Takip Et
  • 23 Mart 2017, Perşembe

Tatlım Tatlım filmi üzerine

Sevgili Aydın Denge gazetesi okurları,

Geçen cuma akşamı eşim Hülya Hanım ile birlikte gezintiye çıktık. Forum Alışveriş Merkezi'ne uğradık. Bir baktım ki Yılmaz Erdoğan'ın sinemaya uyarladığı ‘Tatlım Tatlım’ filmi var. Hemen biletimizi aldık, içeriye girdik . Yılmaz Erdoğan senarist, yönetmen ve oyuncu olarak ehliyet ve liyakat açısından karizmatik bir kişiliktir. Bu duygularla filmi izlemeye başladım.

Film üzerine düşüncelerimi ifade etmeden önce bazı gözlemlerimi aktarmak istiyorum. Çocukluğumda gittiğim sinemalarda film başlamadan önce önümüzdeki hafta oynanacak filmin reklamı gösterilirdi. Ondan sonra filme geçilirdi. Şimdi ise filme başlamadan önceki 30 dakikanın 25 dakikasında meşrubat ve telefon reklamlarını seyrediyorsunuz. 25 dakikadan sonra ise 3 dakikada gelecek haftanın filmleri gösteriliyor. Bu olay ile karşılaşınca irkildim. Sinema sektörünün vahşi kapitalizmin hakimiyetine girdiğini acıklı bir şekilde izledim. Bunun sonucunda filme konsantre olmaya çalışan seyirci, vahşi kapitalizmin oyuncağını 30 dakika seyretmek zorunda kalıyor. Bu, kültür dünyasında rezalet örneğidir. Aynı rezaleti Tv kanallarında da görüyoruz. 3 saatlik bir dizi seyrediyorsunuz, bunu bir buçuk saatini reklam seyrederek geçiriyorsunuz. Bu rezalete idarenin ve Kültür Bakanlığı'nın el atmasını istiyorum. Dünyanın diğer gelişmekte olan ülkelerinde böyle bir rezaletin olacağını hiç tahmin etmiyorum.

UZUN VADEDE TOPLUMU TUŞA GETİRİR

İkinci tespitimde ise sinema salonu karanlığa büründükten sonra reklamlardan itibaren seyircilerin ışığını açtıkları telefonları ile ilgilendiklerini, bazılarının filmi çektiklerini, bazılarının ise internete takılarak iki işi aynı anda yaptığını gördüm.

Bu olay beni dehşete düşürdü. Karanlıkta telefon ışığının insanları aşırı derecede rahatsız ettiğinin farkına varamayan veya umursamayan seyirci, 90 dakika boyunca telefonla flört etti. Salonda yaklaşık yüz kişi vardı. Telefonu ile iştigal edenlerin sayısı yirmiden aşağı değildi. İşin daha acı tarafı ise seyircilerin vizyon görüntülerinden % 80’inin üniversite öğrencisi olduğu belliydi. Yeri gelmişken şunu da söylemeden geçemeyeceğim, bu telefon adeti ve onun uzantı nimetleri, toplumumuzu ve gençliğimizi uzun vadede psikolojik açıdan tuşa getirecek gibi gözüküyor. Bu gidişle ileride bunun toplumsal faturasını ödeyeceğiz gibiyiz. Telefonla konuşma açısından yapılan bir anket sonucunda Türkiye, Avrupa birinci olmuş, ayda 426 dakika konuşmakla. İnsanlar bir araya geliyor, aralarında iki saat fiziken hiç sohbet yapmıyorlar ama bu iki kişi iki saat boyunca internet kanalından harika sohbet ediyor. Allah, telefon ve internet kullanıcılarının encamını hayır eylesin.

EVLİLİĞİN BİR YILI

Tatlım Tatlım filmi üzerine şunları söyleyebilirim, Yılmaz Erdoğan bu filmi üzerine mesleki karizmasını harika bir şekilde ortaya koymuş, kendisini yürekten tebrik ediyorum. Filmin özeti şöyle; ‘Bay, bayan ikilisi, dört grubun tanışmalarından itibaren bir yıllık beraberliklerini işlemiş. Yirmi birinci asır Türk gençliğinin geldiği nokta açısından çok düşündürücü ve ibret verici bir film. Tanışmaları, arkadaşlıklarını ilerlemesi, evlenmeleri, balayı dönemi sonrasındaki birbirleriyle şiddetli tartışmaları ve ayrılık noktalarına gelmeleri, bunların hepsi bir yıl içerisinde gerçekleştirilmekte. 2000’li yıllarda gençliğin ve toplumun içine girdiği çıkmazın usta bir sanatla işlendiğini gördüm. Gençliğin içinde bulunduğu durumun çok iyi tahlili yapılmış. Sosyolojik ve psikolojik açısından gençler çok iyi irdelenmiş. Bu açıdan, özellikle genç seyircilerin bu filmi izlemelerinde büyük fayda görüyorum, çünkü bu filmin toplumsal yaşantımızda ne kadar önemli bir görev yaptığını en iyi bilecek olanların da adliyedeki aile mahkemesi hakimlerinin olduğuna inanıyorum. Çünkü en sonunda bohça hakimin önünde açılıyor ve orada karara bağlanıyor. Zira boşanmaları incelediğimiz zaman evliliğin birinci ve ikinci yılı içerisinde boşanma rakamlarının korkunç boyutlara ulaştığını görüyoruz. İşte bu sebeplerden dolayı bir kez daha sayın Yılmaz Erdoğan’ı tebrik ediyor, başarılarının yeni toplumsal filmler ile devam ettirmesini diliyorum.

 

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.