Takip Et
  • 5 Eylül 2016, Pazartesi

FETÖ Terör Örgütü'nün kökünü kazımak lazım ama nasıl…

Sevgili Aydın Denge okurları, darbeye teşebbüs olayının üzerinden 50 gün geçti. Bu 50 gün içerisindeki günlerimizi çok hareketli geçirdik. Devletin bütün kurumları harıl harıl çalışarak bu yapının kökünün kazınması için seri ve radikal kararlar aldılar. Her şeyden önce TBMM hemen harekete geçerek ülkede Olağanüstü Hal (OHAL) ilan etti ve bu işlerin süratle hayata geçirilebilmesi için en isabetli kararı aldı yüce meclis. Alınan bu kararlar süratle hayata geçirilmekte ve devlet, FETÖ’cülerden hızla temizlenmektedir. Yalnız burada bir şey dikkatimi çekmektedir. Bildiğiniz gibi Türkiye sadece devletten ibaret değildir. Bana göre Türkiye 3,4 sosyal gruptan müteşekkil bir yapıdır.

1- Devlet kurumları

2- Sivil toplum kuruluşları (Odalar Birliği, esnaf dernekleri, sendikalar, spor kulüpleri vb. kurumlardır)

3- Parlamento içinde ve dışındaki siyasi partiler

AK PARTİ DE ELEMEDEN GEÇSİN

Burada şu dikkatimi çekiyor. Sadece ve sadece devlet bu pisliklerden temizlenmekte diğer 2. ve 3. gruptaki kuruluşlara bir şey sorulmuyor. Sanki onların içleri çok temizmiş de buna gerek duyulmuyormuş. Böyle bir yanlış strateji olamaz. Eğer olaya müdahale edecekseniz, bir bütünün tamamını inceleyip, hepsini gözden geçirmeniz gerekir. Bu terör örgütünün devleti nasıl ele geçirdiğini gördük. Devlet 100 kuruluştan müteşekkil ise bu FETÖ Terör Örgütü 99’unu ele geçirip 100’üncüsünü dışarıda bırakmamış ki. Hepsini istila etmiş ve bu korkunç facia böylelikle ortaya çıkmış. Bu 100 kuruluşun birincisi elbette ki Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü olmamıştır. 1. Silahlı kuvvetler, 2. Yargı dünyası, 3. İçişleri teşkilatı, 4. Milli Eğitim, 5. Sağlık teşkilatı, 6.sını ise maliye teşkilatı oluşturmaktadır. Bu yüzden bana göre bütün kurumların bu iğrenç örgütten kurtulmasının yolu STK ve siyasi partilerde de hızlı bir şekilde elemenin devam etmesidir. Bu açıdan baktığımız zaman günümüz Türk siyasetinin toplumda en önemli kapsamı olan AK Parti’nin bütün Türkiye’de elemeden geçmesidir. Dolayısıyla Aydın'da da bu temizlik hareketinin olması gerekmektedir. Çünkü bugünden itibaren geriye baktığımız zaman Aydın’da Paralel Yapı dediğimiz bu örgütün değişik versiyonlarının cirit attığını görmekteyiz. En alt kademeden başlayalım. Sıradan küçük bir ilçenin AK Parti yöneticisi olma özelliğinden başlayan bu serüven Aydın milletvekili olarak dahi ortaya çıkmış acı bir faciadır, AK Parti’nin mazisinde.

PARTİLER DE BUNLARDAN ARINSIN

Bu olayla ilgili, mazide yaşadığım dramatik bir olayı aktarmak isterim. 2014 mahalli seçimlerinden altı ay sonra sokakta karşılaştığım AK Parti Belediye Meclisi üyesi bir arkadaşımla FETÖ üzerine tartışmaya başladık. FETÖ’nün ne mal olduğunu kendisine anlatırken arkadaşım babasını savunur gibi FETÖ’yu savunuyordu. AK Parti içinde böyle hazin durumlar bol miktarda vardır. 33 derecede bir FETÖ mensubunun AK Parti’nin kademelerinde bulunmasının izahını yapacak bir il başkanı arıyorum, bulamıyorum. Böyle mazisi lekeli insanlarla AK Parti ne zaman zafere ulaşır bilemiyorum. Ama bildiğim bir şey varsa bu gidişle 2071’li yıllarda bu gidişle olabilir.

Bana göre devlet bu terör örgütünden temizlenirken kurumlar strateji ve plan açısından 3 gruba ayrılmalıdır.

Birinci grup: Türk Silahlı Kuvvetleri, İçişleri Bakanlığı, emniyet teşkilatı ve yargı dünyası.

İkinci grup: Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı.

Üçüncü grup: Bunların haricindeki diğer devlet kurumları.

Her birinde apayrı özellikler ve yapılanmalar olduğu için her birinde alınan kararlar, birbirinden çok farklı olacaktır. Birinci grubu incelediğimiz zaman hükümetimizin aldığı ve alacağı kararların son derece isabetli olduğu tartışmasız doğrudur. Kısa zamanda büyük rakamlara ulaşan kararlar alındı. Bu kişilerin devletle olan ilişkisi kesildi. Bu alınan kararları, hiçbir memleketsever tenkit edemez. Eğer edilirse bu tenkit edenlerin niyetleri ve ahlaki konumları sorgulanır. Aynı zamanda da aptal insan konumuna düşerler.

UTANMALARI YOK

Gölbaşı'nda 50 tane canımız ciğerimiz genç polisimizi şehit eden bu aşağılık asker bozuntusu insanların asla bu ülkede yaşama hakkı olmamalıdır. Son 7-8 yıl içerisinde hakim, savcı, polis dünyasındaki FETÖ’cülerin yaptıkları iğrençlikleri bütün dünya kamuoyu gördü. Bu iğrenç davranışları yapan FETÖ'cülerin bir kısmı 15 Temmuz öncesi mahkemelere girip çıkarken pişmiş kelle gibi nasıl sırıttıklarını gördük. Hırsızlık yapan bir bayanın ırzına geçen bir şüpheli, mahkemeye girip çıkarken yüzünü örtüyor utancından, ama bu FETÖ'cü utanmazlar, insanların özel hayatlarını kameraya çektiklerinden dolayı mahkemeye girip çıkarken utanmadan sırıtıyorlar. Bu birinci guruptan size binlerce misal verilebilir ama yazımı uzatmak istemiyorum. İkinci gruptaki FETÖ'cülerden devleti temizlemek de çok önemlidir. Sizlere Maliye Bakanlığı'ndan bir misal vereyim. 17 Aralık'a kadar vergi denetmenliği kurumunun FETÖ'ye gelir sağlamak amacıyla nasıl kullanıldığı hep beraber TV’lerde izledik. Bu anlamda 8 sene boyunca nice masum tüccar ve sanayicinin ocaklarını söndürdüler ( Tabi ki FETÖ Terör Örgütü'ne himmet parası vermeyenler.) Bu insanların ocağını söndüren FETÖ'cü maliyelerin devletle hiçbir ilişkisinin kalmaması gerekir.

ÖRGÜT ÜYESİ İLE SEMPATİZAN AYRILMALI

Üçüncü grup ise bunların haricindeki bütün devlet kurumlarıdır. İşte burada birinci ve ikinci gruptaki stratejiyi ve gaza basmayı uygulayamayız. Zira ilk iki gruptaki tahribat korkunç boyutlardadır. Ve asla üçüncü gurubun tahribatıyla aynı düzeyde olamaz ve olmamıştır. Bu açıdan biraz daha tolerans gösterilmesi daha uygun bir davranış olur. Sempatizan insanlarla vazifesini kötüye kullanan memurları birbirinden ayırt etmekte büyük fayda vardır. Burada bir misal vermek isterim. İl düzeyindeki bürokratlar, daha üst kademeye şirin ve sempatik görünmek amacıyla açığa alma sayısını kendilerine vazife terakki etmektedirler. Bana gelen bilgiler, Aydın'da üçüncü gruptaki bir kurumda 43 kişinin açığa alındığı şeklindedir. Bu 43 kişinin 15 tanesinin Paralel Yapı mensubu olduğu, diğer 28 kişinin ise bu yapı ile maddi ve manevi ilişkisinin olmadığıdır. Bank Asya’dan kredi kartı almıştır gibi basit sebeplerle yaklaşım tarzı olmamalıdır. İşte biz böyle durumda adaletli ve sosyal barışı dikkate almak zorundayız. Bu 28 kişinin AK Parti'nin Aydın'da itibarlı insanlarının yanına gelip hüngür hüngür ağladıklarını biliyorum. Bu durumu yazılarımda ifade etmezsem kendimi tarih önünde sorumlu hissedeceğim.

Bu duygular içerinde devletimizin ve Türkiye'deki sivil toplum kuruluşlarının ve siyasi partilerimizin en kısa zamanda berrak hale gelmesini yürekten diliyorum.

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.