerdiği ve yayın evlerinde satılan mealleri okumak en isabetli davranış olur çünkü son 70 yıl boyunca yüzlerce meal ortaya çıkmıştır bana göre diyanet işlerinin öngördüğü mealleri okumak en isabetlisi olur. Çünkü Kuran’ da Allah kullarına ve Müslümanlara hitap etmektedir. Allah Kuran’ın da bir Müslüman tipolojisini en güzel şekilde ortaya koymaktadır. Kuran’ dan anladığımız kadarıyla Allah’ ın kulunda görmek istediği iki unsur vardır. Allah kulunda günlük yaşantısında görmek istediği birinci unsur adalettir, ikincisi ise ahlaktır (Nahil suresi 90. Ayet) Nahil suresi 90. Ayet kelimesi ile kulunun kendisini yaratan Allah’ı görüyormuşcasına davranışlarını ayarlamasını ister yüce yaratan. Kuran’ın meali ve tefsiri sonrasında ise en güzel örnek olan bu dinin elçisi ve peygamberi hazreti Muhammet’ in sözlerini içeren hadis kitapları okumaktan geçtiğini belirmek isterim. Burada ilk önce başvurulacak kaynak ise DİB’nın öngördüğü hadis kitaplarını okumaktan geçer. Zira binlerce sahih hadisin (Doğru hadis) yanında yine binlerce mevzü hadis (uydurulmuş hadis) dediğimiz uydurulmuş peygamber sözlerine de (!) bir Müslümanın çok dikkatli olması gerekir.

Özet olarak şunu söylemeye çalışıyorum; İslam’ı öğreneceksek orijinal Kuran metinlerinden ve orijinal hadislerden öğrenmek zorundayız çünkü bir Müslüman Allah’ın dini olan İslam’ı aslına uygun bir şekilde öğrenmesi gerekir. Zaten bizim son 70 yıldan beri çektiğimiz dini sıkıntılar buradan kaynaklanmaktadır. Orijinal İslam dini Müslümanlar tarafından hakkıyla bilinemediği için başımıza bu musibetler bundan dolayı gelmektedir. Allah’ın İslam’ı Türkiye’ de hakkıyla bilinmiş olsaydı FETÖ denen şeytani düşünce cemaat toplumda yer bulamazdı.

Kendisini 21. Asrın mehdisi ilan eden sapık bir düşünce sahibi Adnan Oktar orijinal İslam bilinseydi gençler üzerinde etkili olamazdı. Bunun yanı başında ise yüzlerce tarikatın yanlış öğretileri de işin cabasıdır.

Allah’ın İslam’ı Türkiye’ de bilinmiş olsaydı FETÖ denen İslam ve peygamber istismarcısı camide vaaz verirken hazreti peygamber sizin aranızda dolaşıyor diye konuşamazdı. Konuşmuş olsaydı dahi camide vaazı dinleyen Müslümanlar tarafından yuhalanır ve konuşmasına engel olunurdu. 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.